19.

4.3K 113 6
                                    

Yaşadıklarım bir film şeridi gibi önümden geçerken kulaklarım duyduklarımı idrak etmek için çabalıyordum. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki yerinden fırlayıp çıkacakmışcasına. Gözlerim bana bu hayatta hem baharı hem fırtınayı yaşatan beni hem göklere hem de bir an da yere çarpan adama bakakaldı. Gözlerinde hissettiğim duygular bana tanıdıktı.

"Miran bana oğlumu bul..bana oğlumu bul.." dedim cılız bir sesle.

Kafasını sallayıp telefonla uğraşırken adliyenin girişinde ağlayarak dövünerek gelen şengül ablayı görünce ona koştum. "Affet kızım paşama sahip çıkamadım onu koruyamadım..Benden koparıp aldılar engel olamadım.." diyip ağlayarak dövünüyordu.

Murat şengül ablayı alıp olayla ilgili sorular sormak için adliyenin içindeki polislerle görüşmeye götürdü.Canım öyle acıyordu ki tek isteğim oğluma kavuşmaktı.

Miranın arabasına doğru yöneldiğini görünce peşinden gittim. Kimseye birşey demeden adliyeden uzaklaşırken şilan sürekli miranı arıyordu. Miran nereye gidiyordu napacaktı bilmiyordum ama boş durup beklemek istemiyordum.İkimizde suskunduk. Miran bildiği yerlere girip çıkıyordu.

Murat arayınca oğlumdan haber almışsa diye sevinerek telefonu açtım. Araştırmaya devam ettiklerini belli bir mesafeye kadar bizimle iletişim kurdukları telefonun çektiğini söyledi. Plaka araştırmasına devam ettiğini de iletti.

Biz  de aramaya devam ediyorduk. Miranın adamlarından can dostu Sinan bir konum gönderdi. Oraya doğru sürerken arabayı uzun süredir içimde biriktirip sustuğum suskunluğumu bozdum.

"Hayatımıza dahil olduğun an hemen bir belayla karşı karşıya kaldığımız ortada sen bize zarardan başka ne verdin miran.." dedim..

Kara kaşları çatıldı. O eski öfkesi bürünmüştü yüzüne gözlerini birkaç saniyeliğine yoldan ayırıp bana baktı.

"Öyle mi nehir peki sen ne getirdin bizim ilişkimize sen bana baba olma hakkını bile tanımadın. Ben baba olduğumu bile başka birinden öğrendim. Sen bunca yalanla nasıl yaşadın..Kocan dahi olamamış bir adamla bana nasıl oyun oynadın.." dedi öfkeyle.

Oflayarak sorduğu sorulara cevap vermedim. Konuma yaklaştığımızda telefon çekmemeye başladı. Yolu takip edip yaklaştığımızda arabadan inip etrafa kolaçan attıktan sonra yanımıza sinan geldi. Yamaçların ardında patika bir yoldu. Yol çok ıssızdı ama yolun devamında bir hareketlilik olduğu belliydi. Bir ev vardı ve etrafı da çerçevelenmiş adamlarla dolu bir evdi.

Oğlum oradaysa diye bende umutlanmıştım.İncelikle halletmek gerek diyip aralarında konuşuyorlardı. Ben ise Murata ulaşıp buraya jandarma,polis ne varsa yığmak istiyordum.
Miran izin vermedi. Miran bana burada beklemem gerektiğini söyleyip yanına adamlarını da alarak patika yoldan yürümeye başladılar.

Ben arkalarından dayanamayıp telefonun çektiği bir yer bulmaya çalışıyordum. Telefonumun çektiği bir köşe bulup Murata durumu izah etmeye çalışırken telefondan sesi bir gelip bir gidiyordu. Bizi bulur umuduyla yeri tarif edip telefonu kapattım. Merak ediyordum. Aynı yoldan yavaş adımlarla ilerlemeye başladığımda silah sesleri duydum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı. Adımlarımı hızlandırıp koşmaya başladım. Ya hem oğlumu hem de kendime bile konduramasam da sevdiğim adamı kaybedersem korkusu yaşayarak koştum. Sesler biraz olsun azalmıştı.İçeriyi rahat göreceğim kadar yakındaydım. Miran ve Harun karşı karşıya birşeyler konuşuyorlardı. Sesleri net gelmese de yaklaştım.

Sinan ve birkaç adamı yere çökmüş elleri bağlanmıştı. Başında harunun adamları vardı.Sesleri daha iyi duyabilmek için kulağımı verdim.

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin