" - İster beni gelin olarak kabul edin ister etmeyin ama bu gerçeği değiştiremezsiniz. Şunu da unutmadan koca benim yatak benim yorulurken sizden izin alacak değilim" dediğimde Mahsun keyifli bir şekilde elimi tutup"- size afiyet olsun biz çıkıyoruz" diyerek konaktan ayrılmıştık.
~~~~~~~~🍀🍀🍀🍀~~~~~~
Mahsun'un anlatımından.
Sena'nın dudaklarında hayatımı bulmuş gibiydim. Koskaca Mardin'e hüküm süren Mahsun Ağa, bir kara göze bir kara kaşa vurulmuştu. Yıllardır taşa dönmüş yüreğimi bir bakış hızlandırmıştı.
Sena'yı ilk gördüğüm zaman yıllar öncesiydi. Ankara' da bir üniversiteye konuşmacı olduğum gün görmüştüm onu. Çok toydu ve hareketleri çok çocukcaydı. Orta sıralarda oturuyordu, o kara harelerin girdabını görmemek için kör olmak lazımdı.
Hiç sohbet etme şansım olmamıştı ama yıllarca o bir çift kara hareyi aramıştım, uzun bir zaman sonra da aramayı bırakmıştım. Çünkü o deyimi yerindeyse İstanbullu sosyete ben ise Mardin'e hüküm süren bir ağaydım.
Bir kere kültürel farklarımız vardı, olmaz deyip içimdeki kilitli odaya koymuştum onu. Taki Sakarya'ya hastaneyi kontrol amaçlı geldiğimde muhabbet arasında Burak zibidisi buda sözlüm diye resmini gösterene kadar.
Resimde onu gördüğüme inanmamıştım benzerlik olmuştur dedim ama içim kıpır kıpır olmuştu. Çünkü o haraleri görüpte tanımamak aptallık olurdu.
Müsade isteyim yanlarından ayrıldığımda ilyas'a çağırarak bu kızın kim olduğunu numarasını kısacası komple scrs ni istemiştim. Adamlarım sabahına bütün bilgileri önüme dökmüştü.
Okuduğu okul bile aynıyken, onun olmaması imkansızdı. O gece bara gittiğimizde Burak'ı asistanıyla sarmaş dolaş halde eğlenirken aslında Sena'yı sevmediğini çok iyi anlamıştım.
Adamlarımdan birinin telefonundan resmi çekip Senaya attığımda sadece kesinleştirmem gereken bir sevgi vardı arada ama Sena nın bara gelmesi ve daha sonra olanlardan Burağın onu sevmediğinin çok güzel kanıtıydı.
Ben anlamıştım ama bunu da senanın anlaması gerekiyordu. Mardin'e gittiğimizde kader bana öyle güzel bir oyun oynamıştı ki artık Sena sadece bana aitti. Ama Sena'nın ruhuda kalbide o adamdaydı, bunun bilincinde idim.
Onu baya bir zaman uzaktan izledim. Çünkü kafasına oturtması gereken domino taşları vardı. Herşeyi rahat düşünmesi içindi bunlar. Aslında düşünsede düşünmesede artık Sena benden başka kimseye yâr olamazdı, bu hayatı bir kere yaptım bir kere daha yapamazdım.
Herşeyin bilincinde ilerlerken ailemde bir taraftan artık sen ağasın, soyun devam etmesi lazım, evlen diye tutturmuşlardı. Tabiki bizim aile evlerine gelen sosyete ile değil Zirşan teyzemin kızı Havi ile evlenmemi istiyordu.
Havi zaten küçüklüğünden beri bana karşı bir ilgisi olduğunu biliyordum ama benim ona hiç mi hiç ilgim yoktu. Sakarya'dan döndüğüm akşam evde baya bir tartışma yaşamıştık. İlk başta Evlenmek istediğimi söylediğimde evde sevinç çığlıkları duyulmuştu ama aşirete bildirmem gerekir dediğimde derin bir sessizlik olmuştu.
Annem "-hayırdır oğul ne zaman evlenecek olan ağa aaşireti toplamıştır" dediğinde , aşiretten olmayan biriyle evlenmek istediğimi söylemiştim. İşte kıyamet orada kopmuştu.
~~~~~~🍀🍀🍀🍀~~~~~
3 gün sonra ileri gelen aşiret ağalarıyla toplantıyı yapmıştık ve nihayetinde
"- Ağa sensin, senin kararına boynumuz kıldan incedir." cevabını alarak işe koyulmuştum. Burdan kalkıp Sena'nın yanına gitsem hadi evlenelim desem kesinlikle beni umursamazdı o yüzden plan yapmam gerekiyordu.
Kardeşim Ferzan ile birlikte öyle bir plan yapmıştık ki artık kimse benim ve sevdamın önünde duramazdı. Bir kaç gereksiz prosedürü de hallettikten sonra sadece Sena'yı buraya getirmem gerekiyordu. İşte orasıda tam bir mummaydı.
Adamlarımı aradığımda bugün Sena'yı takip etmelerini istemiştim , akşam üstü uçak İstanbul'a indiğinde arabama binip direkt Sena'yı bulmam gerekiyordu.
Arkadaşı ile gece mekanında alemlere akıyordu kanadını kırık serçem. Detaylara takılı kalmadan mekanda onu öptüğümde içki içtiğini anlamıştım ve sarhoş iken bana verdiği karşılıkla onu oracıkta saklayıp içime hapsetmek istemiştim.
Dudaklarıma her dokunduğunda ruhumu emiyor gibiydi. Benim için bu andan daha güzel fırsat olmazdı. Ani gelişen neticeler sonucunda Sena benimle birlikte Mardin'deydi.
İşin en zor kısmı ise şimdiydi aileme Sena'yı kabul ettirmekti ve buda işin zor mu zor kısmıydı. Çünkü Sena buraların gülü değildi, ona sahip çıkmazsam buralarda kurur giderdi. Konaktan içeri girdiğimizde tepkiler beklediğimden de daha fazlasıydı ve ben Senayı koruyamamıştım. Ama bu bir kere olurdu, ikincisi asla!
~~~~~~🍀🍀🍀🍀~~~~
Sabah odada gözlerimi açtığımda onun kokusuyla uyanmanın ne kadar güzel olduğunu keşfetmiştim. Ve bu saatten sonra sena sadece benimdi. Sena'yı da uyandırıp kahvaltıya indiğimizde tepkiler yine çığ gibiydi.
Havi onu namussuzluk ile suçluyordu ve bu Sena'nın tam bir bam teliydi. O an sustum, sustum ki Sena bunlara karşı pençelerini çıkartsın ve kimseye kendinisinş ezdirmesin diyeydi. Tam da istediğim gibi olmuştu.
Sena, Havi'ye "- Tuttuğum bu el benim, Mahsun ise kocam" dediğinde sanki dünyalar benim olmuş gibiydi ama geçici bir süreliğineydi. Biliyordum Sena'nın benim olması için çok yolum vardı ama ben bunu en kısa zamanda yapacaktım.
Konaktan çıktıktan sonra Mardin kalesine kahvaltıya gitmiştik. Kahvaltımızı yaparken Sena biran duraksadı,
"- Sena ne oldu bir sorun mu var?" diye sorduğumda
"- Evet Mahsun bir sorun var. O da sensin" dediğinde gülmüştüm. Anlaşılan Sena karnını doyurmuş ve çenesini çalıştırmak için ısınıyordu. Beklediğim olmuş Sena konuşmaya başlamıştı
"- Annemlerle görüşmek istiyorum. Allah bilir nasıl perişan oldular." dediğinde
"- Annenlerin haberi var" dedim
"- Nasıl haberi var beni kaçkrdığını bilşyorlar öyle mi??" diye sordu
"- Hayır bilmiyorlar. Sadece 1 ay seminerlerini yapacak olduğunu biliyorlar" diye cevapladım
"- Mahsun delirtme beni ya. 1 ay sonra ne olacak he onuda söylesene. Annemler evlendiğimi birde düğün yaptığımı ve bu olanları duyduğunda ne olur sen biliyor musun?"
"- Ee tamam işte öğrendiklerinde nasıl ki annem ile Havi'ye pençelerini çıkartıp bizi savunduysan yine öyle yaparsın olmaz mı? " kesinlikle şuan Sena çıldırıyordu.
Dudaklarını kemirmesinden anlamıştım ama şuan ailesinin bilmesine gerek yoktu. Bilseler olay çok daha büyürdü.
" - Sabah bizi değil kendimi savundum ben Mahsun. Sakın söylediğim sözleride ciddiye alma. Orada Havi'nin ağzını susturmak istedim bunu sende biliyorsun. Evliliğe gelince anca bizden evcilik oynayan iki insan olur o kadar. Gerçek bir evlilik olacağını düşünöedin herhalde " dediğinde duyduklarımla kanım beynime sıçramıştı.
Sena'ya döndüğümde
" - Sena yanılıyorsun. Bu evlilik gerçek. Buna kendini hazırlasan iyi olur, birdaha söylemeyeceğim. İster seve seve ister zorla anladın mı beni. Şimdş kalkta düğünümüz için hazırlıkları başlatalım"dediğmde hala sandalyede oturuyordu.
Bu kızla işim gerçekten çok zordu. Kolundan tutup sürüklercesine onu arabaya bindirdiğimde burnunu çekip ağlıyordu. Biliyorum şuanda paramparçaydı ama böyle olması gerekiyordu.
Beni benimsemi, kocası olduğumu bilmesi ve bu evliliğe alışması gerekiryordu. Ben Mahsun Kodak, koskoca Mardin'e hüküm sürüyorsam, Sena'da bunu anlayıp bana itaat edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHSEN
ChickLitHerkes hayatının ilk nerede kaydığını dün gibi hatırlar. En güvendiği yerden aldığı o yarayı ve yaranın sahibini daima hatırlar. Seni bir ömür boyu unutmamak boynumun borcu olsun.. 🥀🥀🥀 #hiraizerdüş ~~~~~~🍀🍀🍀🍀~~~~~ Ben bu hayattan çok birşey...