1.6

11 1 0
                                    

Dışarıdan sınıfa giren Zeynep’i gördüğüm an Bahar’la göz göze geldik.

"Hanımefendi teşrif etmiş sonunda. Aman bir sakin kal, sınavlar bir geçsin. Ona bir bok olmuyor, sen yakma kendini." Bahar’ın uyaran sesini duymazdan geldim ve ayağa kalktım. Kapının kenarında duran Zeynep’i kolundan tutup dışarıya çektim. Bahar da peşimizden gelmişti.

"Ne yapıyorsun kızım? Manyak mısın, çek şu elini!" Zeynep’in öfkeyle suratıma bakması beni daha fazla sinirlendiriyordu.

"Ulan madem korkuyorsun ne bok yemeye ağzına sahip çıkmıyorsun? Zeynep, elimde kalırsın kızım."

"İşine bak İlknur. Avukatını da al git başımdan." Halsiz gibi duruyordu. Gözleri baygın baygın bakıyordu. Harbi mi hastaydı acaba?

"Kanka bu niye mal gibi bakıyor? Gözleri kaymış bunun." Bahar’ın sessiz bir şekilde konuşmasıyla iç çektim.

"Seni uyarıyorum Zeynep. O yaydığın dedikoduyu temizle, düzelt. Fena yaparım seni."

"Yalan konuşuyorum sanki. Sınıftaki erkeklerin yarısı senin peşinden koşuyor." Hırsla bağırmış ve sağ eliyle beni itmişti.

"İlknur, dur. Sakin." Bahar’ın korku dolu sesi bir kulağımdan girdi diğerinden çıktı.

"Zeynep siktir git, belanı arama kızım. Senin yüzünden ceza alacağız, def ol." Dişlerinin arasından hiddetle konuşan Bahar’a döndü Zeynep.

"Sen hiç konuşma Bahar. Arkadaşın ne ki sen ne olasın?"

Gülmeye başladım. Bu Zeynep hangi hapı kullanıyordu?

"Ulan senin torbacı kim Zeynep? Bu nasıl bir kafa kızım?" Zeynep’in bir an rengi attı. Geriye doğru adımladı.

Bahar’la bakıştık. Zeynep tırsmıştı.

Aklıma gelen ihtimalle gözlerimi büyüttüm.

"OHA!" Bahar da aynı şeyi düşünmüş olacak ki hayretle Zeynep’e bakmıştı.

"Susun, Allah'ın belaları kesin sesinizi!" Zeynep’in sinirle üstümüze yürümesiyle kolundan tutup aniden duvara ittim.

Yüzümde tek bir mimik yoktu. Onun da karşısında çocuk yoktu. Zorbalayamazdı bizi. Artık kimseyi zorbayalamazdı.

"Yaydığın haltı düzeltiyorsun bu bir. Bana ve arkadaşlarıma karşı tek bir hatanı daha görürsem seni Allah'ına kavuştururum, bak yemin ediyorum. Tersim çok pistir Zeynep, benimle oynayamazsın. Ufak bir tavsiye sana, kullandığın o boku geç olmadan bırak. Kendine yazık edersin."

Çenesini sıkıyordu, anlamıştı beni. "Anladım, çek şu elini." Ellerimi üzerinden çektim. "Nefret ediyorum sizden." Hırsla bağırıp merdivenlere yönelmişti.

"Karşılıklı." diye bağırmıştı Bahar da arkasından.

Sınıfa geçip yerimize oturduk. Beden dersindeydik. O yüzden az önce rahattık.

"Gerçekten kullanıyor mudur?" Bahar’ın merak ve hayret içinde konuşmasıyla ofladım. "Ne bileyim, aptalın teki."

"Yazık ama ya, nereden bulaştı acaba?"

"Bahar sus lütfen, başım ağrıyor."

"Abinin nesi var?" Gözlerim Bahar’ı buldu. "Nesi varmış ki?" dedim. Ha, gergindi biraz. Bahar telefonunu çıkarıp bana uzattı. Bu sabahki konuşmalarıydı.

Yusufi: Sana karşı bir yanlışım mı oldu Bahar?

Bahar: Niye bu kadar ciddisin Yusuf abi? Ölecek miyim ne oluyor...

Yusufi: Bir soru sordum, cevap verir misin?

Yusufi: Kalbini mi kırıyorum?

Bahar: Yusuf abi ne alaka ya? Sen iyi misin bugün?

Yusufi: Tamam neyse, görüşürüz.

Bahar: Ay dur nereye? Neyin var anlatsana.

Bahar: Benden sır çıkmaz.

Yusufi: Mesajları bizim cadıyla beraber okuduğuna yemin ederim Bahar.

Bahar: ÖWPWÖDJŞWKWMEJFFMSLAŞAP yani normalde evet ama şu an yanımda değil, ayrı sınıflardayız. Sınava gireceğiz ya.

Yusufi: İyi oku soruları, yaparsın sen. Zeki kızsın. İlknur'a da söyledim dün akşam. Heyecan yapmayın halledersiniz.

Bahar: Ay senden nasihat almaya yazmadım abi. Senin neyin var?

Yusufi: Sen anlamazsın boş ver, İlknur'a da abinin derdi varmış dersen külahları değişiriz.

Bahar: Diyeceğim ama neyse.

Yusufi: Eksik kalsan şaşarım.

Bahar: Bu arada kırıldım sana, evet.

Yusufi: Sebep? Ne zaman?

Bahar: Geçenki doğum günümü kutlamadın Yusuf abi.

Yusufi: Kutladım ya kızım. Yavuz'la pasta alıp geldik ya. Ne demek kutlamadın? Ne zaman unuttum senin yani sizin doğum günlerinizi? Hep birlikte kutladık.

Bahar: Ben hatırlamıyorum öyle bir şey sallıyorsun şu an.

Yusufi: Akşam çaya gel bize, hatırlatayım. Ulan fotoğrafları bile var he, senin kafa uçmuş. İki depresyona girecektim yine sinir ettin ya beni helal olsun.

Bahar: Tarzımız farkımız, Yusuf abi. Hoca geldi şans dile bana, görüşürüz.

(görüldü)

Gülmemi durduramıyorum. Telefonu masanın üzerine bırakıp Bahar’a baktım. "Abim haklı, kutladı ya enayi."

"Ben cidden hatırlamıyorum. Abim zaten geziye gitmişti, yoktu. Yusuf abi de yoktu diye hatırlıyorum."

"Tamam öyleydi ama abin dönünce ikisi birlikte kutlamıştı kızım." Dudaklarını büzüp telefona baktı. "Ha öyle mi olmuştu? Benim hafıza gidip geliyor ya. Akşam geliyorum size, bana bir kahve yaparsın artık."

"Ders çalışırız kızlar da gelir. Yarın kimya sınavı bize girecek çünkü." dedim. Başını sallamıştı.

Bahar ayağa kalkıp pencerelerin olduğu kısma geçti. Annesini arayacaktı. Ben de telefonuma uzandım.

Akın: Zeynep’in ağlayarak okuldan çıktığını gördüm. Birkaç kişi tartıştığınızı konuşuyordu.

Akın: İyi misin? Bir şey yaptı mı sana? Canını sıkacak bir şey dedi mi?

İlknur: İyiyim, sağ ol. Keyiflendim. Üstüme yürüdü geri zekalı, hâlâ kendisini haklı görüyor bir de. Hasta mıdır nedir?

Akın: Takılma boş ver. Kıskanıyor seni belli ki.

Akın: İyiysen bahçeye iner misin? Dersinizin beden olduğunu biliyorum.

Görüldü atıp Bahar’a bahçeye ineceğimi söyledim.

İlknur: Bahçedeyim.

Akın: Karşındaki bankta, sana bir şey bıraktım. Afiyet olsun :)

Bankın üzerinde bir not vardı sadece. Kaşlarımı çatıp notu elime aldım.

Akın'dan uzak duracaksın. O benim sevgilim.

Yağmur Çıkmazı | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin