BÖLÜM 16: BİRLEŞİM

86 8 0
                                    


Gelinliğin üzerine tutturulmuş notu görünce hemen elime alıp okumaya başlamıştım.

"- Seni beyazlar içinde, benim gelinim olduğunu görmek için yıllarımı verdim. İyiki geldin güzelim.."

~~~~~~🍀🍀🍀🍀🍀~~~~~~

Hayat bizi hiç ummadığımız anda kaderimize boynu bükük bırakmıştı. Kadın yorgundu, adam vurgun.
Biri ateş idi, diğeri su.

Biri yandı durdurak bilmeden hırçın alevler içinde, diğeri ise azgın bir deniz. Aslında kader onları hiç, bir araya getirmemsi gerekirdi. Çünkü yolları şimdi birleşse bile, sonsuzluğa ulaşamayacak kadar imkansız kılınacaktı ve bu sefer ateş ikisinide yakacaktı.

~~~~~~~~🍀🍀🍀🍀~~~~~~~~~~

Gelinliği giymek için gerçekten çok heyecanlıydım. Bu Mahsun ile evlendiğimden değildi, her kızın hayali olan gelinlik ve bu kadar muhteşem olduğu içindi.

Sabah sessiz geçen kahvaltıdan sonra ters bakışlar eşliğinde Mahsun'u işe geçşrmek için aşağıya inmiştim, istemedende olsa içimde bi garip his tufanı vardı.

Hani böyle birşeyi asla yapmak istemessin ama bunu sana mecbur bıraktıkları zaman sıkılırsın biran önce bitsin diye içinden geçirirsin ya aynı öyleydim. Konağın kapısı açıldığında Mahsun anlımdan beni öperek

"- Akşama kendini çok yorma, dini nikahımız kıyılacak, işim var seninle" diyerek arabaya dopru yönelmişti. Aklımda tek bir soru vardı acaba düğün olacakmıydı?

"-Şeyy.. Mahsun birşey soracaktım ben" diye kıvrandığımda gülen yüzüyle bana dönmüş

"- Söyle güzelim, bir ihtiyacın falan mı var?" diye sormultu. Evet aslında ihtiyacım vardı, zamana, huzura eski hayatım, eskş yaşantıma ihtiyacım vardı. Hiç aldırış etmeden

"- Düğünü soracaktım, düğün olmayacak mı?" dediğimde gülümsemesi genişlemişti.

"- Gerçekten bu düğünü çok mu istiyorsun sen güzelim? Eğer evet dersen hemen bugün yapalım olur mu?"

dediğinde gözlerimi kısarak ona bakmıştım. Bu adam gerçekten deliydi, bu adam asla normal değildi.

" - Ya Mahsun dalga geçme sırasımı acaba, kınası olmul düğünü olmayan gelin ne gezer bu alemde. Hem hadi yürü bakim işe geç kaldın". diyerekten daha fazla eline koz vermeden onu postalamayı başarmıştım.

Gerçekten normal değildi bu adam. Mahsun'u yolcu ettikten sonra yukarı avluya çıktığımda Zelal abla sofrayı topluyordu.

Sabahtan akşama kadar canımın sıkılacağını bildiğim için biraz yardım edip, birazda zaman öldürmem gerekiyordu. Sofradaki tabakları tepsiye koyduktan sonra aşağıya mutfağa inerken biranda tepsi elimden kayarak yeri boylamıştı.

Ne olduğunu anlamamıştım ama şuan bermuda üçgenine rezil olduğumu biliyordum.

Hatta belkide akşama biricik kayınvalidem Nurjin hanım

"-Oğul karın bir tepsiyi bile taşıyamamıştır ha, bunu mu bize gelin getirdin" der bir kere daha dövdürürdü beni oğluna.

Hemen eğilip yerdekileri toplamaya başladığım esnada Zelal abla ve kızı Dilek yanıma gelmiş

"- biz yaparız kızım bırak" diye beni yukarı çıkarmışlardı. Odaya girdiğimde üstümünde battığını görünce hemen üzerimi değiştirmiştim.

Üzerime siyah şifon kollu, dizlerin altında biten bir elbise gitmiştim. Herhalde sorun olmazdı diye düşünüyordum.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MAHSENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin