Bugün ki yapılacaklar listem, elbette Kemal ÖZDEMİR'i ziyaret etmekle kalmayacaktı. Ama ilk önce birini ziyarete gidip,
O'nunla herşeyi konuşmam lazım.
Kaçmak yok artık.O yüzden taksi çevirip,şoföre gideceği ikameti söyledim :
"Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi lütfen!"Ücreti ödeyip,taksiden indikten sonra derin bir nefes aldım. Hastane giriş kapısına doğru yürümeye başladım.
Girişteki danışmaya kimliğimi teslim edip,sorgu dolu bakışlara da maruz kaldıktan sonra,artık bu bakışları da yadırgamıyorum açıkçası,görevlinin bana eşlik etmesini beklemek için kenara çekildim.Görevli geldi ve her zaman olduğu gibi, bahçeye doğru ilerlemeye başladık.
İlerideki bankta oturmuş,defterine yazıyordu.
Yanına oturup,dizlerimi ona çevirdim "Nasılsın ?""Hoşgeldin. " dedi "Bugün geleceğini düşünmemiştim."
"Benim de bugün gelmek gibi bir düşüncem yoktu." dedim "Ama seninle artık herşeyin farkında olduğumu konuşmam ve oturup seninle iş birliği yapmam lazımdı,ertelemek istemedim. "
"Nedir ? " diyerek defterini kapattı.
"Biliyor musun abla?" dedim "Bende artık herşeyi yazmaya başladım,senin gibi. Bilgisayarımın belleğine kaydediyorum,satır satır. "
"Neden?" diyip sorgulayıcı bakışlarını gözüme yöneltti.
Elini tutup devam ettim "Çünkü Emir gitti,hem de senin selamını ona iletemeden."
Gözünü kaçırarak konuşmaya başladı "Nereye gitti demeyeceğim. Duyacaklarım beni ürkütüyor."
"Abla." diyerek çenesinden tutup yüzünü bana çevirdim "Emir ölmedi.Emir gitti. Emir'in neden gittiğini ikimizde çok iyi biliyoruz. Artık gerçekten aklını yitirmiş gibi davranmaktan vazgeç. Çünkü sen böyle yaptıkça ben çıldıracak gibi oluyorum. "
Yüzüme ne söylemek istediğimi tartar gibi baktı.
Aslında ne söylemek istediğim gayet açıktı. Herşeyi hatırlıyor,sadece aklını yitirmiş taklidi yapmak işine geliyordu.
Tıpkı saçımın boya olduğunu söylemesi gibi. Son dönemde yaşadıklarının ardına sığınıp,çocukluktan kalan travmalarını kendi kendine gün yüzüne çıkarıyordu."Şimdi yapmamız gereken"
diyerek konuşmaya devam ettim
"Senin de,benim de hatta Emir'in ve Poyraz'ın da yaşadıklarında olan payımızı,bir nebze azaltmak."
yüzüme anlamsızca baktığını görünce sesimi yükselterek devam ettim
"Ve bunu böyle bana boş boş bakarsan,tek başıma başarmam çok güç. Altından kalkamam anlıyorsun beni değil mi?"Elimi çenesinden çekip bahçeye baktı "Ne istiyorsun benden ?"
Sesimi alçaltmadan devam ettim "Senden ne mi istiyorum ? Sahiden mi ya ? Senden ne isteyebilirim ben ? Senden artık kendine gelmeni istiyorum. Şu lanet olası yerde uyuşturulmayı kendine nasıl yakıştırırsın? Hele ki sen ya ? Senin dim dik ayakta durup,tüm bu olanlara sebep olanlara haddini bildirmen gerekirken? Herkesin karşısına dikilip,tek tek hesap sormalısın sen ve bende yanında olacağım diyorum. Oturup burda sadece yazacak mısın ?"
"Sus." diyerek lafımı böldü "Bırak beylik lafları. Sen ne yaşadığımı ne bileceksin?"
"Ne mi bileceğim?" diyerek göz devirdim "Haklısın,tüm bu yaşananlara çok yabancıyım ben. Nereden bileceğim ki ?"
"Güneş." dedi "O iş öyle senin sandığın kadar kolay değil. "
"Evet." Dedim "Zaten kolay olduğunu iddia etmiyorum. Sen elimden tutarsan daha kolay diyorum sana sadece."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FACİA
Short StoryErkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz, yüzde...