Mükemmellik 3

141 7 0
                                    

Güneşin sıcak ve nazik dokunuşları gıdıklanmama yol açarken, gözlerimi zar zor araladım. Güneş ışığından aniden kamaşan gözlerimi tekrar sımsıkı yumdum. İçimde potansiyel bir vampir vardı. Bir daha yatarken asla asla perdeleri açmayacağım. Yıldızlar ve ay güzel olsa da... Sabahları hiç güzel değil çünkü. Bir renk cümbüşü göz kapaklarımın ardında dans ederken başımı çevirdim ve gözlerimi yavaşça araladım.

Annem gelmiş miydi acaba? O her ne kadar beni umursamıyor olsa da bir bireyin diğerine sahip çıkması lazımdı değil mi? Zorunluluk bile olsa birbirimize sahip çıkmalıydık en azından ben gidene kadar. Muhtemelen gelmediyse bile işe gitmeden uğrardı zaten.

Doğruldum ve yatağımın içinde kaybolmuş telefonumu el yordamıyla bulmaya çalıştım ama yaptığım şey işe yaramadı. Bu seferde sondaj çalışmalarına başladım. Yerin bilmem kaç metre altındayız galiba bir şeyler bulmuş olabilirim. Evet, kepçe çek yukarı ve aradığım şey burada. Bulunca içim rahatladı ve inanamıyorum saat 08.30 mu? Bugün dersim 09.30 'da başlayacaktı. Hemen yorganı üzerimden attım ve ayağa kalktım. Kendimi derhal banyoya attım ve elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Odama döndüğümde Viski ayaklanmıştı. Dolabıma yöneldim. Daha önceden giymek için planladığım hazırladığım kahverengi elbisemi üzerime geçirdim. Saçlarımı salık bırakıp, şekil verdim. Makyajımı da yapınca tamamdım. Çantamı kaptığım gibi aşağı indim.

Dolaptan Viski için yeni mama açıp kabına koyduktan sonra onu öptüm. Kendim için kahvaltıyı okulda düşünürdüm. O yüzden acele edip evden çıktım. Arabama binip okula sürdüm.

Okula yaklaşırken gözüm saate kaydı ve henüz 09.19 olduğunu gördüm. Ovvv, yessss. Geç kalmamıştım. Altımdaki bebeğe güvenmekle iyi yapıyordum. Belki en iyisi değildi ama benim için en güzeliydi ve her zaman hızıma ayak uydurabiliyordu. Arabamı otoparka bırakıp, ana kapıdan içeri girdim. Marcheny Lisesi. Ve tipik bir Marcheny günü. Binaya girerken biri bana seslendi.

- Hey Vic , diyeni duyunca sesi tanıdığımı farkettim ama nereden tanıyordum, nereden. Bana nefret ettiğim herkes Vic derdi ama bunu başka biri olduğu belli. Ah, dünkü çocuk... Arkamı döndüm.

- Hey, adsız çocuk, dedim adsız çocuğa vurgu yaparak. Elini uzattı ve kızları kendinden geçirecek bir gülüş sundu bana.

- Colin, dedi. Elini sıktım.

- Memnun oldum, Colin. Ama Victoria dersen daha memnun olurum , dedim gülümseyerek. Sonra aklıma gelen şeyle "İngiltereden gelmiştin değil mi? " diye kelimeleri sıraladım.

- Evet. Ailem burada aslında... Yani o durum biraz karışık aslında. Ama şimdilik yatılıyım okulda, dedi.

- Anladım, dedim gülümseyerek. Belli ki şuan konuşmak istemediği bir şeydi. Zorlamadım. Ama dolapların oraya gelene kadar sohbet ettik birlikte. Eğlenceli ve espriliydi Colin. İyi bir arkadaş olurdu. Son sınıfların dolaplarının önüne geldiğimizde,

- Evet, hangi sınıfa gideceğini biliyorsun değil mi? , diye sordum. Eğer yeniyse karıştırabilirdi ve bu okulda kaybolmak veya yanlış yerlere girmek kötü şeylere neden olurdu. Dünkü gibi ucuz kurtulamayabilirdi. Ayrıca bir ara Andy ile ilgili olan o sorunu da sormam gerekiyordu ama ders başlamak üzereydi.

- Evet, biliyorum sağol. Görüşürüz Vic, dedi ve yanımdan ayrıldı. "Lütfen bana Vic deme " dedim fısıltı şeklinde ama kalabalık koridorda sesim sadece bana yetti. Bir süre daha arkasından baktım ve çalan zil sesiyle kendime geldim. Neler oluyordu bana? Bu ne durgunluk, bu ne dalmalar hayrola? Dolabıma doğru koşturup, şifreyi girdim ve içinden matematik defterlerimi alıp sınıfa yöneldim.

MükemmellikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin