11.

5.8K 151 5
                                    

Neydi can acıtan... Sevdiğinin bir başkasına ait olması mı yoksa seni dorukların üstüne çıkartan altında inlediğin adamın başka bir kadına da aynı hisleri yaşatması mı?

Arkamdan seslense de kendimi zor tuttuğum için açtığım kapıyı geri kapattım. Hızla uzaklaşmaya başladım. O kadar uzağa gitmek istedim ki burada yaşadığım o 3 ayı hayatımdan tamamen silmek istedim.

Kendimden nefret ettim. Nasıl kör kötük olabiliyordum bu kadar bu adama karşı nasıl bu kadar savunmasız şimdi bile onun ayağına gidip ona onu sevdiğimi söyleyecek olmam beni deli etti.

Herşeyden herkesten kurtulmak istedim o an...Yolda yürüyordum ama önümü görmüyordum.Gözümün önünde bir perde vardı sanki gözümün önünde sadece ikisini gördüğüm an kalmıştı.Birinin beni tutup çekmesiyle ikimizde yere düştük.

"Canınıza mı susadınız arabanın altında kalacaktınız..." dedi sonra ayağa kalktı. Elini uzattı.Elini tutup ayağa kalktım.
Tuttuğum gözyaşlarım o an akmaya başladı.Kimsenin en sevdiği olamamıştım ki ben. Aras bile sevdiğini söylerken başkasıyla evli değil miydi.
Karşımdaki adam anlamsız gözlerle bana baktı.
"Dertleşmek ister misiniz? İyi gözükmüyorsunuz neyiniz var?dedi.

"Ne zaman birine güvensem sırtımdan darbe alıyorum. Sizi tanımıyorum ve konuşmak istemiyorum. Konuştukça yara alıyorum. Tanıyorum sandıklarım bile canımı almaya çalıştılar." dedim ağlamalarımın arasında.

Adam gülümsedi. " Ben savcıyım. Size bir zarar vermem. Anlatırsanız dinlerim. Ben Murat Öztürk"dedi ve elini uzattı.

Kafamı salladım. Birlikte yürümeye başladık. Sana iyi gelecek bir yere götüreceğim seni bana güven dedi. Tereddüt etsem de o an gerçekten ayaklarım adamı takip ediyordu. Nereye gideceğimi yada napacağımı bilmiyordum. Arabasına bindik. Seyr-i Mardine götürdü bizi. Beraber oturduk.

Birşey istemesemde bize iki türk kahvesi söyledi. Peşinden garsona beni işaret ederek birşeyler söyledi anlamadım ama sorgulamadım da. Gözlerim manzarayı seyretmeye daldı.Aklımsa sürekli sorguluyordu.Garsonun gelmesiyle yine daldığım düşüncelerden ayrıldı.

Adam önüme kocaman çikolatalı bir dilim pastayı koydu.Kahvelerimizi de bıraktı ve uzaklaştı.

" Biraz çikolata yiyip mutluluk hormonu salgılamanı istedim. Eee isminizi bile öğrenemedim. Biraz anlatıp iyileşmek ister misin?" dedi gözlerine baktım. Çok içtenlikle konuşuyordu. Ona zoraki bir tebessüm ettim.Doğru insanı içine attıkları hasta etmez miydi?
"Adım Nehir...Avukatım...Ayriyetten yakın bir zamanda kumaydım" dedim adam şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
"Kuma mı?" dedi.

"Aslanoğlu aşiretine kuma olarak gitmeyi kendim kabul ettim. Daha sonra başıma gelmemesi gereken herşey geldi 3 ayda olmak istemediğim bir insana dönüştüm. Bebeğimi kaybettim. Celladıma aşık oldum ve onu sevdiğimi söyleyeceğim an karısıyla holdinginde kendi odasında sevişmelerini izledim." dedim daha sonra gözyaşlarım bir anda akmaya başladı. Anlatmak iyi gelmişti,içim rahatlamıştı.

Birkaç dakika dediklerimi kafasında tartmış olacakki gözlerini yine gözlerime dikti.
"Nehir hanım öncelikle tüm bu yaşadıklarınız fazlasıyla ağır şeyler. Ben yine de karşımda güçlü bir kadın ayriyetten bir avukat görüyorum. İnsanın yaralarının kabuk sarması çok uzun zaman alır..." dedi ve "iyileşeceksin ben inanıyorum"diyerek cümlesini bitirdi.

Haklıydı. Herzaman bundan daha ağırını yaşayamam demiştim ve hep daha fazlasını yaşamayı öğrenmiştim. Artık düştüğüm yerden ayağa kalkmam gerekiyordu.
Karşımdaki adama "teşekkür ettim"Birlikte mesleğimizden konuştuk. O da bana açıldı. Eşini çok acı bir şekilde kaybetmiş. Aracına kurulan bir tuzakla arabası patlamış.İçinde eşi varmış.

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin