arayı açma

278 44 11
                                    

Elif oğlunun elinden tutmuş heyecan ve gururla sahneye bakıyordu. "Bak oğlum, ablan orada" diyerek kızı Işık'ı işaret etti.

Güzel köklü bir okulun tiyatro binasında, kızı anaokulunu bitiren her anne gibi mutluydu. Bir hareketlilik olduğunu fark edince istemsiz olarak kapıya doğru döndü. Dağlı ailesinin yine tam kadro gelmiş olması canını sıktı. Çocukların babaannesi bu mesafeden bile dik dik bakarak canını sıkmaya çalışıyordu. Dedeleri tamamen yok sayıyor ve babaları her zamanki gibi kapıda karşılama görevindeki kadınları etkiliyordu. Bunu spor olsun diye yaptığını biliyordu. O kadar anlamsız bir durum. Hatta kadınlar işi flörte taşımaya çalıştığı an Korkmaz hemen ciddileşirdi. Ama şimdi muhtemelen annesinden yaşlı müdüre hanıma iltifat ederek genç kız gibi kikirdemesini sağlıyordu.

Hemen yanında oturan Ateş "Babam" diye bağırarak o tarafa doğru uçunca Elif gözlerini devirdi. Babası tabi. Bütün çocuklarının babası. Şimdiye dek doğurduklarının ve muhtemelen yapacağı her çocuğun babası. Nasıl azimli spermlere sahipse altı üstü sekiz kez sevişmiş olmalarına rağmen iki tane yapmışlardı bile. Bazılarında birden fazla kez olsa da onları tek sayıyordu. Yavaşça sakin ve metanetli tavrıyla ayağa kalktı. Belki kimse görüntü almayacaktı ama herkesin merakla izleyeceğini biliyordu. Asla eskimeyen bir haber konusu olmuşlardı ne de olsa.

Kıvırcık saçlarını kabarık bir yığın halinde dağıtmış ve şık ceketinin içine askılı bir atlet dışında bir şey giymemişti. Güzel bir jean ve yüksek topuklu ayakkabılar ile hakikaten herkesin bakmak isteyeceği bir kadındı artık. Verdiği hatırı sayılır kilo, çocuklarla gelen güç ve öz güven ona çok yakışmıştı.

Şimdi salondaki neredeyse herkesin tepesinden bakıyordu. Korkmaz'ın ailesine yaklaşırken nazik gülümsemesi hep yüzündeydi. Hepsine hitaben sadece "selamlar" dedi. Medeni, mesafeli, saygılı. O kadar. Bu konuda asla rahat olamamıştı. Hep utanır, mahcup ve zayıf hissederdi. Hakan la yaptığı ve anlayışını değiştiren bir konuşmaya kadar.

"Nasıl yapıyorsun?" Diye sormuştu. "Yani annesi ve babası sana o küçümseyen tavırla bakarken nasıl öyle dik durabiliyorsun?"

Hakan şaşkınlıkla yüzüne bakmıştı. "Öyle mi bakıyorlar? Hiç farkında değilim." Dedikten sonra ciddi bir ifade takınarak, "çünkü amaçları bu. Beni küçük, kirli ve suçlu hissettirmek istiyorlar. Değerli kıymetli evlatlarını yanlış yola çeken biriymişim gibi. Açıkçası umurumda değiller. Karanın da umursadığını sanmıyorum. Ama sonuçta ailesi işte. Kaçık seksomanyak bir kayınvalide ve yobazlık ölçüsünde takıntılı dindar kayınpeder ikilisi bizim ilişkimizin en küçük sorunu bile değil Elif. Neleri idare ediyorum onlar sivri sinek gibi kalıyor. Görmezden geliyorum. Aldırmıyorum ve kuduruyorlar. Görülmeme fikri kadar darbe indiren başka bir şey yok. Sıkıcı görüşmelerimiz son derece nadir ve eve döndüğümde oğullarının üzerine tırmanırken çoktan unutmuş oluyorum." Yine neşeyle gülmüştü.

Elif topuklu ayakkabılara da Karan sayesinde geçiş yapmıştı. "Madem seviyorsun giy. Kimsenin ne dediğini umursama. Belki boyun felaket uzayacak ve o bodur herife her zamankinden daha yüksekten bakıyor olacaksın ama canın istiyorsa takma." Demişti. Uzun zamandır araları iyiydi. Adama"Hakan uzun olsa nasıl hissedersin?" Diye sorduğunda kahkahalarla gülmüştü. "Güzel kızım sence gerçekten boyu önemli olur muydu? İsterse benden iki karış uzun olsun yine de aldırmazdım. Böyle saçma şeylere takmam." Demişti. Korkmaz'ın böyle düşündüğünü hiç sanmıyordu Elif. Yanında hep minyon tatlı şirin kızlar olurdu. Hiçbiri ile sevgili değildi. En azından kendisi öyle söylüyordu. Hangi yürek yemiş muhabir sorarsa sorsun hepsi için ya arkadaşım ya çalışanım diyordu. Elif'i sorduklarında özellikle bir gelecek planları olup olmadığını sorduklarında sabırla, çocuklarını mutlu ve sağlıklı büyütmek istediklerini söylüyordu. Yeniden barışma şansı var mı sorusuna da hep nasip kısmet kader falan diyordu. Sanki küsmüşler gibi.

KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin