Bölüm 8

21 2 0
                                    



Mirielle bölgesine gelmişlerdi. Burası uç şehirlerden olmasına rağmen Verodia'nın diğer vilayetlerinden farksızdı. Mirielle denilen yer görkemli ağaçlardan ve onların parıldayan yapraklarının gölgesinde gövdelerinden dallar gibi budaklanmış yıldızların ışığının demir ocağında dövüldüğü iç içe geçmiş gümüşi örgü yapılardan oluşuyordu. Nerianenler bu ışıltılı orman boyunca devam ediyordu. Althar savaşçıları üzerlerine siyah birer pelerin geçirmişti ve kapüşonlarını başlarına örtmüştü, nerianenlerin arasından yükselen basamaklardan geçiyordu, burgu sütunların etrafında, nerianenlerin gölgesinde Verodian bir erkek kor halindeki kılıcı gürzün üzerinde tutarken kadınlardan biri çekici tüm gücüyle vururken onlarla göz göze geldi. Verodian kadınlar da olağanüstü güzellikteydiler fakat yıllarca savaşmanın gösterdiği zorluklar onları hırçınlaştırıyordu ve sürekli kirli işlerle uğraştıklarından yüzleri ve elleri kir içindeydi, bakımsız görünüyorlardı. Yine de onca kir o çekiç vuran kadının mavi gözlerini örtemiyordu. Cevherin çamura batması onun değerini asla düşürmezdi. Verodianlar Roare'la, Theron'la, Viare'la ya da herhangi bir Althar üyesiyle göz göze gelince, yabancı gözlerle dik dik bakıp sonra da hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorlardı. Buranın yabancısıydılar, normalde Roare'ı ve onun da içinde bulunduğu saygıdeğer Althar'ı tanımaları gerekti. Fakat tanınmaları çok zordu. Hele ki kapüşonlarını başlarına geçirmişken... Althar başları dik bir şekilde yürürken kendilerine bakanları umursamıyordu fakat kafalarını çok çevirmeden sağa sola neler var diye kısa bakışlar atıyorlardı. Mirielle'i her ne kadar iyi bilseler de umursamadıkları için diyar hakkında düşünceleri yoktu fakat Roare, Mirielle'i sevmezdi, hiçbir zaman da sevmedi. Kafasını hiç çevirmemişti, dümdüz ileri bakıyordu. Buranın havası ona o kadar yabancıydı ki her gelişinde suratı donuklaşıyor, bir nevi asılıyordu, acımasızlığının ve kalpsizliğinin maskesini takıyordu. Özgüvenle, ürkütücü bir yavaşlıkta yürüyor ve avlarına giden yolda yürürken yanlarında bitmiş otları görmüyorlardı.

Lithandir, Atherian'ın yandaşlarından biriydi. Verodia'nın ileri gelenlerindendi. Emrindeki aldenoar sayısı azımsanamayacak kadar çoktu. Dağın eteğinde Ev'i vardı. Althar kapının önündeki muhafızları öldürüp içeri girmeyi başardılar. Koridorları geçtiler ve Lithendir'le karşılaştılar. Burası bir çeşit taht odasıydı ve Rime de tahtta oturuyordu yanında da ehlileştirdiği beyaz bir kurdu vardı. Onların gelmesini bekliyordu daha en başından. Muhafızlarını öldürüp tahtına kadar dayanmasını bekliyordu ki Ev'inin dört bir yanındaki askerleriyle onları öldürebilsin. Aralarında birtakım konuşmalar geçti. Rime her şeyi planladığını ima ederek onları aşağılıyordu, elebaşı olduğunu ima ederek suçu kendine atıyordu, tabi ki de bütün bu feodalleşmenin elebaşı o değildi ve diğerlerini korumaya çalışıyordu. Bütün bu konuşma sırasında Quorian bir baktı ki, askerler Althar'ın arkalarından üstlerine uçarak, tekme atarak, atlayarak aniden saldırmaya başladılar. Şövalyeler bir refleksle geri çekilip gard alarak kümelendiler ama etrafları sarılmıştı ve giderek üstlerine doğru yavaşça yürüyorlardı. Roare askerlere kaşlarını buruşturarak sert bir şekilde cesaretle bakıyordu. İki taraf da saldırmak için uygun anı bekliyordu. Derken askerler saldırmaya başladı. Brunen kendine saldıranların üçünü tekmeledi ve eliyle birini boğazlayarak kolonlardan birine yapıştırdı, kılıçlarından birini ters tutarak çekip boğazına hızla saplayıp geri çekti. Viare ise kılıcıyla savaşçıların gövdelerini çapraz ve yan vuruşlarla kesiyordu, önünde öldürecek asker kalmayınca arkasına baktı ve bir askerin kılıcını yukarı kaldırıp kafasını hedef alacak şekilde saldırmakta olduğunu görür görmez, Theron araya girip askerin gövdesine itici bir tekme attı. Arkadan Theron'u hedef alıp zıplayarak darbe indirmek isteyen askere Quorian yandan tekme atıp hedefinden saptırdı, düşen askeri ayağının altına aldı ve kılıcını indirdi. Athell, baltalarını kılıçlarla tokuştururken takla atarak yerdeki mızrağı alıp Roare'a yardım etmek için Roare'ın önündeki kolona fırlattı. Roare da o anda omuzlarına çıktığı askeri yere düşürdü önüne düştüğü kılıcı ters bir şekilde aldı ve düşürdüğü askere doğru batırdı, koşarak önündeki kolondan mızrağı aldı ve öteden kendisine doğru koşmakta olan askere fırlattı. Yanından kendisine saldırmakta olan askere kılıcı sapladı. Viare savaşçılardan birine iki yumruk attıktan sonra iki rakibin arasından yerde kayarak daha önce öldürdüğü yerde yatan askerin göğsünde kalan kılıcını aldı ve kendisine saldıran savaşçının belinden boğazına kadar boydan bir kesik attı. Gida ise her kılıç darbesinde bir kişiyi öldürüyor ve kılıcı her vurduğunda bağırıyordu. Roare üç askerin kılıç darbelerini bloklamaya çalışıyordu, önündekinin hamlesini karşılarken birden arkaya dönüp birine kafa attı, diğerinin karnına ağır bir tekme attı ve artistik bir dönüşle öteki askerin yakınına gelirken bu dönüş esnasında da bileklerinden birinin sinir noktalarına baskı uygularken bileği diğer kolunun bağlantı noktasına doğru getirip kollarını etkisiz hale getirdi ve savaşçının yüzüne yakın olan diğer kolunu kaldırıp yumruğunun tersiyle yüzüne vurdu. Tüm askerler ölmüştü. Silahı elinde olmayan şövalyeler yakınlarda kendilerine ait olan silahlardan herhangi birini bulmak için uğraşmaktaydı. Herkes Lithandir'e bakıyordu, Roare da yumruğunu indirirken karşısında duran Lithandir'e bakmaktaydı, yerde, önünde duran, Brunen'in kılıçlarından birini aldı ve diğer arkadaşları gibi o da gözünü tahttan yavaşça kalkan Lithandir'e dikti. Lithandir kılıcını çekmiş ve birden havada takla atarak tüm gücüyle saldırmaya başlamıştı. İlk olarak Brunen onu karşıladı, hamlelerini karşıladı fakat Rime aniden döner bir tekmeyle onu yere düşürdü ve devreye Theron girdi Theron'un kılıç tecrübesinin yanında kontrolünü kaybetmeye başlarken hızlı bir dönüşle Viare'ı hedef aldı. Viare Theron'dan daha atikti ve bu atikliğini kullanarak Lithandir'i etkisi altına aldı. Lithandir darbeleri nasıl karşılayacağını düşünürken birden Viare bacağına kesik attı. Lithandir acıdan dizleri üzerine çöktü bunu fırsat bilen Viare son darbeyi kafasına vurmak üzere kılıcını tam indirecekken Lithandir kılıcıyla onu durdurur, Viare'ın kılıcıyla kendi kılıcını takıştırdı ve Viare'ınkini yere düşürmeyi başardı. Lithandir yandan bir darbeyle Viare'ın belinden kesmek istedi fakat Viare bir adımını geri atarak bundan kurtulur kurtulmaz, elinde silah kalmadığı için karşısındaki Roare'a havale etmek isteyerek göğsüne tekme attı, düşmeden Roare onu kafasından tuttu ve kılıcıyla boğazını kesti.

İntikamın RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin