(eski okuyucular için tekrar hatırlatma ;jm ve tae diyalogları ve hikayedeki rolleri en baştan değiştirilmiştir. Bilginize)
Taehyung
Jimin'i en son görmemin üzerinden günler geçmişti. Bana kızgın olduğu için onu daraltmadan aramalarımı sürdürmüştüm. Birkaç kez de ziyaret etmiştim. Dikkatimi çeken bazı şeyler yok değildi tabiki. Jimin, onu evde Jungkook'a son emanet ettiğim gibi değildi. Ne zaman arasam veya gelsem kendinden oldukça emin ve burnu havada bir şekilde benimle konuşuyordu. Aynı zamanda anlamlandıramadığım bir yakınlık gösteriyordu, sadece gözleriyle ama.. Beni uzaktan süzüyor, sanki bir şey düşünüyor gibi gözlerini kısıyor, arada jungkook'a laf atıyor ve yarım ağızla sinsi bir gülüş bırakıyordu. Bu tavırlarını ve birden değişmesini geçirdiği kazaya bağlamaya çalışıyordum. Ama bir şeylerin döndüğü düşüncesi de aklımı bazı zamanlarda kurcalıyordu. Nihayet kış sert yüzünü göstermişti. Yoldaydım. Arabamı çok da sıkışık olmayan yolda hafif bir müzik eşliğinde kullanıyordum. Bugün onu görmek istiyordum. Ofisten erken ayrılıp onun için yicek bir şeyler almak istedim. Müzikle yarı zamanlı uğraştığım ve bolca miras yediğim günlerimdeydim. Aynı zamanda Yoongi'nin de şirketinin yüzde beşlik bir kısmına ortaktım. Şirkete çok sık uğramamakla beraber kendime ait bir çalışma alanı yaratmak için bir ofis kiralamıştım. Üniversite yıllarında elimden düşürmediğim gitarım en baş köşede her zaman dururdu. Geniş çevremin gece yarısı eğlencelerini üst düzey müzisyenlik yeteneklerimle şenlendiriyordum. Ama hiçbir zaman özel olarak çaldığım biri olmamıştı tabiki. Arabamı vitrini ışıklarla süslenmiş güzel bir fırının önüne çektim. Şık giyim tarzım ve onu tamamlayan saçlarım Aralık ayının ayazında oldukça cazibeli şekilde uçuşuyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Fırından içeri girdim ve çalışanları selamladım. Benim gibi üst düzey bir müşterinin gelmesiyle elleri ayaklarına dolanmıştı. Hepsi benden sipariş almak için sıraya giriyor, ayrıca diğer müşteriler de kadın erkek farketmeksizin beni kesiyordu. Olması gereken de buydu, ben onlarla eşit değildim. Kendimi beğenmiş bir şekilde böbürlenerek vitrinde gördüğüm elmalı turtadan sipariş verdim. Jiminin elma gibi götüyle manidar bir bağlılığı olmasına özellikle dikkat ettim. Aldığım tartı paket yaptırıp parayı kasaya fırlattıktan sonra havalı bir şekilde çıktım. Soğuktan kurtulmak için hızlı adımlarla arabama atlayıp Jimin in evine doğru sürdüm.
~~~~~~~~~~
Nihayet evin önüne gelip beşinci katın ziline basmıştım. Ama o anda dikkatimi Yoonginin arabası çekti. Bana buraya geleceğinden hiç bahsetmemişti. Neyse ki buradaydı. Jungkook un saçma sapan laflarına biraz olsa engel oluyordu. Bugün sinirim bozulsun istemiyordum. Hele ki o küçük böcek yüzünden.
Jungkook
Mutfakta biraz oyalandıktan sonra Yoongi için yaptığım kahveyi her şeyden habersiz içeri götürdüm. Salona girer girmez yüzüme çarpan gerginlikle kaşlarımı çattım. Yoongi sinirden tek bacağını sürekli olarak sallıyor, tek elini yumruk yapmış ve Jimine öldürücü bakışlarını atıyordu. Jimin ise aksine yüzünde anlamadığım bir keyifle gülümsüyordu. Benim odaya geldiğimi fark ettikleri anda ikisi de bana dönüp kendilerini düzeltmeye çalıştılar. Hemen neler olduğun sordum