Okul binasının önündeyim,çok önce geldim.
Duygu Hocayı içeri girmeden yakalamalıyım.
İçeri girdiğinde söyleyeceklerimi söylersem akademisyen kulağı ile dinleyip 'Hayır!' diyecek çünkü.
Ama eğer içeri girmeden yakalarsam Duygu olarak dinleyecek ve kadınlar bazı ricalara kayıtsız kalamazlar.
Ve işte ileriden geliyordu,koşarak önüne gittim "Hocam,hocam merhaba. Günaydın. " dedim.
Anlamlandıramadığını anlayınca devam ettim "Güneş ben. Güneş ERDEM. Yüksek Lisans 2. Emir Hocadan devraldığınız sınıftayım. Aynı zamanda da danışan öğrencinizim. ""Hıh evet Güneş." dedi "Dinliyorum seni."
Ters zamanında yakalamamış olmanın rahatlığı ile derin bir nefes alıp konuşmaya başladım "Hocam ben İtalya Projesi için asil seçilmiştim. Ama projeden çekilmek istiyorum. "
"Sebep ?" dedi gözünü bana dikip.
"Size sunacağım geçerli bir sebebim yok hocam. Ne söylesem yalan söylemiş olacağım. Sadece şuan İtalya'ya gitsem bile bana hiç bir faydası olmayacak bir dönemdeyim. Ve bu bir ay boyunca kendine tonla şey katacak kimsenin hakkına girmek istemiyorum. "
Biraz kızgın ama daha çok meraklı bir şekilde bana baktı "Güneşti değil mi ? " Dedi.
Evet der gibi kafamı salladım. Devam etti.
"Bak Güneş,bu projeye değil asil,dahil olabilmek bile dahi kaç kişi uğraşıyor tahmin dahi edemezsin. Şimdi sen karşıma geçmiş 'Ben çekilmek istiyorum.' diyorsun. İşleme sokulan onca belgeyi bir kenara bırakıyorum,bunca insan tekrar nasıl elemeye alınıp mülakata girecek ? Hadi bunlar bir şekilde oldu diyelim,tüm belgeler iki haftada sil baştan nasıl hazırlanacak ?"Konuşmanın başlamasıyla suratımı düşürmem bir oldu. Yine de sonuna kadar bitirmesini bekledim. Sonra "Hocam." dedim "İnanın İtalya benim için hiç iyi bir fikir değil. Yine de dinlediğiniz için teşekkür ederim. "
"Rica ederim." diyerek yanımdan ayrıldı.
Buradan da eli boş döndüğüme göre,oturup ağlaya ağlaya kahve-sigara yapabilirim.
Gönül rahatlığıyla.
Tebrikler Güneş.
İtalya'ya da sürgün edilmedim demezsin.Telefonum çalmaya başladı.
Emir ÖZDEMİR
Görüntülü AramaReddettim.
Hiç takatim yok.
Eğer yüzünü görürsem,düşer bayılırım.Mesaj attım sadece :
Efendim Emir ?Hemen cevap verdi :
Özledim.Mesajı okuyup,telefonun ekranını kapattım.
Bende yazacağım biliyorum.
İstemiyorum.
Özlediğimi bilsin istemiyorum.
Kendimi küçük düşüreceğim diye değil,ümit edecek diye.
Ümit etmemeli.
Ümit ederse pes etmez.
Pes etmesi gereken her olayda,umudu daha da canlanmış bir Emir olarak karşıma çıkıyor.
Artık bunu ne kendine,ne de bana yapmamalı.İtalya Projesi kapsamında hazırlık aşamasında göründüğüm için,önümüzdeki iki hafta devam zorunluluğum yok.
Bende bunu kullanacağım.
Ama proje için değil.
Yapmam gereken,ısrarla ertelediğim evde beni bekleyen koskoca listeyi tamamlayacağım.
Proje için tüm hazırlıkları,seçilirsem diye çok önceden tamamlamıştım zaten.Kahvemi içip,Rektörlük Binası'na geldim.
Sekreterin masasına yaklaştım ve gözünü bana diken sekretere "Kemal ile görüşeceğim." dedim.Ben konuşana kadar mimik bile oynatmayan sekreter,kurduğum cümleden sonra direk kafasını kaldırdı. "Anlamadım ?"
"Diyorum ki..." dedim bileklerimi masasına koyup "Kemal'e 'Güneş Hanım gelmiş' de,O anlar. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FACİA
Short StoryErkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz, yüzde...