-12-

642 45 2
                                    

Bu bölüm desteğini göstermekten çekinmeyen ad3msandslerwif ithaf edilmiştir. Keyifli okumalar dilerim ~❤️ ~




-12-










Ağrı duyuyorum.

Lügatımda bulunan, sözlüklerde ifade edilmiş kelimelerle anlatamayacağım bir bölgede ve şiddette, hırçın ruhumu dahi ehlileştirecek kadar etkili, anlamdan çok, üzerine düşünülmesini istediğimden dolayı, karmaşıklığına ve çözülemeyişine önem verdiğim ölçüde; ısırdığım dilimden akan kanın ıslatamadığı, göz yaşlarımın damlayamadığı, sözcüklerimin uğruna öldüğü, yazmaya yeltendiğim vakit mürekkebin kuruduğu diyarlarda vuku bulmuş bir ağrıdan bahsediyorum ki her adımım o noktaya varmamı sağlayacağına beni daha geriye itiyor, aldığım nefesler acımı dindireceğine yarayı dağlıyor ve çıktığım yola serilmiş dikenler, usul usul hissettirmeden bir taraflarıma batma suretiyle hayatımın belli bölümünü ellerimden sıyırıp alıyordu.

Ne Jungkook'un dans kursundan çıkmadan evvel ağzıma tıkıştırdığı hap ne de ruhumun sakinliği çektiğim acının ölçüsünü indirgeyebiliyorken dermanını kaybetmiş dizlerim ağırlığımı taşıyamaz hale gelmiş, kapıdan destek alarak ayakta durabiliyordum.

Demir yüzey yanan avuçlarımın ısısını bir nebze çekilebilir duruma getirince haftalardır soluk borumda sakladığım nefesim hızla akciğerlerime süzüldü ve inip kalkan göğsüm boğazımı sarmalamış hıçkırıklarımı yokladı fakat ağlamaktan kapanmaya yüz tutmuş gözlerim, onları geri itmemi bağırdığından son bir gayretle şifreyi girmeyi başardım ve kapı ağır aksak adımlarının önderliğinde ardına kadar açılırken içeride göreceğim muameleyi bertaraf edebileceğim hususunda kendimi telkin ediyor, Jimin'in zırvalamalarını, Yoongi'nin beni görmezden gelişini bir şekilde atlatabilmeyi umuyordum.

Jimin'in, Hoseok ile paylaştığımız odadan çıkarken takındığı ifade beni gördüğü an daha bir karanlığa bürünürken ıslak ellerini tişörtüne gelişi güzel silerek artık alıştığı ritüelleri gerçekleştirmeye koyuldu; sıkı sıkıya sarındığım montu kollarımdan sıyırışı, ayakkabılarımın bağlarını çözüp çıkarmama yardım edişi, dağınık saçlarıma düzen verişi bıkkınlık barındırıyordu ki kalbimi susturduğum zamanlarda ona hak veriyordum. Tabi, ona hak verişim pek sık gerçekleşmiyordu.

Önüme attığı terliklerimi ayaklarıma geçirmişken montumu askılığa bırakıp koluma girdi ve koltuğa doğru yönlendik.

"Hoseok o uyurken kaçtığını söyledi." diyerek geçiştirmeye çalıştığım konuyu salonun ortasına öylece bırakınca iki haftadır yaşadığım baskıcı yönetimin artçılarını hala devam ettirme çabaları zar zor topladığım gücümü yeniden eksi değerlere düşürmüştü.

Kolumu Jimin'den kurtardım, koltuğa tutunarak kalçamı rahat minderlere bırakmışken Jimin -her ne kadar Jungkook'un bana ağrı kesici içirdiğini bilse de- hazırda beklettiği ilaç kutusunu elime tutuşturup mutfağa, su getirmek için, gitmişti.

O dönene dek kötü enerjiyi hapsettiği düşüncemden ötürü sabah akşam fitillerini ateşlediğim vanilyalı mumların dalgalanan alevlerini izledim, git gide tükenen gövdelerine karşı duyduğum üzüntünün kabuklarını ayıkladım ve kuytularıma sakladım.

Onlarla beraber yok olmaya meyledişim dahi mumları yakmaktan alıkoymuyordu beni, hal böyleyken Jimin'in suyun yanında getirdiği rezene çayının ağrılarımı dindireceğine, bedenimi deliksiz bir uykunun kollarına atacağına inanmam olanaksızdı.

İ𝖓𝖈𝖔𝖒𝖕𝖊𝖙𝖊𝖓𝖙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin