Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sadece Can'ı dinliyordum. Beni kıskanmayıp işlerin daha da kötü olmasından korkuyordum. Bir yandan da bundan kötü ne olabilir ki... Olursa olur, olmazsa zaten bir şey kaybetmiyorum. Hiç benim olmamış birini, kaybetme şansım da yoktur.
-Nasıl peki Can?
-O sana ne yaptıysa sen de aynısını ona yapacaksın.
-Şaka mısın sen ya? Ya zaten sorun bu, onun bana ne yaptığını bilmiyorum.
-Of ne biliyim ya?
*****
Dün Can ile konuştuklarımı düşünüp duruyordum. Yapacaktım. Deniz'e göz göre göre Bartuyu veremezdim. Yapmalıydım. Sıradan hızla kalkıp, sınıftan çıktım. Merdivenlere yöneldim. Bahçeye çıktığımda durdum ve bizimkilere bakınmaya başladım. Onları bulduğumda hızla yanlarına gittim. Deniz'i görmemle şok oldum resmen. Kıza bak sen ya. Ama sen dur Bartu efendi. Bekle beni.
Can'ı yanıma çağırdım. Yüz ifademden anlamış olsa gerek, yine sırıtmaya başlamıştı ve hızlı hızlı kaşlarını kaldırıp indiriyordu. Normalde gülerdim ama sanırım daha önemli şeyler var.
-Can bana birini bulur musun?
-Nasıl biri?
-Futbol takımındaki Mete gibi biri mesela.
-Hahahaha basıl olacakmış hanımefendi?
-Mesela ben sana doğum günü hediyesi olarak Aslıyı ayarlasam?
-Harbi mi?
-Harbi!
*****
Öğle teneffüsün de, arka bahçede Meteyi bekliyordum. Can her şeyi anlatmıştı ve Mete bu işten 200 lira alacaktı. Tabi para Can'dan çıkacak. Mete bana doğru geliyordu. Gerçekten etkileyiciydi, Bartu'dan(!) bile. Mükemmel bir vücudu vardı. Açık kahverengi saçları, gri gözleri vardı. Yanıma gelince selamlaştık. Ve bir plan yaptık. Şimdi bu planını uygulayacaktık.
Mete elimi tutup bana gülümsedi ve yürümeye başladık. Bizimkilerin yanına gittiğimizde Bartu, Meteyi baştan aşağı süzdü ve bana döndü.
-Siz?
-Biz... Biz artık birlikteyiz! dedi Mete sonra bana döndü ve yanağımı öptü.
-Güzel! Yalnız, bak Mete; Eğer o kızın başına bir şey gelirse...
-Ee...
-Öldün say!
Ops.
-O benim sevgilim, karışma!
-Benim de kardeşim, kendine gel!
-Ee evet... Senin sevgilin, senin de kardeşin olduğumu öğrendiğime göre bu tatlı (!) konuşmanıza bir son verebilir miyiz?
Bu işin nereye varacağını bilmiyordum. Sanırım yine akışına bırakacaktım. Yapacak hiçbir şeyimin olmadığı ne kadar da açık dimi? Yep.
-Tamam. Ben şimdi gidiyorum. Ama sonra seninle konuşucağız İlkim?
-Nereye?
-Deniz'e bir bakacağım.
Al işte. Kafayı yiyeceğim sanırım.
-Peki.
Arda ile Can futbol oynamak isteyince, Ege ve Mete'de oynamaya gittiler. Bende sınıfa çıktım. Bartu ile Deniz beraber konuşuyorlardı. O ikisini aynı cümlede kullanmak bile istemeyen ben, onları birlikte görmeye mahkumdum. Bartu beni en sonunda fark edince, Deniz'e beklemesini söyleyip yanıma geldi.
-Mete ne alaka?
-Geldi çıkma teklifi etti. Bende ondan daha iyisini bulamayacağımı düşünüp kabul ettim.
-Bir sıkıntı olursa, ben buradayım.
-Biliyorum.
Gülümsedi. O gülümseyince bende güldüm. Onu öpme isteğimi bastırmaya çalışıyordum. Zaten ne yapacaktım ki başka.
-Senin nasıl işler?
-Deniz'le olacak gibi. Yani abin çalışıyor bu konuda.
'Kardeşim.', 'Abin.' beni her gün öldürüyordu haberi olamadan.
-Ne iyi(!)
-Ne?
-Sadece, bir sıkıntı olmasa bile ben hep buradayım. Ve...
-Ve ne?
-Seni seviyorum!
-B-bende seni. Şey dönsem iyi olur.
Daha demin mantığımın ortadan kayboluşunu okudunuz. Ne yapmıştım ben ya! Kendime artık inanamıyordum. Hayatımda ilk defa bir an önce ders zilinin çalmasını istiyordum. Bu da benim bittiğime bir işaret!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçeği Söyle Bana
Novela JuvenilHerkesin doğru olduğu bir zamanda tek biz mi yanlıştık? TÜM HAKLARI SAKLIDIR!