Hakan için yurda dönmek çok tuhaftı. Artık her yerde her zaman yabancı gibi hissetmiyordu. Ömer Gazi Boybeyinin adamı olmak, sandığı gibi bir şey olmamıştı. Ona diğerlerine davrandıkları gibi yaklaşmıyorlardı. Sanki bütün ekip tarafından dışlanıyor gibi hissediyordu.
Belki tepeden inme bir durumu olduğu, çoğu kişinin bir kaç yılda aldığı mesafeyi fazla hızlı gittiği için. Belki dövüş eğitiminde biraz fazla zorlayan eğitmenler, sonradan ağız burun dağılmış bir halde ortaya çıktığı için. Ne için olursa olsun Hakan a karşı her zaman mesafeli ve temkinli davranıyorlardı. Bazen ortada bir karmaşa olduğunda ona soruyorlardı. Hiç bir konuda yetkisi yoktu aslında. Bunu onu denemek için yaptıklarını düşünüyordu. Ama ne söylerse söylesin itiraz etmeden yapılıyordu.
Belki mutlu değildi ama kendinin ötesinde daha büyük bir şeyin anlamlı bir parçasıydı sanki. Bunu hissetmek iyi geliyordu. Tıpkı daha bugün İpek e söylediği gibi sanki mutlu olsa anlayacaktı. Ama çocukluk yıllarında giderilmeyen takdir edilme, onaylanma, kabul görme ihtiyaçları karşılanıyordu.
Anne ve baba için zor olmuştu. Neden bilinmez bir anda onlara sarılacağını öpeceğini kendilerini anlayacağını düşünmüşlerdi. Bir anda karşısına çıkıp, eğitimini, barınmasını karşılayıp düzenli ve bol cep harçlığını verince Hakan da hasretle kucaklarına atlayacak, böylece vicdanları rahat edecekti. Neden illegal adamların kuyruğunda dolaşıyordu ki? Hakan bu soruyu soran babaya bir sürü cevap verebilirdi. Ömer Gazi Boybeyi mi illegaldi? Peki daha on üç yaşındayken onu satmaya çalışan pislik? Daha da küçükken böbreğini almak isteyen çok hoş görünümlü anne-kadın? Kadının gözünü çıkarmıştı. Adamı öldürmüştü. Küçük bir çakıyla herkesi deşebilirdi. Bu yeteneği daha sonra otellerde karpuz kavun şekillendirirken çok işine yaramıştı. Belki de cerrahi de kalıtsal bir yetenekti. Babaya illegal insanlarla geçirdiğini şahane seneleri anlatmadı. İkizleri ve diğer kardeşi sormadı. Anne ağlamıştı. Üç çocuğunu öpemediğini, onlara şefkatli bir anne olamadığını çünkü aklının her zaman henüz kundakta bıraktığı bebekte olduğunu anlatmıştı. Hakana neyse. Sonuçta karınları toktu. Küflü ekmek arasına çürük domates koyduklarında şanslı hissetmemişlerdi.
Hakan için en güzel günler Bodrum'a taşınmasıyla başlamıştı. Her gün karnı doyuyordu artık. Hem de nasıl. Otellerde deli gibi yemek atılıyordu. Hiç biri bozuk, küflü kokulu değildi. Bir sürü de iş vardı. Araba park ediyordu, tuvalet temizliyordu. Mülk edinmiş yabancıların çimlerini biçiyordu. Köpek gibi çalışıyordu ve hayalini dahi kuramadığı bir hayat yaşıyordu. Başının üstünde çatısı da vardı. Kalabalık, üst üste bir yaşantı olsa da sekiz kişiyle paylaştığı evinde huzurluydu. Sonra büyüdü. Biraz daha. Kızlarla tanıştı. Sonra erkeklerle de tanışmak istediğini keşfetti. Evden bolca dayakla atılmasına sebep olan şok edici bir keşifti. Dayağa alışık bir çocuk için sinek ısırığı gibiydi.
Tıpkı şimdi parçası olduğu ekip onu kendileri gibi görmüyor diye kahretmediği gibi o zaman da sıyırmış geçmişti.
Şimdi ise İpek vardı. Onu tavlamak istemişti. Esmer. Tam sevdiği gibi. Ama olmamıştı. Kızın karmaşık ruhu ona kendisini hatırlatmıştı. Bir anda sevmişti onu. Korumak kollamak kimsenin onu üzemeyeceği şekilde sakınmak dışında bir içgüdüsü olmamıştı ona. Gerçi Mahir bayağı üzmüştü ama İpek de ona çektiriyordu. Herkes bir tarafa İpek ve onun olanlar bir tarafa. Hakan için kız buydu işte.
Şimdi kızla beraber bütün aileyi kapsayan bir yemek davetine giderken bir taraftan Mahir in çekip gitmesine içerleyişini dinliyor, bir taraftan da bu küçük anlaşmazlığı gidermeye çalışıyordu. Artık sabrı da kalmamıştı. "Kızım Mahir Efe bu. Ecza depolarını ayağa kaldırıp senin uyuz dayına ilaç arar mı? Ama arıyor işte. Ailenin gözüne girmek için kırk takla atıyor. Daha ne istiyorsun?" diye sordu. Konuşmaya çalışan kızın sözünü kesti. "Ayrıca fena mı olur oldu? Bak beraberiz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık
RomanceSusturma Kalbini Artık ile başlayan, Korunun Çocukları serisinde hikâyelerini yazdığım, Hakan&Karan için okurlardan gelen ricaları kırmak istemiyorum. Biraz onları yazayım. Neden bu kadar sevildiler, en homofobik tayfa bile onlarda ne buldu da "yia...