Merhaba
İyi okumalar
Babası ile arası iyi olan kızları kendimi bildim bileli kıskanırım. Benim babam elimden tutup parka hiç götürmedi. Ya da pamuk şeker almadı, Saçlarımı örmedi, kızım diye beni sevmedi. Babamın eli saçıma hep kalktı ama okşamak için değil... Çekmek için.
Benim babam saçımı hiç okşamadı.
Ben babamla hiç dertleşmedim. Hiç ona doyasıya sarılamadım. Ben babamın, kızı olamadım. Ben hiç babamın minik kızı olamadım.
Bazı babalar kızlarına yara olurmuş, bazıları ise yar. Sen neden yara olmayı seçtin baba? Söylesene; varlığın neden yokluğun kadar koymuyor?
Çok iyi hatırlıyorum. İlkokuldayken bir arkadaşım vardı. Babası ile yaşadığı anıları bana sürekli anlatırdı. Sınıfta anlaştığım tek kişi oydu. Yine bir gün babası ile ne yaptıklarını anlatıyordu, ben de onu imrenerek dinliyordum. Sonra birden sende baban ile yaşadıklarını anlat dedi. Başta anlatmak istemedim ama daha sonra çok ısrar edince anlattım. Yaptığın her şeyi baba! Yaptığın her şeyi anlattım. O kız bana ne dedi biliyor musun baba?
"En azından baban var." Dedi. Ben hayattaki babamın, babasızlığıyla savaşırken kız gelip bana en azından baban var diyor. Kimse anlamadı. O senin yaptıklarını dinlemeye tahammül bile etmedi. O dinlerken bile kötü olurken yaşayan ben ne hissettim baba? Ölüp ölüp dirildim. Çok bir şey istemedim.
Sadece sevmeni istedim. Ama sen sevmeyi beceremedin. Dedemin sana vermediği sevginin acısını ben çekiyorum. Babam varken babasız gibi hissettirdin.
Bir yazarın hayatı gibiyim. Sanki bir çıkış yolum yokmuş gibi hissediyorum. Beni yazan bir yazar var. O da benim gibi babasına kırgın,O da benim gibi küçücük yaşında fondeten ile tanışmış. Tek çıkış yolu acılarını yazmak. Ama acıları bitmeyecek... Babasız gibi hissetmeye devam edecek. Aynı senin bana hissettirdiğin gibi baba. O da babasız hissediyor. Oysaki babası yaşıyor.
Sen de yaşıyorsun baba ama niye bende ölüsün?
Mürekkep bitiyor baba,sonun geliyor.
Öyle bir sonun var ki baba...annem ne yaşadıysa, ne hissetiyse sen bin mislini yaşayacak, hissedeceksin. Senin yazarın finalini vermek üzere. Kötü son baba! Senin finalin kötü son.
İbretlik bir sonun var.
İyi ki varsın baba. Ama artık benim için yoksun.
(...)
"Mendili saklıyorum. " dedim sonunda gözyaşlarımı durdurmuş, konuşmayı başarmıştım. Bunu dememi beklemiyor olacaktı ki yanağımda ki eli duraksadı. "Gerçekten mi?" Diye sordu. Evet saklamıştım. Neden ya da niye sakladığımı bilmiyordum. Belki de o gün bana yaptığı iyiliği unutmamak için saklamıştım.
O gün Polat, bana yara bandı olmamıştı. Merhem olmuştu. Yaralarımı kapatıp iyileşmemi beklemedi. Merhem sürüp en hızlı bir şekilde iyileşmemi istedi.
İyileştim mi?
Belli hayır, belki evet.
O mendil bana yara bandı değil, merhem olmuştu.
"Evet, istersen gösteririm." Dedim.
Mendil buradaydı.
Gözlerinde ki parıltıların nedeni mutluluk muydu?
"Göster, tabii istersen."
Yorganı üstümden atıp ayağa kalktım. Gardıroba doğru yürümeye başladım. Aynı zamanda konuşuyordum da. "Sonuçta yıllar geçti, aynı değil ama iyi görüntüye sahip hâlâ." Gardrobu açtım. Askılık kısmını es geçip hemen yanındaki çekmeceyi açtım ve gözüme çarpan pembe kutuyu elime aldım. Ayakkabı kutusu büyüklüğündeydi. Gardırobun kapaklarını kapatıp Polat'a doğru adımladım. Yatağa oturdum ve kutuyu kucağıma indirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRÜCÜ MÜ ?
ChickLit"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap düzenlenmeye alınacak. Yazım ve noktalama hataları düzeltilecek. Eğlencesine yazılan bir kurgu oldu...