- Rüzgar gür bir şekilde eserken, üşüdüğümü hissettim. Karşımda bana öfkeyle baktığında daha da üşüyordum. Hafif bir titreme sarmıştı bedenimi. O kara gözler beni delip geçiyordu. Yaşadıklarım ağır gelse de dilim varmıyordu yine demeye. Şişen ve kızaran gözlerle ona baktığıma pişman oldum bir an.
Bu şekilde aciz görünmekten nefret ettim. Bu halimi gördüğü için bir kez daha lanet ettim.
Bana niye bakıyordu?
Burada ne işi vardı?
Kim için gelmişti?"Ne bakıyorsun?"
"Neredesin sen!"dedi öfkeyle. Bir kaç adımda gelmişti dibime.
"Gittiğini sandım.""Sana ne bundan? Çekil şimdi!"
Hemen önüme geçti. Bana doğru adım atınca geriye doğru adım attım bende. Zeytin gözleriyle bakıyordu bana. Kara kara bakışlar..
deliyordu gözleri beni. Beni baştan aşağı süzdüğünde bende kendime baktım. Üstüm başım toprak olmuştu."Ne bakıyorsun diyorum sana?"
"Ağladın mı?"dedi kısık sesiyle. Bana tamamen yaklaşmıştı. Geri adım atmadım. Elini yüzüme çıkardığında, yutkundum üst üste. Yine gözümün altındaki ben'ime dokunmasıyla yumdum gözlerimi. Yine aynı şekilde gözümden yaşlar akmıştı. Buna engel olamamıştım. Sorun şu ki, olmakta istememiştim. Akan göz yaşlarım parmaklarına değmişti muhtemelen.
Derin bir nefes alıp açtım gözlerimi."Annemi özledim."
Bir çocuk gibi çıkmıştı sesim. Hıçkırmamak için zor tutmuştum kendimi. O sırada ömerden hiç beklemediğim bir şey oldu. Bana sarıldı. Anlık boşluğa düşmemle bende sıkıca sarıldım. Başım göğsünde hıçkıra hıçkıra ağladım. Sesimi çıkartmamaya gayret ediyordum.Hiç bir şey sormadan bana sarılması..
Bu paha biçilmezdi. Yalnız olan biri için muazzam bir detaydı. Kendimi toparlayıp geri çekildiğimde hızla sildim göz yaşlarımı.
"Imm şey, kusura bakma."dedim beyaz gömleğine dokunarak. "Islatmışım."
Ona dokunmak, onu hissetmek.. Teni tenime değince bile ürperiyorum. Farklı bir çekim vardı aramızda. Bunu bir tek ben mi fark ediyordum?İlk defa gülümsediğini görmüştüm. Gerçek, içten, samimi gülümsediğini.
Bi beş saniye sürmüş olsa da gülümsemişti. İçimi eritmişti bu gülümseme."Annen'in mezarına , bu saate gelmemelisin."demişti konuyu değiştirerek.
Duymuş muydu acaba her şeyi? Hiç bir şey duymadığını umuyorum. Duymuşsa onu parçalardım! Ne o öyle sessizce dinlemek falan?
"Gitmeden görmek istedim."
Kaşlarını çattı. "Nereye gidiyorsun, hayırdır!" Üstelik bu bir soru değildi.
Dikleşirdim başımı. "Ne zamandan beri sana hesap veriyorum?"
Atımın üstündeki notu okumuştur şimdi tüm konak. Zaten yeterince burada vaktimi yemiştim. Gideceğimi biliyorlardır. Beni onlar durdurmadan gitmem en iyisiydi. Buralardan gideceğim için mutluydum. İçim biraz buruk olsa da..
"Her neyse Ömer ağa ben gitsem iyi olacak. Beni görmedin , bilmiyorsun."dedim anlaşmak adına.
Uzattığım elime şöyle bir baktıktan sonra o da elini uzatıp sıkıca tuttu elimi. Sonrada çekti bir hışımla kendine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐊𝐀𝐑𝐀 𝐓𝐎𝐏𝐑𝐀𝐊𝐋𝐀𝐑𝐈𝐍 𝐄𝐙𝐄𝐋İ
ChickLit"Ben ezeli aldım. Götü yiyen, gelsin alsın benden!" Bir dava nelere sebep olabilirdi ki? Ama bir kan davası her şeye sebep olurdu. "Hepiniz duyun, bilin ki, bundan böyle.."dedi ve tekrardan salondaki herkese teker teker baktı. Aziz ağa bile bir an...