Sabahın erken saatlerinde uyanmıştım. Şehirden oldukça uzak bir yerde olduğum için dışarının ayazı ve rüzgarın uğultulu sesi yataktaki çıplak bedenimin ürpermesine sebep oluyordu. Yanımdaki benden daha esmer sayılabilecek bedene doğru baktım ve olduğum yerde yükselerek arkamdaki taş duvara sırtımı dayadım. Dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan, en nadide mücevherleri bile kıskandırabilecek güzellikte olan çıplak teni, gözlerime lezzetli bir şölen sunuyordu. İşaret parmağımı alnından başlayıp yüzünün her bir santiminde gezdirmeye başladım. Parmağımın hareket etmeyi durduğu yer ise dudağının altındaki küçün kahverengi noktaydı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Orayı öpmemek için zor duruyordum çünkü onu uyandırmak istemiyordum. Sonrasında parmağımı dudağına çıkararak hafifçe yumuşak dokuyu okşamaya başladım. Bu dudaklar benimdi ve aksi söz konusu olamazdı. Ona Jimin mevzusu ile ilgili hala sinirliydim bu bir gerçekti fakat bu gerçek Jungkooktan uzak durmama yetecek kadar güçlü değildi. Ona dokunmam bir süre sonra onu irkiltmiş olacak ki yattığı yerde kıpırdanmaya başladı. Sağa sola dönüp dururken üzerimizdeki yorganın birazını bilinçsizce açmıştı. Her santimine izler bıraktığım, dokunduğum, öptüğüm kısacası sahip olduğum bu koca beden uyurken gözüme savunmasız bir bebek gibi gelmişti. En sonunda yavaşça gözlerini araladı ve benimkine oranla daha büyük olan gözleri açılır açılmaz gözlerimle kavuştu.
''Günaydınn~'' gözlerini kısarak beni selamlamıştı
''Günaydın.'' ses tonum ne sıcak ne soğuktu. Uyanır uyanmaz yumuşadığımı bilmesini istemiyordum.
''Ne zaman uyandın hyung?''
''Jungkook hala mı, püff'' sinirle gözlerimi devirdim ve öfledim. Hala bana böyle seslenmesi can sıkıcıydı.
Yanıma yaklaşıp kolunu belime sardı ve tatlı bir ses tonuyla konuştu
''Yoongi-ahh~~ ağzım alıştı biliyorsun~. Ayrıca hep beni koruyan bir abim olsun istemişimdir~
''Hımm, abiler ne zamandan beri küçük kardeşlerini altına alıyor Jungkook?''
Kafasının altındaki yastığı ani bir hareketle çekip yüzüme vurdu
''MİN YOONGİ!! BİR DAHA BANA CİNSEL ŞAKA YAPMA!''
Ağzımdan küçük bir kıkırtı döküldü ve kaşlarını çatmış tavşan dişli çocuğun çenesini kavradım. Dudaklarına kapanıp bir süre böyle bekledim. Ayrıldığımda yüzü çoktan yumuşamıştı. Gözlerinin kapalı olmasını fırsat bilerek yataktan ani bir hamleyle kalkıp, daha önceden geldiğimde buraya getirmiş olduğum, iki kapaklı tahta dolabın içine attığım siyah salaş gömleğimi giydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
