E Z E L /2/

10.1K 326 27
                                    





Herkes arabadan inerken atam çekmişti beni arkasına. Amcamlar ve atam , ben ve haminnemi sarmıştı koruma amaçlı. Herkes çekmişti silahlarını. Arabadan inenler öyle rahattı ki silah çekilmiş çekilmemiş fark etmiyordu onlara. Atam'ım tam karşısında duran Adamı görüyordum. Konağın bahçesindeki ışık tamda yüzüne yansıyordu. Siyah bir takım giymiş, cool hareketlerle duruvermişti dibimizde. Dedemde olan sinirli bakışları bana çok tanıdık geldi. Bu bakışları bana geçen araba da atmıştı. Nefret dolu, öfke dolu, iğrenircesine. Ürktüm o bakışlardan. Nefret ediyordu ailemden. Bu açık bariz belliydi. Ailemden dolayı benden de nefret etmişti ya! Niyeydi bu nefret?
Dedemde olan bakışlarını bir anlığına bana çevirdi. Kara gözlerini çekmedi üstümden.

Zeytin gözlü..

O buradaydı.



🌸

Korkudan yüreğim ağzımda atıyordu. Korkudan mıydı yoksa kara gözlü oğlanın bakışlarından mıydı bilemedim. Bir kuyu gibi çekiyordu beni içine. Heyecandan inip , kalkıyordu göğsüm. Delip geçiyordu tüm ruhumu. Gür kara kaşlarına değdi gözlerim, indi kemerli burnuna doğru. Gözlerini ışıktan dolayı kısmış, yüzümü tarıyordu kara hareleri.
Gözlerimi zorlukla ondan çektiğimde etrafa göz atmamla pişman olmam bir olmuştu. Onunla gelen adamların hepsi bir bana birde zeytin gözlüye bakıyordu.
Utanç bütün bedenimi esiri altına almıştı. Bu neydi böyle?
Atam bir anda önüme geçti ve görüş açımı kapattı.

"Çek gözlerini soysuz!"

Arabadan o an inen yaşı geçmiş adam girdi görüş açımıza. Elinde tesbihi tıpkı zeytin gözlü gibi kaşları çatık, gözleri kara bir adam. Elli vardır şimdi yaşı. Kimdi sahi?
"Ata!"dedi gür sesiyle dedeme hitaben. Geçti dedemin ta karşısına. "Oğlumla düzgün konuşasın! "
Demek zeytin gözlünün babasıydı. Şaşırtmamıştı.

"Oğluna söyle, o bakışları önüne çeksin!"

Hiç bir bok anlamıyordum! Tam anlamıyla kafayı yiyecektim. Neler oluyordu burada?

"Dede!"dedim sonunda bulduğum sesimle. Arkasından çıkıp iki yaşlı adamında arasında durdum.
"Ne oluyor burada?" Etraftaki arabalara göz ucuyla baktım. "Asıl sorulması gereken şey, onların hangi hakla buraya bu engameyle girdiği olmalı!"
Öfkeyle döndüm, tesbihi elinden ısrarla bırakmayan adama. "Siz kimsiniz?"
Bakışlarımı tek bir kişiye çevirmemeye gayret gösteriyordum. Adı lazım değil, baş harfini de ben bilmiyordum. İçten içe kendime göz devirdim.

"Ezel eve gir!" Diyen hasan amcama döndüm atik bir hareketle.
"Sen yormayasın hiç kendini emmim! Ben gitmem bir yere!"

O sıra bakışlarını bir an bile çevirmediğini hissettiğim kişiye baktım. Bu istemsizce olmuştu ama o çekmese ben ne diye çekecek mişim bakışlarımı?
Dişe diş aslanım!

"Demek bilmezsin kızım."diyen adama döndüm bir anda.
"Ben senin kızın değilim!"dedim sertçe.
"Hele ki evime böyle destursuz girenin kızı hiç olmam!"

"O sesini kıs!"diye tıslayarak konuşan adama baktım. Zeytin gözlü..
Diklendim hemen. "Ya kısmasam?"

Tam bir şey diyecekti ki babası girdi araya.
"Durun hele!"

Sıktı dişini, kıstı gözlerini. Bana öyle bir baktı ki, usulca salladı kafasını. Resmen bakışıyla tehdit etti beni. Densiz!

𝐊𝐀𝐑𝐀 𝐓𝐎𝐏𝐑𝐀𝐊𝐋𝐀𝐑𝐈𝐍 𝐄𝐙𝐄𝐋İHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin