"Büyük ihtimalle dışarıda halk sizi bekliyor olacak. Uygun zamanı yakaladığınızda nasıl selam vermeniz gerektiğini biliyorsunuz. " diye tembih etti Sorin. Gresid'in bu konuda daha önceden tecrübesi olduğunu ve alıştığını biliyordu ama daha etkili olan kendi yöntemini de öğrenmeliydi.
"Sağ elle... Fazla sallamadan..." diye içinden geçirdi Gresid. Seneler içinde yapılacakları ezberlemişti artık. Nefesini hafifçe verdi ve rahatladı.
"Verdiğim metne çalışmayı ihmal etmeyin. Bu, gördüğünüz diğer hiçbir metne benzemiyor." Evet, ilk kez bir iç savaşa girmiş ve kazanmıştı. Bu herkese nasip olmayan bir şeydi. Zafer konuşmaları tabi ki de çok önemliydi.
Hxrao, meclisten çıktığında bahçedeki halı boyunca astsubaylar tek tek dizilmiş selam duruyorlardı. O da onlara selam verdi. Selamına özenmeyi beceremediğini biliyordu ama bunu kafasına takmadı. Arabasına bindi, seyis hemen eyerini çekip onu bahçeden çıkardı.
Dışarıda sokakta yoldan geçenler yoğunlaşmıştı. Herkes bu zaferi kutlamak için sokaklara akın etmişti.
Gresid, komutanlarının tertibiyle askerlerin eşlik ettiği güzergahtan ilerliyordu. Etrafta kokuşmuş cesetlerin yığınları toplanmış ve Koreth'teki Kuytu'ya giden yol açılmıştı. Thoras, kendisini orada bekliyordu. Bir günlük yolun sonunda Biaron'daki Dağkale'ye varacak ve Thoras da oraya getirtilecekti. Amedianların Thorasia macerası artık sona ermişti.
***
Sylda, dağın tepesindeki bir uçurumun kıyısına, zillere benzeyen mavi çiçeklerin arasına oturmuş, karşısına Calonory'yle Svarod arasında uzanan Andoura Dağları'nı karlı ikiz tepelerinin gök mavisiyle buluştuğu manzarayı almış, lathını çalarak şarkı söylüyordu. Priedon ağasına baş kaldıralı bir buçuk Astrid dönümü olmuştu. O süre zarfında ağanın oğlu Kairé ile ilişki yaşamıştı, fakat sonra ayrılmışlardı. Bu Kairé'yi üzse de Sylda'yı pek üzmemişti. En azından belli etmiyordu. Batı Thorasian'daki savaş yüzünden Thorasian'ın en doğusuna, Andoura Dağları'na kaçmıştı. Annesiyle abisinden ayrı düşmüştü. Kuşlar gibi şakıyarak söylediği şarkısıyla içini döküyordu.
Annesinin tarif ettiğine göre buralarda Weder Diama adında bir köy olmalıydı, oraya bin yıldır hiç savaş uğramadığı için "savaşın korktuğu yer" olarak anılırmış. Annesi oraya ulaşmasını ve kendisiyle abisini beklemesi gerektiğini söylemişti. Vilda, kızının orayı seveceğini biliyordu. Onun istediği hayat Weder Diama'daydı ve Sylda orada yaşamayı hakkediyordu. Tabi Vilda'nın kızını anlaması biraz zor olmuştu. Calonory'de doğup büyümüştü. Calon kültürüyle yetiştiğinden kendi özünü hiç görmemişti. Fakat kızının tercihlerine saygı göstermesi gerektiğini artık biliyordu.
***
Eithar uzun süredir Mirielle ve Ael Theora'da varlığını göstermemişti. Belki de uzun bir zamandan sonra can almanın vakti gelmişti. Emirlerindeki aldenoarlarla birlikte at üzerinde Mirielle'e vardılar.
"Valanoar Ruane'ın yarım bıraktığı işi bitirmek için yola çıktık." dedi Aethar. "Atherian ve aldenoarları ona ihanet etti. Ama sana hürmet edecek.
"Eithar'a hürmet edecek. Beni seçen ve benim de onları seçtiğim Eithar'a... Hele ki Atherian'ın kanı Eithar'ın elindeyken..." dedi Eitagron.
Iallon sessizliğini bozdu. "Otuz Astrid dönümü oldu. O zamanki Eithar bu günleri görememiş. Veriadhar'ın parçalanması düşüncesini kimsenin ruhu kaldırmıyor. Umarım geç kalmadık."
"Veriadhar bunları çok gördü. Çok şey gördü geçirdi. Bunlara bağışıktır. Ufak pürüzler uğruna Veriadhar'ın birliği ve dirliği kimsenin indinde muğlak olmadı." dedi Aethar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikamın Rengi
Science Fiction"Uzay, kanlı yaraların zamanla kaybolduğu ıssız bir vahşi doğadır. Belki gökyüzündeki yıldızlar bu yaraları hatırlıyordur." Evladı gibi sevdiği askeri Johan Rask, o zalimin eline düşmüştü. O Verodia lordu kendisini Johan'la tehdit edecekti ama kendi...