YÜZLEŞME II

13 6 35
                                    

Yarım saat.
Tam yarım saat sustum.
Tam karşı duvara asılmış saatten,dakika saydım.

İzin verdi.
Konuşmadı.

Emir'in kollarının arasındayım, böyle bir sessizliği kondurabiliyor musunuz Emir'e?
Ben hiç konduramıyorum.
Bu durumda nasıl sessiz kalırdı değil mi ?
Nerede her köşeden çıkan Emir'imiz?

Sorusunu yinelemedi.

Öylece durdu.
Hissettiğim sadece derin derin çektiği nefesi,sık sık boynuma dökülen gözyaşıydı.
Ne tutup kollarımdan sarstı,
Ne kafama yasladığı çenesini kaldırdı.
Ağladı sadece.
Allah kahretsin ki sadece ağladı.
Şimdi düşününce keşke kendine gelmesi için bir tokat yapıştırsaydım diyorum.

Kafamda dönüp duran geçmişi,kulaklarımda çınlayan Emir'in sesini silmeye çalışıyordum.
Artık anlatmam lazımdı.
Anlatacağım diye bas bas bağırmadığım kim kaldı ki ?

"Sen mi öldürdün demiştin ya? Evet." dedim.
Saatlerdir tuttuğu elimi bıraktı,
yavaşça.
Düşünebiliyor musunuz hala yavaş hareket ediyor. Nasıl hala böyle olabiliyor? Nasıl bu kadar sakin kalıyor? Aklım almıyor.

Boşta kalan elimi doğrulttum
"Sadece ben değil." dedim,
elimi bırakan eli yüzüne gitti,muhtemelen gözünden akan yaşı sildi.
"Babanda." dedim.
Çenesini,yasladığı benden kaldırdı.
"Benim Kemal Özdemirle tanışıklığım,senin baban olduğunu öğrenmemden çok daha öncesine dayanıyor. Senin baban olarak değil,eniştemin babası olarak karşıma çıktı ilk."

Ayağa kalkıp kıyafetlerini aradı,
ceketini bulup,
cebinden sigarasını çıkardı.
Yatağa oturup,
su içtiğim bardağa uzandı,
sigarasını yaktı.
Sonra yüzüme baktı,
çok düz,
çok stabil,
sıfır ifade ile.
"Başka?" dedi "Hayır dahası gelecek gibi bakıyorsun bana.Tek bir adamı öldürmek için kaç kişi toplanmış olabilirsiniz ki daha?"

"Ablam da oradaydı." dedim "Ve babam da."

"Ohooo oo Güneş !"
diyerek güldü
"Bir ben yokmuşum. Beni niye çağırmadınız? Halbuki kambersiz ölüm mü olur ?"

Sonra bir hışımla ayağa kalkıp,dalga geçer bir ses tonu ile devam etti:

"Başından beri her iki taraf içinde onaylanmayan bir ilişki,ailelerin haberi olmadan evlilik ile sonuçlanıyor. Sonra ailelerin desteği olmadan kurulan bu evlilik, çok kısa bir süre dayanıyor. Biten evlilikten sonra esas kız ve oğlan ayrılığa dayanamıyor. Tekrar konuşmaya başlıyorlar,gizlice. Tamam buraya kadarını biliyorum,sadece kızın kardeşinin sen olduğunu bilmiyordum. Sonra ? Sonrasını anlat bana? Bu kızın kardeşi ne diye döndü de öldürdü çocuğu?"

Ağlamaya başladım,ben ağlamaya başlayınca sesini alçaltarak
"Ne diye öldürdün Güneş sen Poyraz'ı?" dedi.

Hiç bir şey söylemeyince devam etti "Güneş." dedi "Ne diye öldürdün ki sen şimdi bende ki seni ? "

"O gün ablam beni ağlayarak 'Çabuk gel.' diye arayınca, attığı konuma gittim. Muhtemelen birlikte yaşadıkları ev olacak. Herkes oradaydı,dördü de. Babam,ablam ve iki yabancı adam."
gözlerimdeki yaşları silip devam ettim
"İşte o iki adamın biri baban,biri abinmiş. Çok sonra öğrendim."

"Kimin ne zaman orada olduğu umrumda bile değil Güneş!" diyerek bağırdı "Sadede gel!"

"Zaten baban silahı çekmiş,ablamı vurmayı niyete koymuştu bile!" dedim bir hışımla.

Telefonumu fırlatıp bağırdı "Polisi arasaydın!"

"Niyet ettiğimde çoktan silah patlamıştı Emir."
dedim yüzüne bakıp
"Kafamı kaldırdığımda ablamın hala ayakta olduğunu görünce,hışımla kolundan tutup dışarı çıkardım,o silah ikinciye patlasaydı bu sefer hedefi şaşmazdı çünkü."

"Ambulansı arasaydın." dedi ellerini iki yana açıp.

"Öyle birşeyin varlığını bile unuttum ben o an. " dedim ellerimle kafamı sıkıştırıp "Korktum ben,çok korktum."

"Çıkınca haber verseydin." dedi "Beni arasaydın,ben vardım senin hayatında,ben varım sanıyordum yani. Ben koşar gelirdim. Orada vurulanın abim olduğunu bilmeseydim de gelirdim. Vurulacağımı bilseydim dahi gelirdim ben,sen çağırdığın için."

"Sustum." dedim "Uzunca bir süre hiç konuşmadım zaten. Ta ki ertesi gün beni arayıp 'Abimi kaybettim ben Güneş' diyene kadar. "

"Evet." dedi "Uzunca bir süre neden o mesleği seçtiğini sorgulamıştım. Meğer sorgulamam gereken çok başka şeyler varmış!"

Ağlamaya başlayınca sesini daha da yükseltti bu sefer
" Şimdi anlıyorum ya!" dedi
"Doktor çok kan kaybetmiş demişti. Eğer sen o gün o kıt aklını çalıştırabilseydin şuan yaşıyor olurdu."

Sustum.

"Sonra peki ?" dedi "Sonra benim abim olduğunu anladığında niye sustun ? Korktun mu ?"

"Korktum." dedim duyulur duyulmaz bir sesle.

"Ya bırak Allah aşkına ya." diyerek üzerini giyinmeye başladı.
Kapıya ilerledi.
Tam çıkacakken dönüp bana son söyleyeceğini söyledi.

"Asıl acı olan ne biliyor musun ? Dün gece benim olmanı istediğim için kendimden tiksinemiyorum bile. "

Kapıyı çarpıp çıktı.
Son sözüydü.
Son bakışı.
Son gelişi.
Son gidişi.

Demiştim ya size,

Birini sevebilirsiniz,
hatta O biri de sizi çok sevebilir,
Hayat sadece çelme takma derdindedir,
üzülürsünüz,
kaybedersiniz,
yenilirsiniz,
delirirsiniz.


FACİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin