aşık mısın? (ayıplı falan ama+75)

387 32 21
                                    

Parmaksız, elindeki çam kütüklerini titizlikle dizmeye devam ediyordu. Bir taraftan da içinden küfür etmeyi sürdürüyordu. Hayır yani neden patronun sevgilisiyle kavgasının ızdırabı ona düşüyordu ki?

Kelimenin tam anlamıyla yıkık görünen Karan Manas a baktı. Adam hakikaten bok gibi bir kenara yığılmış ve hayatının ışığı çekilmiş gibi görünüyordu. Beyefendinin böyle bir zamanını hatırlamıyordu. Elindeki kütüklerden biri düşünce öldürücü bakışları ona döndü. "Eee özür dilerim efendim" dedi. "Eğer başka bir emriniz yoksa ben çıkayım." diye ekledi.

Adam cevap bile vermemiş sadece ellerini gözlerine kapatarak kafasını arkaya atmıştı.

Parmaksız yavaşça dışarı çıktı. Kapıda donmak üzere gibi görünen başka bir adama selam verdi. "Bu kez hakikaten sıçtık." Dedi. "Keşke ben de kampa gitseydim. Kahretsin tam zamanını buldu bu sırtım." diyerek arkasını ovaladı.

İrfan yüzünü buruşturup ayağıyla toprağı ezdi. "Kampına sokayım. Ne geldiyse başımıza kamp sevdasından geldi zaten."

Parmaksız da uzaklara daldı. "Bizden kimler gitti?"

"İskoçyalı, Beren, Kenan, Bekir, Elvir." İrfan burnundan çıkan soluğun dumana dönmesini izledi. Nasıl bir soğuktu bu. Kampın sırası mıydı yani.

"Boybeyi tarafından kimler gitti?"

"Kim kaldı ki? Kemal Salih zaten. Büyük Hakan da orada. Kadınları götürmediler."

Parmaksız kaşlarını çattı. "Neden?" Diye sordu. "Bizim junior Boybeyi cinsiyet eşitliğine inanır. Kadın mesai arkadaşlarını nasıl geride bırakmış acaba?"

"Öf ne bileyim ben. Yabanıl bir yerlere gitmişler. Tuvalet duş mahremiyet sorun oluyormuş. Rahat edemiyorlarmış. Ayrıca herif geride sevdiğini bıraktı gitti Parmaksız. Seni beni bıraktı gitti. Kim takar kadın mesai arkadaşlarını yani." İrfan elindeki tahta çubuğu ucundan çıtır çıtır kırıyordu.

Parmaksız güldü. "Anam" dedi bir anda. "Oy İrfan abisi de mi küsmüş? Seni de mi bıraktılar geride İrfanım? Almadılar mı seni oyuna? Ay kıyamam."

"Siktirgit fıtığını almayayım." İrfan yanağından makas almak için uzanan eli itti. "Davet etti etmesine ama sonra beyefendi bir anda çıkıp gelince davetini kibarca geri çekti. İrfan abi sen kalıp göt patronunun sırtını kolla dedi."

"Ne gerek varmış?" Parmaksız biraz alınmıştı.

"Öyle işte. Kendi kalmıyor ama. Bir sene beklenen hazırlık yapılan tatil sonuçta. Herkes boşa çıksın diye uğraştı. Hakan da babacığından hem müsadeyi hem malzemeyi kaptı. Milli parklardan izni aldı. Pasaport vize hepsini ayarladı. Hayır yani ben de yaptım aynı hazırlığı. Üstelik bu yıl geçen seneden daha bile güzel olacaktı. Baküden Tiflis ten hatta Moğol dan herkes geliyor." İyiden iyiye surat asıyordu artık. "Madalya bile yaptırıldı biliyor musun? UKO nun şampiyonu olmak ayrı bir prestij meselesi."

"UKO ne be?"

"Uluslararası koruma olimpiyatları gibi bir şey dediler herhalde. Ama Hakan uzun katil oyunları diyor. Kısa olanı sevmiyorlar. Üç gün büyükbabası da hayatta kalırmış."

İrfan gerçekten bozulmuştu. Sıradan aktiviteler artık kesmiyordu. Diğerleri gibi sinesinde dinleneceği biri de yoktu. Belli ki olmayacaktı. Bu tür seyahatleri çocuğun hayatlarına kattığı bir neşe gibi görüyordu. Kendisi katılamadığı için delirirken, hemen içeride cam kapıların ardında sevgilisi katıldığı için çıldıran adama baktı. Zordu herhalde. Az sayıda uzun tatili birlikte geçirememek, fırsat çıktığında bile tercih edilmemek zor olmalıydı. Karan bu sebeple kavga çıkarmış olmasa da aslında sebebin bu olduğuna emindi.

KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin