21. Bölüm

9.3K 980 1K
                                    

*satır arası yorumları unutmayalım canımlar

“Unutma ; her gelen sevmez . Ve hiçbir seven gitmez...”      Nazım Hikmet 🖋️

Gam kokulu bir ormanda durmuştu arabanın tekerlekleri. Ağaçların yaprakları öyle sık ve genişti ki toprağa güneş ışığı sızmıyor gibiydi. Gün ortası gece çöken etrafıma ürkek bir bakış atmıştım. Buraya neden ve kim için geldiğimi unutmamalıydım. Yoktu öyle korkup geri dönmek. Hem canavar mıydı bu adam ? Yiyecek hali yoktu ya beni? Arabanın kapısını yavaşça açıp nemli toprağa basmıştım kademimi. Etraftaki sükunet iç titretecek seviyedeydi. Tam kendine layık bir inziva köşesi bulmuştu İskender Saruhan. Henüz küçücükken oğlunu bırakıp bu köhne kulübeye sığınması anlatıyordu aslında tüm gizemi. Bir de onun ağzından dinleyecektik bakalım. Usul usul adımlarla yaklaşmıştım kulübeye. Kurumuş çam iğnelerinin üzerine her basışımda çıkan o çıtırdı etrafıma bakınma isteği uyandırıyordu içimde. Nihayet kulübeye ulaşmış ve elimi kaldırıp tıpkı o sabah evin kapısını yumrukladığı gibi sertçe dövmüştüm ahşabı. Dur durak bilmeden yanlızca vurmuştum. Derken kapı aralanmış, İskender Bey şaşkın gözleri ve yamalı kıyafetleriyle görünmüştü. Endişe dolu bakışları yüzümde şaşkınlıkla gezinmişti. Olduğumuz vaziyeti sorgulamıştı birkaç salise. Ve hemen aralamıştı solgun dudaklarını.

-Alparslan'a birşey mi oldu ?'

Korku dolu sesi acı acı gülümsetmişti beni. Evladının yanında olmayışı vicdanını rahat bırakmıyordu belli. Peki ya nedendi bu inat ? Başımı olumlu anlamda sallamıştım.

-Oldu.'dedim sert çıkan sesimle. 'Alparslan'a çok kötü birşey oldu yıllar evvel. Bende bunu onu öğrenmeye geldim.' Dediklerimle bir an büyümüştü menevişleri. Nedense sonra parlayıp sönmüştü. Yere dönen başıyla derin bir nefes çekmişti ciğerlerine. Sonrada dönüp içeri giderken mırıldanmıştı

-Üzeri küllemiş kordan duman tütmez gelin hanım.',

Pes edecek miydim? Bu ters ve huysuz tavırları beni vazgeçirecek miydi ? Elbette hayır ! Yaşadıklarımın sebebini öğrenmek benim en doğal hakkımdı. Ve bunu en baştan beri Alparslan'a sorarak hata etmiştim. Asıl muhatabım İskender Saruhan'dı. Nihayetinde onunla birebir bağlantılıydı bu intikam. Daha fazla düşünmeden arkasından içeri girip kapıyı kapatmıştım. İçerisi de tıpkı orman gibi ürkütücüydü. Tahta bir sedir , ufak bir masa ve çok az sayıda mutfak eşyası... Yirmi senedir nasıl yaşıyordu bu adam burada ? Düşünmeyi sonraya erteleyip şöminenin önünde sırtı dönük duran adama doğru yürümüştüm.

-Neden yapıyorsunuz bunu ? Neden evladınıza sırtınızı dönüyorsunuz ?'dedim öfke dolu sesimle. Gidip korkusuz korkak gibi yanında durdum. Ela gözleri şöminede yanan ateşten bir lahza ayrılmıyordu. 'Öyle ihtiyacı var ki size !  Kalbinize girebilmek için türlü intikam oyunlarına boğmuş ömrünü görmüyor musunuz ?' Küçük bir yutkunma geçmişti boğazından. Parmakları avuçlarında tuttuğu gözlerimin rengindeki tesbihi şakırdatmaya devam etmişti. Özel güçlerim olsa da iç sesini duyabilsem diye hiçbir zaman bu kadar dilek dilememiştim.

-Ben ona yapma dedim. Ben Allah'a havale ettim , sende edeceksin dedim. Ama dinlemedi. '

Gözlerini ateşten ayırmadan söylediği sözler garibime gitmişti. Oysa ki o gün eve geldiğinde intikam oyununun ahvalini sorup onun için gerildiklerini zannetmiştim. Durum tam tersiydi dediğine göre. Alparslan bu oyunu kendi kurmuştu. Peki nasıl ? Hangi çocuğun aklına gelirdi böyle birşey de hayatını bu intikam için şekillendirirdi ? Tek kaşım kafamdaki soru işaretleriyle havalanmıştı.

-Haberiniz yoktu yani oğlunuzun hayatımı mahvedeceğinden.'dedim ima dolu bir tonda. Bir an dönüvermişti bana yüzünü. Gözleri kehribarlarımda hüzün dolu bir tavırla gezinmişti. Bu adamın yüzünden hislerini asla anlayamayacaktım sanırım. Başını hafifçe iki yana sallamıştı.

MURASSA 🌿Muâşaka Serisi🌿 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin