Her adım attığımda ayakkabımın çıkardığı sesler yankılanıyordu hastane koridorunda. Yunanın olduğu kata çıkmak yerine en alt katta turluyordum.
Ne oldu ne bitti hiçbir fikrim yoktu. Olmasın istemiyordum. Bu şekilde daha iyiydim.
Hastaneden çıksaydım bajiler kızar mıydı?
Sikimde değil.
Bu sefer adımlarımı çıkışa yönelttim. Cebimden paketi çıkardım ama çakmağım yoktu. Geri cebime koyup adım atmaya devam ettim.
Çok yağmur vardı ve bende çok ıslanıyordum. Ama umurumda değil. Sadece hiçbir şey hissetmeyene dek içmek istiyordum. Ne olursa fark etmez. Kafamı öyle bir uyuştursun ki öyle bir sarhoş olayım ki hiçbir şey algılayamayayım istiyordum.
Adımlarımı nereye gittiğimi bilmeden atıyordum.
**
Yaklaşık on dakika boyunca yürümüştüm. Şimdi ise karşıma çıkan ilk tekele girip kafama göre bir kaç şişe almıştım. Nereye gittiğim hakkında bir fikrim yoktu. Yollarda boş boş yürüyordum.
Caddeyi aydınlatan dükkan ışıkları ve araba ışıkları vardı. Çok fazla ses olduğundan kendimi sessiz bir sokağa atmak istiyordum. Sessiz, karanlık. Bu yüzden sağıma soluma bakınırken sağda gördüğüm sokağa direkt girdim.
Kaldırıma oturup poşetten şişe çıkardım. Kapağını açar açmaz kafama diktim. Boğazımı yakan acımsı tat çok rahatsız edici gelmişti. Uzun zamandır içmemiştim. İstemsiz yüzümü buruşturmuştum.
İndirip kaldırıma koyduğumda kendimi zaten sarhoş gibi hissettiğimi fark ettim. Sarhoş olmasamda öyleydim aslında.
Boş bakışlarımla duvarı izliyordum. Aklımda bir sürü düşünce vardı ve başımı ağrıtıyordu.
Şişeyi bir kez daha kafama diktim. Üşüyordum ama şuanda onu umursayamazdım.
Cebimden sigara paketimi çıkarttım. Bu kez yanımda çakmak vardı almıştım.
İçinden bir dal çıkartıp dudaklarımın arasına koydum. Yaktıktan sonra geri cebime koydum.
Şişenin dibinde kalan yudumlarıda kafama dikmiştim.
***
Kaç dakika veya kaç saat oldu hiçbir fikrim yok. Sadece tek bildiğim bu süre içinde 2 şişe bitirişim. Başım dönüyordu.
Sendeleyerek yerden kalktım. Duvara tutunuyordum çünkü başım gerçekten dönüyordu. Tam bir adım atıcakken arkamdan bağırışma sesleri duymuştum.
Arkamı döndüm ve gözlerimi kısıp kim olduğunu anlamaya çalıştım.
İki kişi vardı ve biri yerdeydi.
Kızın kafasına cam şişe fırlattıktan sonra kaşlarımı çattım. Ne yaptığını sanıyordu o? Sinirimi çıkarmak için güzel bir andı.
Yerdeki şişelerden birini alıp yanlarına adımlamaya başladım. Kızın bana arkası dönüktü. Görmüyordu. Fakat yaklaştıkça tanıdık geliyordu.
Hay sikeyim ya. Umarım bu sarı saçlar yokonun değildir.
Kızın dibinde durdum. Kafamı hafif indirip kulağına konuştum.
"Ne yaptığını sanıyorsun?" Dedim. Kız aniden korkup çığlık atmıştı.
Salak orosbu kulağımı siktin.
Yüzümü buruşturup ondan uzaklaştım. O da korkup benden uzaklaştığı için yüzü şimdi bana dönüktü.
Yokoydu.
Hafif gülümsemesi onun ağzına şişe sokma isteğimi getiriyordu.
"Ahhh sues arkadaşın hastanede! Senin ne işin var burda?" Dedi alaycı bir ses tonuyla.
"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum. Nerden öğrendin sen bunu?" Diye sordum.
"Yokonun çevresi büyüktür." Dedi gülümseyerek. Ardından yanımdan geçip gidecekken elimle durdurdum.
"O kız ne yaptı?" Diye sordum. Ona gore saldırıcaktım.
"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum." Dedi. Hala gülümsemesi yüzündeydi.
"Yoko söyle. Her türlü saldırıcam fakat en azından şimdiki suçuna göre hafifletirim." Demiştim.
Bu sefer kahkaha atmıştı ve son noktayı koymuştu. Başka hiçbir şey demesine izin vermeyip yüzüne yumruğu geçirmiştim.
"Aptal aptal davranma sinirimi bozuyorsun. Gerçi zaten aptalsın." Dedim bu kez. Hala gülüyordu.
Sakinim.
Gayet sakinim.
Tırnaklarımı avcuma geçirmiştim. Burnu kanıyordu fakat bu kız hala gülüyordu.
"Benle yarışamazsın Lee Sues. Yoko asla kaybetmez." Bu kez gülen taraf ben olmuştum.
"Ama benimle girdiğin her yarışta kaybediyorsun yoko." Dedim ona yaklaşıp. Tam ona eğilecekken o benden önce davranıp yüzüme yumruk atmıştı.
Siktir çok kötüydü. Arkaya doğru düştüğümdd o ayağa kalktı.
Fakat benim yanıma gelmesini engellemek amacı ile hemen ayağa kalkmıştım.
"Sanırım bu gece burdan sadece birimiz çıkacağız." Dedi. Ayağım ile karnına tekmeyi geçirmiştim. Yüzünü buruşturup ellerine karnına getirmişti.
"Anla artık yoko. Lee Sues asla kaybetmez." Dedim bu kez ben. Ardından yere düşen şişeyi alıp yokoya fırlattım. Cam etrafa dağılırken yoko elleri ile yüzünü koruyordu.
Pek koruyamamıştı. Üstünde crop olduğundan dolayı birçok yeri çizilmişti ve kanıyordu. Yüzünde de aynı şekilde.
Acı içinde bağırırken yüzümü buruşturdum ve bir şişe daha aldım.
"Hakettiğin şey bu. Normal dilden anlamıyorsun." Dedim ve bunu da fırlattım. Abarttım mı acaba.
Ne abartması amına koyayım daha fazlasınj hak ediyor bu orospu.
"Y-yapma tamam." Ağlamaklı sesi ile yüzümde bir tebessüm oluştu. Saçını tutup kafasını kaldırdım. Bana bakmasını sağlamak için.
"Bu kez sen kaybettin. Kendi kan gölünde boğul." Dedim ve gelişi güzel fırlattım.
Ne güzel sinirimi atmıştım. Bu kafayla yokodan bana 20 tane getirseniz hepsini öldürürdüm.
*** hadi yine iyisiniz erken attim 💌
Sinir: 20 oy 20 yorum
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
