Beyaz...
Alabildiğine beyaz...
Saflık, temizlik, dürüstlük...
Hayatım birçok kez kirlenmişti. Aptal hatalar, kötü oyunlar yüzünden...
Popüler kız olmam, kraliçe devrim, Olivia ile tanışmam, çöküşün başlaması, içten içe beni aşağı çeken 'en iyi arkadaşımı' fark etmeyişim, annemle babamın ayrılması, dağılmam ve bir daha toplanamamam, Tanrı'nın mutlu olmama izin vermeyişi, Clark'ın bana tecavüz etmeye çalışması, yapılan anlaşmalar beni darmadağın etmiş, toz duman halindeki bir enkaz misali olduğum yere bırakmıştı...
Her yere düşüşümde, cesaretimin kırılışında, korktuğumda elimi tutan Robert vardı öbür yanda.
Biricik çocukluk aşkım.
Bir ömürlük aşkım...
Bedenime hapsettiğim acıların, korkuların, anıların bir bir açığa çıktığı zamanlarda beni hiç bırakmayacak olan Prens'imin desteği beni ayağa kaldırmıştı. Birbirimizi tekrar gördüğümüz andan itibaren eski bastırılmış duyguların yeryüzüne çıkması zaman almıştı, evet. Ama şimdi birbirimize sahiptik. Önümüzdeki koca hayatı birlikte geçirecektik. Bunca zaman, bunca hatadan sonra bunu hak ediyorduk ikimiz de...
Üzerimden yerlere uzanan kar beyazı işlemeli gelinliğe bakarken gözlerimi kırpıştırdım. Evet, ben o herkesin bahsettiği mükemmel kızdım.
Arkamda sıralanmış nedimelerim de beyaz elbiseleri içinde harika gözüküyorlardı. Aynadan yansımamıza bakarken nefesimin daraldığını hissettim. Elimdeki papatyalardan oluşmuş buketi sıktım ve başımı önüme eğdim. İçeride beni bekliyordu. Azıcık ötede.
Kapı tıklatıldı ve küçük aralıktan Colin içeri girdi. Daha doğrusu giremedi. Olduğu yere çakılı kalmıştı çünkü.
- Bayan Victoria ile mi görüşüyorum? , dedi kaşlarını kaldırarak. Mutlulukla gülümsedim.
- Bende Bay Ukala ile konuşuyorum sanırım.
Gözleri üzerimde gezindi. Siyah beyaz smokini içerisinde ne kadar yakışıklı olduğunu ona söyleyemiyordum bile. Heyecandan dilim bir kağıt misali damağıma yapışmıştı. Elini pantolonunun cebine yerleştirdi ve,
- Vay canına , dedi sadece. "Robert dünyadaki en şanslı erkek. Eğer kardeşin olmasam kesinlikle seni ben alırdım güzellik. Robert cidden şanslı." Nedimelerim arasında 3.sırada bulunan Liana öksürdü. "Ah, tabii benden sonra!" Şaşkınca sırıtarak durumu kurtardı ve yanıma geldi. Kolunu kırarak bana uzattı.
- Başlayalım mı?
***
Bizi bahçeye çıkaracak olan aynalı koridordan geçtik sakince. Aslında sakin olan Colin'di, ben değil. Derin nefesler alırken, dün gece Robert'tan ayrılmadan önce kulağıma fısıldadığı şeyleri hatırladım.
'Aşk yepyeni kalabilen eski bir masaldır. Bu masalın sonu hiç gelmeyecek Tori!'
Bedenimi saran gevşemeyi Colin de hissetmişti ki kolumu daha sıkı sardı.
- Pekala ablacık. Bayılmanın pek de sırası olduğu söylenemez. , dedi sırıtan surat ifadesini bozmadan. Yaklaşık 5 adım sonra bahçeye çıkıyorduk.
- Ah Tanrım, bunun bu kadar zor olduğunu bilmiyordum. , diye mırıldandım.
Tek istediğim Robert'tı benim oysaki. Bahçeye adım attığımızda papatya kokusu beni gerçekten sakinleştirdi. Örtülü kısa duvağımın ardından yanlarından geçtiğimiz insanların ayağa kalktıklarını ve sırıtan kocaman suratlar halinde sessizleştiklerini gördüm. Kafamı hafifçe eğerken yolun sonunda beni teslim almak üzere bekleyen kıvırcık saçlı Prens'imi gördüm. Tüylerimin ürpermesi bir yana, şimdi kollarına atılmak için koşmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmellik
Teen FictionVictoria 'nın görkemli hayatına hoşgeldiniz. Ancak pek hoş buldunuz diyemeceğim. En yüksekten en dibe çöküşün mü yoksa en dipten en yükseğe çıkışın hikayesi mi bilemem ama bir yaşamdan bahsediyorum. Karmaşık bir hayattan... Hayat bazılarına torpil g...