Kalbimi Zaten Kırdın

501 32 13
                                    

(eski okuyucular için tekrar hatırlatma ;jm ve tae diyalogları ve hikayedeki rolleri en baştan değiştirilmiştir. Bilginize)

Jungkook

Gözlerimi sessizliğe açmıştım. Kapkaranlık odanın içinde kendimi yapayalnız hissediyordum. Olduğumuz binanın etrafındaki büyük çam ağaçlarının gölgesi Jiminin küçük denebilecek kadar minimal olan odasının duvarlarına yansıyor, hareket ettikçe değişik siluetler ortaya çıkarıyordu. Saatin kaç olduğundan habersizdim. Aslına bakılırsa öğrenmek bile istemiyordum. Başımda dayanılmaz bir baskı hissediyordum. Karanlığa alışmış gözlerim odanın içini süzerken aklıma gelmesini istemediğim sahneler ve sözler bir bir beynime dank ediyordu. Derin bir nefes alıp nefesimi oldukça sıkı şekilde tuttum. Nefesimi tuttukça aklıma gelen şeyleri yollamaya zorladım kendimi..,yapamadım. Nefret dolu bakışlarını aklımdan çıkaramıyor, ne ona ne kendime yakıştıramadığım tanımları kafamdan silemiyordum. Daha fazla kendimi sıkmaya dayanamayıp acıyan göğüs kafesimi özgürlüğüne kavuşturmak için, tuttuğum nefesi sesli bir şekilde verdim.
Yatakta doğrulup bacaklarımı aşağı sarkıttım. Jiminin sesi çıkmadığına göre o da salonda uyuyup kalmış olmalıydı. Ona o kadar sinirliydim ki.. Bizi bu hale neden getirdiğini anlayamıyordum. Bunun hesabını bana vermek zorundaydı. Yastığın yanına gelişigüzel attığım telefonumu alıp Yoongiden herhangi bir mesaj veya arama gelip gelmediğine baktım. Onunla konuşmak, hesap sormak, ağlamak, ona sarılmak istiyordum. Aptal mıydım bilmiyordum. Bana söylediği şeyleri belki Taehyung Jimine söyleseydi ikisi arasındaki nefret ilişkisini tahmin etmek zor olmazdı. Ama biz onlar gibi değildik. Yoongi benim için deli oluyordu. Bunu biliyordum. Biliyordum heralde yani. Oluyor muydu? Şimdiden çatırdamaya başladığını hissettiğim duygularımı susturmak için yataktan kalkıp odadan zar zor çıktım. Salona geldiğimde koltukta sızan Jimini görünce cinlerim direk tepeme çıkmıştı. Onun ağzını burnunu kırmak istiyordum. Sinirden dişlerimi ve yumruklarımı sıkıyordum. Dayanamayıp yanına gidip sertçe onu sarsmaya başladım. Ani şekilde açtığı küçük gözleri sarsılmanın şokuyla kocaman olmuştu. Neler oluyor der gibi yüzüme bir bakış atmıştı. Sonunda konuşmayı akıl edebilmişti

"Noluyor be?"
"Ne olduğunu sen anlatacaksın, kalk!" oldukça sert ve sinirli çıkan sesime karşılık tek kaşını kaldırmıştı.
"Ellerini üzerimden çekersen oturucam Jungkook" üfleyerek oturur pozisyona geçmişti. Bense başında öylece dikiliyordum.
"Ee, derdin ne?"
"Sen... sen kendini ne sanıyorsun Jimin?"
"Hah, anlaşılan korkunç prensin seni azarlamış he Jungkook"
Alaycı konuşması artık sabrımı taşırmıştı. Ellerimle tişörtünün yakasına saldırdım
" Bana bak seni yarım akıllı göt. Yoongi senin yüzünden ortada yok! Ona her ne anlattıysan, ki bu doğrudan Taehyungu da etkiliyor, her şeyi bir bir bana anlatacaksın. Sonra da ağzını sonsuza kadar kapatacaksın. Eğer ben Yoongiyi kaybedersem sen de Taehyungu kaybedersin, bunu unutma! "
Büyük bir kahkaha patlatmıştı
" Hahahaah... Jungkook... Sence Taehyung ne kadar umrumda? Hala anlamadın değil mi! Bana oyun oynayan her kim olursa olsun, bunu ağır ödetirim! Taehyung akıllısı benimle kumar oynamaya kalktığı an, onun sonunu çoktan hazırladım zaten. Ve sen Jungkook, sen beni bırakıp o adama gittiğin gün senin sonunu da hazırlamıştım!"
" SEN NASIL BİR PSİKOPATSIN BE! Sen beni bıraktın! Sen beni uzaklaştırmak için elinden geleni yaptın! "
" O Min Yoongi alçağı seni nasıl benden aldı bilmiyorum ama, seni ondan alıcam Jungkook! Eskisi gibi... "
" SAKIN YOONGİ HAKKINDA BİR DAHA BÖYLE KONUŞMA JİMİN, KALBİNİN KIRICAM ARTIK!"
" KALBİMİ ZATEN KIRDIN JUNGKOOK! "
" S-sen... sen delirmişsin... Bitti Jimin! Biz bitmiştik, çoktan bitmiştik. Sadece duygusal boşluğumuza denk gelen bir dönemin faturasını bana ve Yoongiye kesemezsin, kestirmem! "
" Bu kadar basit değil "
" Bu kadar basit. Şimdi gidicem, Yoongiyi nerede olursa ne kadar sürerse sürsün bulacağım ve sen de bizden uzak durucaksın duydun mu beni! "
Kapkara olmuş gözlerimiz bir nefes mesafesinde yaptığımız tartışmamızın hiddetini oldukça belli ediyordu. Sinirden kıpkırmızı olmuş yüzümü ondan uzaklaştırıp hızla odadan çıktım. Boğazım bağırmaktan acımış, başım duyduğum saçmalıklardan dolayı iki kat ağrımıştı. Kapının yanında asılı olan montumu bir hamlede çıkarıp başka hiçbir şeyimi almadan kapıyı açıp daireden çıktım. Asansöre binmek beni boğacağı için 5 kat merdiveni koşarak indim. Dışarı çıktığımda derin derin nefesler alarak olanları idraak etmeye çalışıyordum. Jimin çok tehlikeliydi. Hepimize bilenmiş, saatli bomba gibi patlayacağı uygun mekanını arıyordu. Evden uzaklaşıp tekrar ani bir manevrayla onun dairesinin camına baktığımda yukarıdan bana ifadesizce baktığını gördüm. Ben de aynı şekilde ona baktım ve en sonunda arkamı dönüp bu cehennemden bir an önce uzaklaşmak için hızlı adımlar atmaya başladım. Gideceğim tek yer tabiki evimizdi...

COLD MANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin