BÖLÜM 14: KINA

66 6 0
                                    


Terastan odaya yöneldiğimde Mahsun'un sesiyle şok üstüne şok yaşamıştım.

"- Karıcığım bu arada Burağı düğüne çağırdığından da haberim var. Keşke önce söyleseydin hazırlık yapardık. Nede olsa eski nişanlını güzel karşılaşmak isteriz."

~~~~~~~~~🍀🍀🍀🍀~~~~~~~

Boşluktayım..
Kimsesiz, ruhsuz bir hayatın içinde, çırpındıkça kanıyordu kanatlarım. Karanlığın içine hapsolmuş hayallerim...

Aşk neydi sahi? Kime göre tutku, kime göre şehvet. Aslında aşk saygıydı, sevginin bir fazlası kalbin tümüydü aşk. Aşk'ı bilmeyene aşık olma der şairde dinlemez insanoğlu.

Aşka inanan herkes yarı yolda kalmıştı. Sena gibi, bir ihanetin kurbanıydı çoğu. Günler, saatler hep acıya işliyordu. Acı korkuya dönmüş, Sena'nın tüm vücudunu sarmıştı. Yatağa uzandığımda sadece korku vardı içimde.

Sürekli kendime lanetler okur olmuştum. Çünkü Mahsun gibi zeki biriyle aşık atmaya çalışıyordum ama düğünde de kınada da kalabalıktan yararlanacaktım, yapacaklarımdan geri kalmayacaktım.

Burak'ı hırslandırırken, Mahsun'a umut verecek gibi olacaktım, bu sayade de Burak beni terk etmenin, Mahsun ise beni dövmenin cezasını çekecekti. Biri umutsuzluğunu, biri de boş umutlarıyla kalacaktı ortada.

Sabah gözlerimi açtığımda Afşin başımda dikilmiş, uyanmamı bekliyordu. Gözlerimi ovuşturarak doğrulduğumda, sağ berjerde Dila'yı da görmemle onlara döndüm

"- Hayırdır sabah sabah, gelininize görümcelik mi yapmaya geldiniz yoksa?"

dediğimde Dila berjerden kalkarak yanıma geldi. Afşin'de yatağa oturduğunda bunlarda bir hal olduğunu anlamamak elde değildi. İkiside aynı anda yanaklarımdan öpünce gülümsemeden edemedim.


Çünkü bu evde beni sevenlerde vardı ve bu hoşuma gidiyordu.

" - Kızlar heyy!! Size diyorum, ne oluyor, ne bu şımarıklık bakim" dediğimde Dila gülümseyerek

"- Oo yenge sende aynı abime benzemeye başlamışsın ya, biz geliyoruz seni sevelim diyoruz sende abim gibi çemkiriyorsun ayıp ama"

diyerek ayağa kalktı, daha sonra Afşin beni kollarımdan tutup

"-Yenge hadi kalk, bak bugün kına var hem şu ben kabindeyken aldığın şu gizli elbiseyi de meraktan ölüyorum."dediğinde mahçupça Afşin'e baktım nerden anlamıştı ki bu da abisi gibi çok uyanıktı.Afşin biranda bana dönerek

" - Hem hanımağam artık kalksanız iyi olur bugün kına var. Abim giymen için sana bir elbise gönderdi, bizim adetlerimizdendir. Üzerini giyin kahvaltıya gel, sonrada hazırlanıp kuaföre gidiceğiz. Bugün bütün Mardin'i güzelliğimizle çatlatmamız lazım. "dediğinde


" - Tamam başımın belaları  tamam." diyerek yataktan doğruldum.

Lavaboya girdiğimde günlük rutinlerimi halettikten sonra elimi yüzümü yıkarken dolap kapağındaki kağıt dikkatimi çekmiltim. Sahi Mahsun neredeydi ki görmemiştim onu. Kağıdı elime aldığımda okumaya başladım

" - Mardin'in en güzel hanımağası, sana gönderdiğim kıyafeti giyinip makyajını yap. Kahvaltıdan sonra işlerimiz var. "yazıyordu.

Zaten bu adamdan da romantiklik beklenmezdi. Lavabodan çıktıktan sonra giyinme odasındaki kutuyu açtığımda içindrki kıyafete bayılmıştım. Mor renkli bir elbise üzerinde yöresel işlemelerle doluydu. Gold ve morun uyumu hiç bu kadar güzel olmamıştı.



MAHSENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin