Terden sırıl sıklam olan bedenlerimizi rahatlatmak için birlikte ılık bir duş aldık. Banyoda olduğumuz süre içerisinde yoongi benimle temas içinde olmaktan hiç cekinmemişti. Az önce yaşadığımız şeyin üstüne yaptığı küçük dokunuşlar bende daha da büyük etkiler bırakır olmuştu. Banyodan çıkıp belimdeki havluyla odasındaki büyük aynanın önüne geçerek boynumdaki ve omuzlarımdaki morluklara ve kızarıklara daldım. Her bir izin yapılış anı gözlerimin önünden geçerken göz kapaklarımı kapatmaktan kendimi alamadım. O anda yoongi boynuma doğru başını sokarak arkamdan sarıldı.Belime dolanan kollardan çoktan giyinmiş olduğunu anladım "Çok güzel kokuyorsun " Hafifçe kıkırdadım ve yanagımı ona doğru çevirdim "Boynun izlerimi çok güzel taşıyor" Boynumdan öpmüştu, anlık nefesim titredi. Gözlerimi açınca aynadan bana bakan kısık gözleriyle karşılaştım. Anın büyüsünü bozmamak için tek kelime bile etmedim fakat çalan kapı ikimizi de sersemletmişti. "Aah tam zamanında, her zamanki gibi " Gözlerini devirerek konuştu ve bu hali gulmeme sebep oldu. Dudaklarimdan uzun bir öpücük alıp odadan çıktı.
Hemen üstümü giyinip aşağı indiğimde gelen kişinin jimin olduğunu gördüm ve yanında uzun boylu hafif yapılı bir çocuk vardı. Yok artık bu neydi şimdi?
"Böldük galiba " tek gözünü kırparak yoongi ye baktı "Kes sesini Taehyung , bu saatte niye geldin ve... bu kim ?
Yeni gördüğüm çocuk hemen elini yoongi ye ve bana uzattı
"Ah ben Hoseok, Taenin eski bir arkadaşıyım
Yoongi tepki vermese de ben hafifce başımı sallamış ve kendimi tanıtmıştım. "Jungkook"
"Min Yoonginin ateşli bebeği " diye küstahça beni işaret etmişti Taehyung "Taehyung ! yeter" yoongi gözlerini kararmış ama ifadesizce ikisine bakıyordu Taehyung patavatsızca konuşsa da hoseok durumu garipsememiş ve umrunda değilmiş gibi koltuklardan birine oturmuştu, kendisi gibi dengesiz herifin teki olduğu belliydi. Taehyung da hemen onun yanına oturup ayaklarını ortadaki büyük sehpanin üstüne uzattı. " Neden gecenin bir yarısı geldigini..geldiğinizi açıklayacak mısın? " diye sordu Yoongi "Evde sıkıldık ve geldik~" rahatça konuştu "Hah, ne güzel " tıslayarak cevap verdi Yoongi sinirle tekli koltuklardan birine oturup ikisini süzmeye başladığında onlar coktan koltuğun yanında duran filmlerden birkaç tanesini ellerine alıp aralarında seçmeye başladılar.
Fırsattan istifade yukarı çıkıp telefonumu buldum ve jimini arama gereksinimi duydum. Bunu yapmam her ne kadar olaylari kizistirsa da elimde olmayan bir sekilde taehyungla ilgili her seyi jimine soyleme ihtiyaci duyuyordum . Onun durumunda olsam ayni seyi bana yapacagini biliyordum ve boylece vicdanimi rahatlatmaya calistim Birkaç kere çaldıktan sonra uykulu bir sesle telefonu açtı
"Jungkook?" "Uyuyor muydun? " "Normal olarak" alaylı şekilde konuştu "Ben seni şey için aramıştım " Hala uyuduğu nefesinden belliydi "Ne icinn" Daha fazla oyalanmayip birden söyledim "Az önce Tae geldi" "Tae mi geldi?! ,sebep!" Uykusu birden açılıp bağırmaya başladı "Evde canları sıkılmış " "Canları derken ,ne söylemek istiyorsun Jungkook?" "Bir çocukla geldi ,adı ...hesoak mı hassok mu ne" "Hoseok!" Bilmiş bir edayla sessizce fısıldadı "Heh ışte o cocuk .Bir dakika sen nereden biliyorsun? "
Telefonu suratıma kapatmıştı.Eskiden olduğu gibi konuları uzatmiyor üzerinde fazlaca durmuyordu. Onun için endiseleniyordum.
Jimin
Saat gece yarısını çoktan geçmişti .Uykumu bölen Jungkookla konuştuktan sadece beş dakika felan olmuştu. Söylediklerini kısa bir anlağına düşündüm . Önce fotoğraf şimdi de yakın arkadaşlarla tanıştırma merasimi yapıyordu. Jungkook un bana söyleyeceğini bildiği için hiç vakit kaybetmeden ikinci şoku bana yaratma amacıyla gecenin bu saatinde oraya gitmeleri herşeyi açıkça gormemi sağlıyordu.
Kendimi ondan ne kadar uzaklaştırmak istesem de her gün başımı yastığa koyarken az da olsa yaşadığımız şeyler gözümün önüne gelmiyor değildi. Şimdi de bu çocuk çıkmıştı ortaya. Her ne kadar bu benim için kurulmuş saçma bir aşk oyunu gibi görünse de onlarla ilgili duyduğum herşey beni sinirlendirmek için yetiyordu. Şimdi yapmak gereken ya gururumu ezip onunla yuz yüze gelmek ya da ... Düşüncesi bile içime sıkıntılar girmesine sebep oluyordu. Hafifçe yanıp sönen cızırtılı gece lambasının ışığına bir süre gözlerimi diktim. Telefonumu erken bir saate kurdum.
...... Uzun caddede yavaş bir tempoyla kosuyordum. Evet sadece oradan geçiyormuş gibi yapıp kapılarını calıcaktım, tesadüf gibi . Benim evime oranla yoonginin evi şehrin göbeğinden uzak ,"forever alone" takılan birkaç milyarderin oturdugu ıssız ormanlık alanın yakinlarindaydi. Erken saatte çıkmış olmam yol yüzünden geçecek zamanı en aza indiriyordu. Üzerimde en sevdiğim adidas esofmanlarim vardı. (Şu klasik cizgililerden) Evin önüne geldiğimde büyük demir kapıdan iceriye doğru baktım. Yoongi iş adamı olduğu için bu saatlerde çıkması gerekiyordu buna bağlı olarak da jungkook da uyaniyordu. Dün telefonu kapattıktan sonra hala burda olup olmadıklarını bile bilmiyordum. Tam o anda evin büyük ahşap kapısı açıldı ve tahmin ettiğim gibi kasıntı yoongi kapida belirdi. Kafami biraz daha uzatıp jungkook u görmeye çalıştım ama sanırım orda değildi. Anlık şekilde yoongiyle göz göze gelmemizle saçma bir paniğe kapıldım. Yüzünde neden burda olduğumu bilmiş gibi bir sırıtış belirdi. Gözüm bir anda evin üst tarafında olan balkona odaklandığında vücudumu bir ateş bastı. O odanın çift kişilik yatağı olan misafir odası olduğunu biliyordum.Bütün gece orda o çocukla birlikte olduklarına inanamiyordum.
Bir anlik sinirle karsimdan bana doğru yürüyen yoongiyi umursamayarak arkadami döndüm ve son duyduğum şey onu bana seslenişi oldu
"Hey , Jimin dur ! !"
Ortalik muthis bir sesle inledi. Çarpmanın etkisi midir bilmem ama gözlerim saniyeler içinde ağırlaştı ve kapandı.
Seri üzgün
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.