11. BÖLÜM: UĞULTU

118 10 32
                                    


"Hiçbir zaman gerçek bir yaşam yaşayamayacağım; çünkü bana öyle, bütün inceliğimi, şimdiye, gerçekliğe ait bütün duygularımı kaybetmişim gibi geliyor, çünkü, sonunda, kendi kendimi lanetlemişim."

//Beyaz Geceler #dostoyevski

Hazır olan yemek masasına mutlulukla baktım. Yaman ile geçirdiğimiz o güzel ve huzurlu dakikalardan sonra tekrar onu görmeyi sabırsızlıkla bekliyordum.

Bu gün onlara sürpriz yapacaktım. Adımlarımı annemin odasına yönelttim ilk onu kaldırırsam iyiydi çünkü Yakut sadece annem tarafından odasından çıkarılabilirdi. Yaman'ı ben uyandırmak istiyordum.

Annemin odasının önüne geldiğimde içeriden sesini duydum. Fazlasıyla yüksek sesli bir konuşmaydı.

"Hayır! O herif oradan çıkmayacak!"

Kim çıkmayacaktı? Kaşlarım yavaş yavaş çatıldığında tekrar konuşma sesi geldi:

"Sen avukat değil misin? Ne yap et o herifi çıkarma avukat!" Kimin çıkmayacağını anlamasam da annemin pek sevdiği biri olmadığına emindim.

Hıçkırık seslerini işittim sonrasında ve daha büyük bir şekilde bağırdı.

"Abim değil benim o herif!"

Boğazıma bir yumru oturdu ruhum düğüm düğüm oldu. Abisi? Dayım mı? Ne dayısı be o pislik bir herif, diye kendimi azarladım. O herif insan olarak bile anılmayı hak etmiyordu.

"Bak avukat benim kızıma cehennemi yaşatan o herif çıkarsa ellerimle öldürürüm onu."

Gözlerimden bir damla yaş aktı, hayatımın en kötü sahnesi gözümün önünde canlandı, izlerim tutmaz oldu. Ve ben duyulması ihtimaliyle en büyük çığlığımı attım. Bir kırılma sesi kulaklarıma doldu. Nefesim gitti. Gözlerim karardı. Vücudum sarsıldı. Kapının açılma sesi kulaklarıma dolarken tüm sesler kulağıma uzak bir melodi olduğunda.Tüm dış dünyadan kopmuş kendi içimde kendime üzülüyor ve derin bir ıstırabın pençesinde savaşıyordum.

O herif geliyordu.

Bana geliyordu.

Vücuduma mı dokunacak? İstemiyorum ki ben? Sevmiyorum ki ben onu?

Zihnim de bulanıklaşmaya başladığında tüm dünyayla bağımın koptuğunu hissettim.

Yaman'dan...

Sabah kalktığımda Bergüzar'ın kahvaltı hazırladığını görünce hemen geri yatağıma koşmuştum. Aslında ben hazırlamak istemiştim ama sürprizini bozmak da istememiştim şimdi de beni uyandırsın diye uyuyor numarası yapıyordum hemde bir saattir. Heyecandan elim kalbime gittiğinde bir çığlık sesi doldurdu kulaklarımı. Hiç duymamayı diledim. Yutkunmak istedim boğazım düğüm düğüm oldu. Elim kulaklarımı buldu. Beynim bana oyun oynuyordu.

Hızla odamdan çıktığımda dizlerinin üzerine düşmüş Bergüzar'ı gördüm. Hiç görmemek istedim. Hemen yanında kızının yüzünü elleri arasına almış Sümeyye Teyzeyi... Gözlerimden akan bir damla yaşı elimle sildim. Saniyeler içinde Bergüzar'ın yanına gittiğimde gözünden akan bir damla yaş ecelim oldu. Ve ben hiç yaşamamış olmayı diledim. Sonrasında olan sayıklamalar ve hıçkırıklı ağlamaları beni alıp gömdü sanki, yerin altına girsem bu kadar canım acımazdı.

Konuşmak istedim. Belki sesimi duyar, diye. Sesim çıkmaz oldu.

Yakut ne zaman geldi ne zaman ambulansı aradı bilmiyordum. Zamandan kopmuştum.

Canımdan can gidiyordu sanki ve ben canıma sahip bile çıkamıyordum.

Çaresizlik... Çıkar yol bulamamaktı ve benim etrafımı çaresizliğin en koyu tonları sarmıştı sanki ve ben aşamıyordum. Kaçmak, kurtulmak istedim. Yok olmak görülmemek... Gözlerim Bergüzar'ı bulduğunda tüm vücudu sanki ayazda kalmış gibi titriyordu. Sanırım bir krizin ortasındaydı ve ben hiç, hiçbir şey yapamıyordum. Dudaklarımda yalancı bir gülümseme oluştu. Zihnim olaylardan uzaklaşmış kendi gölgesine çekilmişti sanki.

Bergüzar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin