TANIDIK

19 3 10
                                    

" 'Merhaba.' diyerek oturduğu koltukta,bana gözü ilişince kıpırdandı. İçinde O'nu huzursuz eden çokça sebep olduğuna emindim fakat o bakış başkaydı."
diyerek konuşmaya başladı kapıyı açar açmaz.

"Nasıl yani?"
dedim
"Huzursuz hissetmiştir belki karşısında ikinci bir kişi görünce. Sonuçta o odada sadece psikoloğu ve O bulunuyordu bugüne kadar. "

"Öyle birşey değildi anne."
diyerek koltuğa oturdu
"Üçüncü bir kişinin varlığından değil,benim varlığımdan rahatsız olmuş gibiydi. "

"Anlıyorum. Seninle bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum ama."
dedim ve koltuğun üzerindeki battaniyeye uzandım.

"Bana ismimi sordu."
dedi gözlerini yüzüme dikip
"O'nu değil de beni konuştuk hep. Tam kırk beş dakika boyunca hem de. "

"Konuşmayı kendi üzerinden atmaya çalışmasından daha doğal ne olabilir Asu?"
diyerek televizyon kumandasına uzandım
"Sen hep demiyor muydun danışanlar kendileri ile bir konu açılacak olduğunda, köşe bucak kaçmaya çalışırlar diye?"

"Öyle değildi bu."
dedi elimdeki kumandayı alıp sehpaya koyarak
"Seni tanıyordu eminim."

"Ne ima ediyorsun ?"
diye çıkıştım
"Ne biçim hareketler bunlar?"

"O'ndan haber alamadığını, yaşayıp yaşamadığını bile bilmediğini söylemiştin!"
dedi kırgın ses tonunu bastırmaya çalışarak.

"Bilmiyorum dedim. Kesin öyledir demedim hiç bir zaman. "

"Fotoğrafını gördün. Beni uyarmadın bile. Ben başarı aşığı bir adamın delirmemek adına attığı adımlarını çözmeye gidiyorum zannediyordum. Meğer ben babam ile tanışmaya gidiyormuşum."

Ayağa kalktım
"Ümitsizdin. Bu olayın üzerine gideceğini tahmin etmedim. Senin için zorlu bir olaydı. Vazgeçersin diye düşündüm."

Cümlemin sonunda araya girdi
"Ben sen miyim ?"
ayaklanıp bana doğru ilerledi
"Ben sen değilim Güneş ERDEM!"

"İleri gidiyorsun. "
diyerek geri çekildim
"Senden birşeyler gizlemişim gibi davranmayı kes. "

"Gizlemedin evet. Keşke gizlemiş olsaydın. Bende öldü bilseydim de bugün o bakışlardan,o soruşlardan şüphelenmeseydim."

"Keşke. "
dedim
"Keşke öldü bilseydin. En azından dönüp beni suçlamak için geçerli bir sebebi var derdim."

"Ben konuşacağım. "
diyerek çantasına uzandı
"Ben söyleyeceğim. Hatta belki de anladı. "

Önüne geçip çantasını almasına engel oldum
"Sakın. Şuan değil. "

"Sana fikrini sormadım."
diyerek çantasını aldı
"Birşeyleri söylemek için yüz yıl geçmesini beklemekten vazgeç artık. Senin korkuların yüzünden herkes bir uçta savrulmak zorunda değil. "

O'nu tanımakta güçlük çekiyordum. Bir hayli zorlanıyordum kelimelerimi seçmeye çalışırken. Nasıl davranmam,nasıl bir yol izlemem gerektiği konusunda hiç bir fikrim yoktu. Öylece izliyordum tüm olup biteni. Durdurmaya çalışmaya mecalim de yoktu zaten.

"Bekle."
dedim kapıya yaklaştığında
"Bekle,hazırlanıp geleceğim bende. "

Ciddiliğimi sorgular gibi kaşlarını çatıp suratıma baktı,dalga geçtiğimi düşünüyor olacak ki
"Bir de ?"
dedi sadece.

"Evet."
dedim yüksek sesle,üzerime elbisemi geçirirken
"Ben başlattıysam,ben bitireceğim. Hatta sen sormadan söyleyeyim,yine!"

"Yine mi diye soracaktım bende."
derken odamın kapısında belirdi.Gözleri kızarmış,belli ki az önce çok ağladı,şimdiyse ağlamaya devam etmemek için kendini zor tutuyordu.

Üzerime ceketimi geçirdikten sonra,gözümden zorla akmaya çalışan son gözyaşımı silip O'na döndüm
"Asu. Biliyorum kızgın değilsin. Bunca yılın boşluğu yüzünden, saracak yer arıyorsun sadece."

Kendine tutamayıp hıçkırarak boynuma sarıldı
"Anne."
dedi belli belirsiz
"Anne,sahiden söylediğin gibi ne de yakışıklıymış. "

Saçlarını okşayarak güldüm
"Ohoo oo sen bir de O'nu o zaman görecektin. "

"Numarası var."
derken,boynuma doladığı kollarını hafifçe çekti
"Önce aramalı mıyım sence ?"

"Önce aramalısın bence."
diyerek zoraki güldüm
"Hatta istersen buraya davet edebiliriz. Emir yirmi beş yılda geçse aynı Emirdir. Herşeyi çözmüş. Şuan evde oturmuş telefonun çalmasını bekliyordur muhtemelen."

"Tamam öyleyse."
derken çoktan telefonunu çıkarıp,rehberinde numarayı bulmuştu bile.

Üçüncü kez çalışında telefon açıldı. Açılır açılmaz Asu konuşmaya başladı
"Merhaba. Asu ben. Yani aslında iyi akşamlar demeliydim sanırım... Kusura bakmayın,heyecanlıyım... Yani kusura bakma desem daha mı doğru olur ? Sizi arayacağımı... Seni yani... Seni arayacağımı muhtemelen tahmin ettiğini söyledi annem. Annem Güneş... Yani üzgünüm böyle bir anda söylemek istemezdim ama tahmin etmişsinizdir... tahmin etmişsindir... diye böyle bir an da konuya girmek istedim."

Daha da konuşmaya devam edecekti ki,telefonun karşısından bir ses geldi,hiç beklenmedik,bana dahi yabancı
"Pardon,pardon! Kim dediniz ? Sesinizi alamıyorum,anlayamadım. "

Karşı taraftan gelen ses ile,yıllar öncesinin sızısını tekrar vücudumda hissedeceğim korkusuna kendimi yarım saattir hazırlıyordum.
Ama karşı taraftan gelen sesin,bir kadın sesi olabileceği ihtimalini hiç hesaba katmamıştım.

Tahmini 45-50 yaşlarında bir kadın sesi,bizden herhangi bir dönüş alamayınca konuşmaya devam etti,
ard arda,
"Orada mısınız ?"
"Hanımefendi sesinizi alamıyorum."
"Emircim bakar mısın bir canım? Bir bayan aradı seni,şuan sesini alamıyorum."

Asıl hikaye işte şimdi başlıyordu...

FACİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin