emirler ve hatalar üzerine

417 48 54
                                    

Bir şey vardı. Kesin. İrfan'ın herkesten gizlediği bir şey vardı. Aslında bu durum normaldi. Sonuçta İrfan her zaman bilmeleri gerektiği kadarını söylerdi ve bu durum şimdiye kadar sorun olmamıştı. Ama şimdi gizlenen her şey çocukla ilgiliydi.

"Bence gerçekten Boybeyinin oğlu. Zaten tipleri andırıyor. Ayrıca Boybeyinin on beş on altı yaşlarında Londra'da okulda olması gerekirken yerine bir mağribi bırakıp kaybolduğunu da biliyoruz. Her ne olduysa onu bugün olduğu adam yapan o günler. Belki o Türkmen kampında sadece amacını değil kadınları da keşfetti. Olamaz mı? Belki sürmeli fıstık yeşili gözleriyle bir peştun kızı bu yeni gelişen küçük kahramanın iştahına dayanamadı. Sudan yemekten fazlasını verdi." Parmaksız kendi aralarında olduğu zaman âdet edindiği üzere zarifçe bacak bacak üstüne atmış ve tutkunu olduğu piposunu yakmıştı. "Beyler Doğu bizden her zaman bir şeyler gizler. Bunu biliyoruz." diye devam etti. Salih in ters ters bakmasına "Yani İrfan." diye konuşarak karşılık verdi. "Ama çocukla ilgili giz başka sanki. Beyefendinin onu daha sonra kullanacağı her zaaf ya da güç gibi muhafaza ettiğini sanmıyorum. Üstelik Yurt ve diğer ihtiyarlar da Boybeyinin imtiyazlarına açıktan olmasa da gizliden muhalifler. Dahası ben de çok dengeli bulmuyorum kendimi. Çocuğu korumak kas hafızası oldu. Ama bunun ötesinde yavaş yavaş başka türlü sevmeye de başladım. Doğuya da söyleceğim eğer bir gün emir bu yönde olursa kafasına o sıksın."

Salih in yerinde rahatsız bir şekilde kıpırdadığını gördü. "Yine çok pozitif gördüm sizi binbaşım." dedi. "Zaten bunu bize yaptıracağını sanmıyorum. Hatta belki haberimiz bile olmaz." Diye devam etti. "En azından umudum o."

Kemal sadece düşünceli bir şekilde önüne bakıyordu.

Parmaksız ın telefonu çaldı. "Beyefendi arıyor " dedikten sonra tedirgin bir şekilde açtı. "Efendim?"

"Dün Milas tarafına giderken arabayı sen mi kullandın?"

"E evet efendim. Hakan Bey in bir imza işi...."

"Peki araç nasıl kullanılıyor? Yani bunun en teknik boyutlarını daha çocukken öğrettiklerine eminim. Değil mi? Helikopter kadar zor değil." Karan sakindi. Sakin kalmayı severdi.

Parmaksız cevap vermedi. Veremedi. Neyi yanlış yapmıştı kahretsin.

"Bir daha O arabadayken iki elin de direksiyonda olacak." Karan ın sesi yerin altından geliyor gibiydi. "Yalnızken ya da başkasıyla beraberken istediğin gibi sürebilirsin. Ama O yanındaysa aklının gözlerinin ellerinin hepsi yolda olacak. He diyorsan ki bana tek el yetiyor o konuyla da ilgilenirim."

"Efendim başüstüne efendim"

Telefon yüzüne kapandı. Asıl kimliğinin cilası ve terbiyesi yüzünden maske gibi düştü bir anda. "Yemin ediyorum içe doğru sıçmanın yeni bir seviyesini deniyorum şu anda." diyerek ekip arkadaşlarına baktı. "Değil Boybeyinin oğlu mezarından Priam oğlu Hektor çıksa böyle davranmaz." diyordu.

Kemal şaşkın bir suratla adama baktı. "Bize ölümsüz atlar demişti." diyerek kafası karışık bir şekilde sayıkladı. Doğu ve Karanın beraber yetiştirildiğini özellikle mitoloji konusunda üstelik her kültürün mitolojisi konusunda derin tartışmalar yapabilecek kadar yetkin olduklarını biliyordu. Tabi onlar mitlerin her birini savaş ve strateji için didiklerdi. Tarihin bozulmuş vesikaları gibi değerlendirirdi. Ama kendilerine ölümsüz atlar demişlerdi değil mi? Tarihin en güzel delikanlısına hasretini dindirmek için babasına sunulan atlar. Kapı çalınmadan açılınca o tarafa döndü. İşte karşısındaydı. Olanca saflığı duruluğuyla, fıstık yeşili gözlerini kocaman açmış içerideki ciddiyete gülerek bakıyordu.

"Biri mi öldü?" diye sordu. Kaşlarını yukarı kaldırmış sırıtıyordu. "Bensiz toplanmış gıybetin dibine dibine vurmuşsunuz. Hainler. Neler konuşuyorsunuz bakayım?"

KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin