"Anne. Kendimi sıcak hissediyorum." Diye mırıldandı Hikaru, gözleri hâlâ kapalıyken. Yanında uzanan annesi doğrularak elini oğlunun alnına koydu. "Yanıyorsun sen!" Dedi genç kadın telaşla. "Korkacak birşey yok ama bebeğim. Şimdi hastaneye götüreceğim seni."
"Ama sadece uyuyasım geliyor.." dedi küçük oğlan.
"Olmaz. Hastaneye gitmemiz gerek, gel hadi." Sayu, yorganı çekerek oğlunu kucağına aldı.
"Ben yanındayım." Dedi oğlunu arabaya bindirirken. "Soğuk." Hikaru, üzerindeki montuna daha sıkı sarıldı. "Üşüyorum."
"Geçicek." Arabayı çalıştırdı hemen. "En yakın hastaneye gideceğiz şimdi." Dedi arabayı sürmeye başlamadan hemen önce.
"Bay Misugi." Hemşire kadın, Misugi'nin odasına girdi. "Evet?" Dedi Misugi, sarışın kadına dönerek.
"Küçük bir çocuk. Ateşi çok yüksek, sizin bakmanız gerek." Dedi hemşire. "Pekâlâ." Genç prens, sandalyesinden kalktı ve odasından çıktı.
Hemşirenin gösterdiği odaya girdiğinde şok üstüne şok yaşadı. Hastalanan çocuk kendi oğluydu! Ve Sayu da hemen yanındaydı.
"Doktor Misugi?"
"İlgileniyorum." Diyerek oğluna doğru yürüdü. "Gözlerini açmıyor." Dedi Sayu korkuyla. "Arada birşeyler mırıldanıyor ama anlayamıyorum."
"Ateşden sayıklıyor büyük ihtimal." Oğlunun montunu çıkarttı ilk önce. "Termometreyi ver. Ateşini ölçelim önce" Dedi yanında duran hemşireye. Ardından termometreyi oğlunun koltuk altına koydu.
"Annecim.." diye sayıkladı Hikaru.
"Burdayım bebeğim." Dedi Sayu, oğlanın elini tutarak.
Ateşi gerçekten yüksekti. 40 derece olduğunu gördüğünde Fazlasıyla endişelendi oğlu için ama o doktordu. Oğlunu iyileştirecekti.
"Kan alalım şimdi." Dedi hemşireye.
"İyne istemiyorum." Hikaru, gözlerini araladı yavaşca.
"Çok az acıtacak annecim." Sayu, Hikaru'yu sakinleştirmeye çalıştı hemen.
"Annen haklı. Bak ben de yanındayım, korkma sakın." Baban yanında.
Kan alma da bittikten sonra geriye tahlillerin sonucunu beklemek kalıyordu. Tabii serum da takmışlardı ateşinin düşmesi için.
"Sadece doktorsun, o da iyileştirmen gereken çocuk. Kendini yakın hissetme sakın."
"Hayır. Ben onun babasıyım." Misugi, kadının yüzüne hiç bakmadan oğlanın saçlarını okşamaya devam etti. Hikaru, uyuduğu için onları duymazdı da.
"Kes sesini." Dedi Sayu, sertçe. "Ayrıca fazla yakınında da durma. İstemiyorum."
Bu esnada Hikaru, kıpırdanarak gözlerini açtı. Hem Sayu hem de Misugi paniklemişlerdi, oğlanın konuşulanları duyup duymaması konusunda.
"Hey sen bana yardım eden adamsın. Tanıdım seni." Dedi babasına bakarak.
Anlaşılan hiç birşey duymamıştı. En azından şimdilik bilmemesi daha iyi olurdu onun için.
"Ah, evet." Dedi Misugi, eli saçlarına giderken.
"Doktorsun demek. Bana şimdi de yardım ediyorsun."
"Hastalarımı iyileştirmek benim görevim Hikaru." Babası olduğumu bilse, ne tepki verir?
"Tahlillerin sonucu çıktı efendim." Diye içeri giren hemşireyi, kafasını sallayarak onayladı ve kadının yanına doğru ilerledi.
"Eve ne zaman gideceğiz anne?"
"Doktora sormamız gerek, birtanem."
Kısa süre sonra Misugi, tekrardan yanlarına geldi ve yüzündeki küçük gülümsemeyle ikiliye baktı. "Sonuçları iyi, korkulacak bir durum yok."
"Ateşi neden bu kadar yükseldi o zaman?"
"Bu yaş çocuklarda olabilecek bir durum. En azından virütik birşey olmadığını söyleyebilirim." Oğlunun yanına gelerek, tekrar saçlarını okşamaya başladı. "Bu gece burada kalman gerek ama. Yarın evine gidebilirsin, anlaştık mı?" Küçük çocuk, başını aşağı yukarı salladı.
Ufaklığın alnından öptü ve bu hareketi Sayu'yu fazlasıyla sinirlendirmişe benziyordu. "Sizinle biraz dışarıda konuşabilir miyiz doktor bey?" Dedi dişlerini sıkarak. Misugi'yse gayet sakin şekilde kapıya doğru yürüdü. "Tabii."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralı Prens~Jun Misugi
RomanceO zamanlar, yapabildiğim tek şey terk etmek oldu. ilişkimi, ailemi, işimi, bildiğim her şeyi terk ettim. parçası olduğum bir dünyada bulamayacağım cevaplar bulmayı istedim. öyle bir dünya ki birçok insanın karmaşık ve mutsuz olduğu bir şeyi temsil e...