7.

7.7K 168 19
                                    

Ona doğru yaklaştım. Dağılmış saçlarında ellerimi dolaştırdım. Daha sonra konuşmaya başladım.
"Beni değil kendini affetme. Bu oyunu sen başlattın ben bitirdim..."

İkimizde birbirimizi öldürecek gibi bakıyorduk. Bana yaklaştı. Burnu burnuma değiyordu.Dudaklarından dökülen kelimelerle ne hissedeceğimi bilemedim.
"Boş ol....Boş ol....Boş ol..." dedi sonra bir adım geri attı. Gözleri gözlerimi delerken cümlesine devam etti. "Seni azad ettim Nehir Bilgin..."dedi bu cümle karşısında ondan böyle bir atak beklemiyorken içimdeki o üzüntü hissine sinir olmuştum. İşte boşamıştı. Azad etmişti. Ne diye üzülüyordum zil takıp oynamam gerekirken neden halen karşısında yüreğimi delip geçen bu adama sıkı sıkı sarılmak istiyordum. Kendimi toparladım dediklerinin üzerine hiçbirşey söylemedim. Yukarı çıkıp birkaç parça eşyamı alıp avluya geri döndüğümde kimse orada değildi. Konaktan dışarı adım attığımda içime yeniden umut yeşerdi. Özgürdüm. Her ne olursa olsun kendimleydim.

Konaktan çıkıp bizim konağa gittiğimde kötü haber tez yayılmıştı.Babam bizi rezil ettin, tüm aşirete başımızı eğdirdin dedi beni konağa almadı. Yine 8 sene önceki yaptığı gibi kapıları yüzüme çarptı. Ne zaman yanımda olmuştu elimden tutup kaldırmıştı ki beni. Şuan kendimi çok kötü hissediyordum.

Kimden bana karşı bir el uzatmasını beklesem beni yerle bir edip bırakıyorlardı. Patronum Sevim hanımı aradım. Kapıyı açtığında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Beni öz kızı gibi banyoya götürdü. Duş almama yardımcı oldu. Temiz kıyafetler giydirdi. Sıcak çikolata yaptık. Kendimi ilk defa bir aile sıcaklığında burada hissetmiştim. Ailemin veremediği sevgiyi burada alıyordum. Başımdan geçenleri anlattığımda kendimi daha rahatlamış hissettim günün yorgunluğundan mıdır gözlerim kapanıyordu. Beni hep hayalini kurduğu ama sahip olamadığı özenle hazırladığı çocuk odasına götürdü. Yatağa yatırdı başımı okşadı.

Sabah olduğunda telefonuma mesaj geldi. Kardeşim dicle , baran , zelal hepsi sıraya dizilmiş başlarına silah dayalı bekliyorlardı.

Ellerim sinirle titrerken Miranı aradım ve ulaşamadım o hızla kaç dakikada Aslanoğlu konağına yürümüştüm bilmiyordum. Kapıyı sinan açtı içeri girdim. Kahvaltı masasındaydılar. Miran sevgili karısını geri getirmiş yüzleri gülüyordu.

Beni görünce masadaki herkesin gözü yine bana dönmüştü. Miran beni görünce hiç umursamadan kahvaltısına devam ediyordu. Yanına yaklaştım. Videoyu açıp önüne koydum. Beni umursamadı.

Sinirden kafayı yiyecektim artık "Sen hayvansın Miran..." dedim dinlemedi bile beni ,umursamaması sorularıma cevap vermemesi beni delirtiyordu.Kahvaltı masasındaki herşeyi yere fırlatmaya başladım.

Sonra sandalyenin başına kolunu yaslayıp gözleri gözlerimde buluştuğunda yine gözlerinde sinir yoktu. Ama o kara gözlerdeki derinlik beni korkutuyordu.
"Yaptıklarının bedeli nehir oyun bitti evlilik bitti bebeğimi öldürdün. Buralarda o iş öyle olmuyor aşiret kararı verdi kardeşlerin ölecek..." dedi ve çıkarın nehiri sinan diye bağırdı korumalarına.

"Yapamazsın miran... Yapamazsın" dedim kollarımdan tutup beni kapıya götüren korumadan kolumu kurtaramadığım için kolumu çekmemin hızıyla yere kapaklandım.

Ayağa kalktığımda başımda dikilen Miranı görünce hızla silahını belinden aldım. Bu hareketi beklemiyor olacakki öfkelenmeye başlamıştı. Yüzündeki damarlar yine seyiriyordu.Silahı ona uzattım.

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin