-18-
Hayatım boyunca korkudan delireceğim anlar yaşamıştım; bunlardan ilki Hanna'nın yurt dışına gideceği haberini aldığım dakikalara tekabül ediyordu, onsuz kalacağım düşüncesi kalbimi mengeneye öyle bir sıkıştırmıştı ki baskının getirisini somut olarak dudaklarımda çıkan uçuklarda görmüştüm. İkincisi ise babamın fiziksel ve psikolojik şiddetine maruz kaldığım günü kapsıyordu, babamı hep gölgesine sığınabileceğim bir çınar ağacına benzeten benliğim köklerinden kopmuş ağacın koca gövdesi altında kalmış, yüreğimin korkuyla etkileşimden çıkan kıvılcımlarla ormanı ateşe vermiştim ama yandığımı o zaman değil, Jungkook'un kapının ardında bıraktığım ve onu bir daha görememe ihtimalimin beynimin çeperine kıymıklarını batırdığı saniyelerde anlamıştım. Küllerimin ılık rüzgar önderliğinde denize doğru savruluşuna ruhum tüm kırıklığı ile eşlik etmişti.
Beni anka kuşu misali küllerimden doğuransa şimdi, korkumun körükleyeciliğini üstlenmiş mucizemken başım kasıklarıma giren her sancıda havalanıp sakinleşmemle beraber Jungkook'un omzuna çarptığı vakit "Korkuyorum." diye fısıldayarak beni alt eden duygumu dışarı vuruyordum.
Jungkook'un eli hala karnımdaydı, şişliği tam avucuna yerleştirmiş ve Jimin koşarak yanıma gelene dek minik dokunuşlarını ikimizden de esirgememişti. Arada bir dudaklarını saçlarıma değdirdiğini, burnunu şakaklarıma sürttüğünü hissediyordum ancak içinde bulunduğumuz konum duyabileceğim hazzı engelliyordu.
Yine de elimi, elinin üzerine koymaktan geri durmadım. Parmaklarımı usulca onunkilere sarmışken kendime odaklanabileceğim olgular bekliyordum; Jungkook'un nefesi, Jungkook'un kokusu, Jungkook'un dokunuşları, Jungkook'un varlığı...
Jimin bacaklarımı uzatmama yardım ederek beni daha rahat bir duruşa sokunca bulanık zihnimi bu sefer ona yönlendirmeye çalıştım, kemerimi azıcık gevşetmiş ve pantolonumun düğmesini açmıştı. "Taehyung, beni duyuyor musun?" Başımı belli belirsiz salladım.
"Güzel. Buna hazırlıklıydık, dördüncü aya yakınken ilk sancılanmanın gerçekleşeceğini ön görmüştük. Hatırlıyor musun?" Ben cevap vermeden evvel Jungkook "Neden sancılanıyor?" diye hırıldadığından Jimin kurduğumuz göz temasını bozarak aylardır vakıf olduğum cümleleri tekrarlamaya koyulmuştu. "Erkeklerin vücudu hamileliğe uygun yaratılmadı, iç karınları kadınlarınki kadar geniş değil ve bebek büyüdükçe alanı daralıyor, yeterli alanın sağlanması ise kasların yırtılması ile mümkün. Dördüncü aydan itibaren bu tür sancılanmalar beklediğimiz bir durum, süreleri genellikle değişmekle beraber dozajlarını da kestiremiyoruz. Yoğun stres, yetersiz beslenme gibi dış etkenleri de işin içine katarsak, Taehyung'un böylesine acı çekmesi doğal Jungkook. "
Jimin'in kurduğu her cümle sonrası Jungkook'un karnıma uyguladığı baskı artıyordu, göğsü sırtıma biraz daha yapıştı." Jimin tek bir soru soracağım; o, onlar, iyi mi?"
Jimin," Detaylı açıklamayı yaptım, yine de onu hastaneye götürüp muayene edeceğim." dedikten sonra telefonuna sarıldığı sırada gözlerimi dahi açmama izin vermeyen ağrı yerini arada bir yoklayan sızılara bıraktığı için başımı kaldırabilmiş ve etrafımı çevreleyen kalabalığa bakmıştım.
Minseok davetlilerin geri durmasını sağlarken, Yugyeom ona yardımcı oluyordu. Yoongi ise köşeye çekilmiş, Hoseok ile beraber yaşadığımız zorlu anların tekrarlanması dolayısıyla, yanıma yaklaşmaktansa hüzünlü gözlerini uzaktan çehreme değdirmeyi tercih etmişti. Hemen sol tarafımda Yibo'nun dikildiğinin farkına vardığım an Jungkook'un kucağına serilmiş bedenimi toparlama ihtiyacı duymuştum ancak karnıma bastırılan el ve şakaklarımda dolaşan dudaklar kıpırdamama izin vermiyordu. Jungkook'un kıskacından kurtulma umuduyla, "Geçti." diye fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İ𝖓𝖈𝖔𝖒𝖕𝖊𝖙𝖊𝖓𝖙
FanfictionBen, Kim Taehyung, beceriksizin tekiydim. Doktorluk yapamıyordum, eşim ile başa çıkamıyordum, dans edemiyordum fakat hamile kalabiliyordum. *Tamamlandı. ! Angst değil ! Bu hikayenin yazarı 'nonkonformist' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendis...