Şimdiden oy vermeyi unutmayın lütfen. Hepinize iyi okumalar!
Daha önce birkaç kez daha hissettiğim bir duyguyu hissederek açıyorum gözlerimi. Karıncalanma ve uyuşma hissi bedenimi harekete geçirirken nerede olduğumu hatırlamak için saniye harcamıyorum ve doğrulup pikeyi bacaklarımdan çekiyorum.
Ama hayır.
O eski heyecan yine gelip kalbimin ortasına çökerken, kendime yine kızıyorum. Her seferinde aynı heyecanı, aynı hevesi hissetmek artık yorucu geliyor. Kendime her söz geçirdiğim sırada hayal kırıklığına uğramaktan artık usanıyorum.
"Mine?"
Elim havaya kalkıyor, bacaklarımdan birini yine hareket ettirmek uğruna kendimi zorluyorum. Bir çift kemik torbasını hareket ettirmeye çalışıyorum.
"Mine, bir şey mi oldu?"
Gece'yi duyuyorum, uzaktan bir yerden. Yanımda varlığını, sıcaklığını, kokusunu, hislerini hissedebiliyorum, ama onları hissedemiyorum.
"Mine, buraya bak."
Elini gözlerimin önünde sallıyor önce, sonra bacaklarıma uzattığım ama bırakmadığım elime bakıyor ve en sonunda uzattığım titrek elimi sesli bir nefes verip avuçları arasına alıyor. Tek eliyle elimi alıp, diğer elini ise omzuma dolayıp beni göğsüne bastırıyor.
"Zor olduğunu biliyorum," diyor, belki buna değer zor şeylerle karşılaştı, emin değilim. "ama zor, kırılgan olandır. Kırılgan da can acıtır," göğsünden başımı çekip ona bakıyorum. "canının acıdığını biliyorum. Bunu göstermiyorsun, ama bir şekilde sadece birkaç kişiye hissettiriyorsun."
"Ben," doğru lafları aramak için gözlerimi ondan çekiyorum. Ona baktıkça kelimeler hava da uçuşmaya başlıyor çünkü. "sanırım insanlara yardım etmeye çalışmak artık oturduğum yerden zor olmaya başlıyor."
"Biliyorum," diyor, iki elimi de elleri arasına alırken. "bu yüzden sana bir şey sormak istiyorum," kalbim bu kez başka bir heyecan için atmaya başlıyor. Düşündüğüm şeyin doğru çıkmasını umuyorum, bu kez hayal kırıklığına uğramak istemiyorum. "senin artık kendinden önce başkalarını düşünme huylarına, oturduğun yerde insanları gülümsetme çabalarına daha fazla katlanmak istemiyorum Mine."
Hayal kırıklığına uğruyorum.
"Bundan böyle artık düşündüğün, gülümsetmeye çalıştığın, sevdiğin kişi benim, tamam mı? Sadece bana gülümseyeceksin. Sadece beni düşüneceksin. Sen sadece beni seveceksin. Anlaştık mı?"
Ona bakıyorum. Beni, ciddi ciddi kendisine isteyen insana, Gece Çakıl'a bakıyorum.
"Neden bahsediyorsun sen?"
"Neden mi bahsediyorum?" birden bire ayağa kalkıyor. "her seferinde, her seferinde birilerinin yanındasın. Buraya geldiğinden beri, sana kötü davrananların da, iyi davrananların da yanındasın. Hayatımda yaptığım her yanlışta, senden sonra sürekli bir şeylerin sonunu düşünmeye başladım ve sen yine de safı oynayıp anlamak mı istemiyorsun?"
Ads by Ads RemoverAd Options
"İstiyorum," diyorum sesimi yükselterek. "artık istiyorum."
"Ne istiyorsun?"
"Seninle olmak."
#
Sözün bittiği yer de, gözler konuşmaya başlıyor. Hem de her seferinde. İzmir'e geldiğim gün, birini sevebileceğimi, yeni arkadaşlar edinebileceğimi ve eski yap bozumun kayıp parçasını bulabileceğimi bilemezdim. Gece'yle sevgili olabileceğim, onu ilk gördüğüm an ile karşılaştırılığında gerçek bir komedi olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENGEL
Teen Fiction''Olmaz Gece, yapamayız. Daha ne kadar götürebiliriz ki?'' ''Gider! Sonuna kadar gider! Sen ne dersen de senden asla bıkmam ben.'' ''Sana istediğin hiçbir şeyi veremem.'' ''Senden bir şey istemiyorum ben. Sadece birlikte olalım yeter.'' ''Gece ben y...