41.Bölüm

8.2K 754 230
                                    

*satır arası yorumları unutmayalım canımlar

''Umuda bin kurşun sıksa da ölüm, unutma! Umuda kurşun işlemez gülüm!''    Nazım Hikmet 🖋️

Odaya sızan şıkır şıkır bir güneşe uyanmıştım bu sabah. Doğru pozisyonu bulmuş olduğumdan asla yataktan çıkasım gelmemişti. Lakin içeriden yediğim acıktım mealindeki tekmeler sayesinde yerimden ağır ağır doğrulmuş, çıplak ve ödem tutmaya başlayan ayaklarımı koyu renkli parkeler üzerine bırakmıştım. Ellerim bir anda basan ufunetle son zamanlarda iyice uzamış olan saçlarımı toplayıp tepeden tutturarak ensemi açıkta bırakmıştı. Oh ! Dünya vardı ! Bir an ağustos ayında üç kat yorganla örtünmüşüm gibi bunalmıştım. Gebeliğin başından beri ara ara olan bu sıcak basmalar aylar geçtikçe artmıştı. Oysaki bahar henüz henüz gelmekteydi ve sert bir kış geçip gitmiş, izlerini de bırakmıştı.

İncecik ve salaş geceliğimle ayağa kalkıp ilk istikametim olan lavaboya yönelmiş, acil ihtiyacımı giderip üzerimi değiştirmek üzere gardolap önüne gelmiştim. Karnım büyüdükçe tuvalet ile olan münasebetimiz bir anda samimiyete dönüşmüştü. Hatta öyle ki bir ara yorgan ve yastığımı alıp klozet üzerinde sabahlamayı falan düşünmüştüm. Lakin yinede şikayetçi değildim halimden. Tüm zorluklarına rağmen onu karnımda hissetmek ve büyüdüğünü gözlerimle görüyor olmak muazzem birşeydi. Bacaklarıma yumuş yumuş hamile taytlarından bir tane giyip üzerime Alparslan'ın kapüşonlu badilerinden bir tane geçirdim. Kendi kıyafetlerim arasında bu kadar rahat ettiğim şeyler yoktu. Yeni almaktansa kocamın dolabına çökmeyi yeğliyordum. Üzerinde onun kokusunun olması bana daha iyi hissettiriyordu.

Ayağıma tabanının kaydırmaz olduğu evdeki beyler tarafından binlerce kez test edilmiş yumuşak terliklerimden birini geçirip çıkmıştım odadan. Bakışlarım İskender Baba'nın odasının kapalı kapısına takıldığında hala uyuyor olduğunu anlayarak olduğumdan daha sessiz davranmaya çabalamıştım. Babam, İskender Baba ve Amine'nin babası Ahmet amca muhteşem bir çete olmuşlardı. Sıklıkla olmasa da dışarıda buluşuyor, genellikle yalıda takılıyorlardı. Lakin yine de İskender Baba'nın son zamanlardaki durgunluğu ve uykusuzluğu gözümden kaçmıyordu. Önceden sabah erkenden uyanıp biz kalkmadan çayı koyan adam şimdi kahvaltı için beni beklemeyin kalkınca yerim diyerek güne öğlende başlıyordu. Bunu biraz irdelemek gibi düşüncelerim vardı ama dur bakalım...

Adımlarım merdivenlerin ilk basamağına değerken bakışlarım hemen kıyısında durduğum bir diğer kapısı kapalı odaya takılmıştı. Bebeğimizin odası... Artık  sekizinci ayında ortalarında olduğumdan odası , kıyafetleri ve doğum için hastane çantası hazırlanmıştı. Odayı Alparslan ile güle oynaya düzenlemiştik. Ona da iyi gelmişti bu aktiviteler. Nitekim yaşadıklarımızdan sonra her ikimizde profesyonel destek alsak da onun durumu benden daha zordu. O sabah aldığımız haberlerle büyük bir şok geçirmiştik. Polisin bir baskın yapacağını öğrenen Arslan anne ve babasını alıp yurt dışına gitmek üzere yola çıkmış, ancak yolda geçirdikleri kaza sonucu uçurumdan uçan arabayla sonlarına adımlamışlardı. Bedia uçuruma uçan arabadan ilk çıkan olmuştu. Duyduğumuza göre kaza esnasında arabanın uçuruma gittiğini fark ederek kendini kurtarmaya çalışmış ama geç kalmıştı. Düştüğü kayalıklar ise onun eceli omuştu. Muhsin Bey ise kırılan camdan dışarıya fırlamış, şans eseri kayalıklara değil de çalılıklara yuvarlanmıştı. Arslan ise nasıl olduysa arabanın içinde sıkışıp kalmış, tam da ona yakışacak şekilde cayır cayır yanarak acı içinde can vermişti. Yaralı kurtulan Muhsin Bey'in artık boynundan aşağısı tutmuyordu. Konuşamıyordu da. Gözleriyle anlaşmaya çalışıyordu. Alparslan ise onun tüm servetini kaybettiğini, kalanında borçlara gittiğini duyunca kendince bir resetleme yapmış, Muhsin Mihroğlu'nu hayatının sonuna dek bakılmak üzere bir bakım evine yerleştirmişti. Masraflar ise fazlasıyla ve peşinen ödenmişti. Bir gün ise desteğimi istemiş, el ele o bakım evine gitmiştik. Odasına girdiğimizde irisleri şok halinde irileşmişti yaşlı adamın. Alparslan ise donuk bir halde yüzüne bakıp ecelin gelene dek burada güzelce bakılmanı sağlayacağım. Lakin bunu çok merhametli olduğum için değil, haberin var yada yok olsa da damarlarımda kanın aktığı için yapacağım demişti. Ah o an Muhsin Bey'in nasıl bir şok yaşadığı asla gitmiyordu aklımdan. Konuşabilse belki de neler söyleyecekti o gün. Verebildiği tek tepki gözünden süzülüp yastığına damlayan bir damla gözyaşı olmuştu.

MURASSA 🌿Muâşaka Serisi🌿 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin