Ertesi gün öğlen saatlerinde evin kapısı çaldığında koşarak gittin ve açtın.
Yuki:Hoşgeld- Gaara!
Her yeri kandı, gözleri kızarmıştı ve kesinlikle moreli berbattı. Elini ona doğru uzattığınsa dokunuşundan irkilerek kaçtı.
Yuki:Gaara?
Gaara:Evet, evet üzgünüm.
Gaara hızla içeri girdi ve ikinizin kaldığı odaya çıktı. Peşinden gittin. Odaya geldiğinizde senin eşyalarını valize koydu ve sana döndü. Panik halindeydi.
Gaara:B-Ben kötü bir karar verdim Yuki. Biz hiç çıkmamalıydık. O gece seni mağaradan kovmalıydım.
Histerik bir şekilde güldün.
Yuki:N-Ne? Dalga geçiyorsun değil mi?
Elini uzattın ama yine dokunuşundan kaçtı.
Gaara:Lütfen, daha da zorlaştırma ve sadece git. Bu bir hataydı.
Hiç bir şey yapamadın. Ne ağladın, ne bağırdın ne de bir şey yaptın. Sadece yerden valizini aldım ve peşinden sürüklerken sessizce söyledin.
Yuki:Ben...
Kapıdan çıkmadan ona hayal kırıklığı ile dolu olan gözlerle baktın.
Yuki:Beni sevdiğine inanmıştım.
Önce odadan sonra da evden çıktığında Gaara odasında kaldı ve senin yatağına çıkıp uzandı.
Gaara:Doğru şeyi yaptım, doğru şeyi yaptım, doğru şeyi yaptım...Doğru gibi hissettirmiyor.
Yatakta kıvrıldı.
Gaara:Benimleydi, beni seviyordu, onu seviyordum...mutluyduk.
Stres ve panik yüzünden oldukça yorgundu ve senin kokun onu mayıştırıyordu. Uyumadan önce son kez senin adını sayıkladı ve kendini zifiri karanlığa bıraktı.