02

150 7 0
                                    

Aynada boş boş suratıma bakıyordum. Kestane rengi saçlarım, kahverengi gözlerim ve kalın dudaklarımla pek de tercih edilen bir tip değildim. Ama bu, kendimden nefret ediyorum demek değil.


Bugün cumartesi ve Bartu'yla buluşacağız. Söylemiş miydim, kendisi kankim olur. Oysaki ben ne heveslerle oturmuştum o gün o masaya... Olsun, buna da razıyım.


Yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçaladıktan sonra odama döndüm. Dolabımı açık dar siyah pantolonumu ve beyaz tişörtümü aldım ve üzerime giydim. saçlarımı açık bıraktım. Gözlerime sadece bir rimel çektim. Onu da hafif zaten. Cebime telefonumu ve cüzdanımı sıkıştırdım. Üzerime bir şey almayı düşünmüyorum. Hava güneşli zaten.


Mutfağa ilerledim. Masaya oturup annemi beklemeye başladım. Babam cumartesi günleri de çalıştığı için annemle baş başaydık. Bir abim vardı benden 6 yaş büyük. O da kendi evinde kalıyor zaten.


-Günaydın kızım.


-Günaydın anne.


-Nereye gideceksin?


Hiç der gibi bir bakış attım, kafasını salladı. Ben kahvaltımı bitirmek üzereydim. Ama annem elindeki telefonu bir dakika bile bırakmadığı için çayı soğumuştu.


Annemi öpüp evden çıktım. Durağa gelince direğe yaslanıp beklemeye başladım. 5 dakika sonra otobüs gelmişti. Otobüse binip kartı bastım.


*****


Konuştuğumuz çay bahçesine geldiğimde, ağaç kenarındaki masada oturuyordu. Beni görünce elini kaldırıp selam verdi. Bende kafamı sallamakla yetindim. Sandalyeyi çekip oturdum. Güneş gözlüklerini çıkartınca bir şeylerin yolunda gitmediğini fark ettim. Tanıştığımız günden beri onu ilk defa böyle görüyorum ki dört ay oldu, bu beni de üzdü.


- Bir şey mi oldu?


-Merve benden ayrıldı.


Aslında dediği şeye sevinmem lazım ama Bartu o kadar kötü gözüküyor ki içimden sevinmek bile gelmiyor. Belli ki onu seviyor. Tabi bu düşünce beni daha çok üzdü.


-Onu çok mu seviyordun?


-Hayır. Sadece uzun zamandır birlikteydik, bu biraz koydu tabi.


Onu sevmiyor oluşu beni mutlu etti. Elimi omzuna uzatıp, cesaret vermek için omzunu sıktım. Elini omzundaki elime attığında, İçimdeki ölü kelebekler canlandı.


-Sen iyi bir arkadaşsın.


Ve kelebekler yeniden ölür. Bir şey yapmadan bile beni en iyi arkadaş ilan ediyordu. Bazen beni sevdiğini söylüyor. Ama beni, benim onu sevdiğim gibi sevmiyor. Beni öyle sevebilmesi için güneş gözlüklerini çıkartması yetmiyor. Bu her zaman ki gibi çok acıtıyor. Elimi çektim ve köşedeki garsona el salladım. Gelip, siparişleri alıp gitti.

Gerçeği Söyle BanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin