"Hey!" Hikaru, hemen anne babasının arasına girdi. "Sen de mi annemle evlenmeye çalışıyorsun?! Bana yardımcı olmuş olman annemle evlenebileceğin manasına gelmez!"
"Kıskançlığını esinlikle senden almış." Dedi Misugi. "Dinle Hikaru. Seninle biraz konuşalım." Diyerek Hikaru'yla aynı boyda olmak için eğildi.
"Beni ikna edemeyeceksin!"
"Bence onu dinlemelisin Hikaru." Dedi salonun kapısında yanında bekleyen Jun. "Ben odamdayım, siz rahat rahat konuşun." Diyerek merdivenlere yönelmişti-Elbette merdivenlere oturup onları dinlemeyecekti.
"Benimle ne konuşacak mışsın?"
"Sen annenin başka bir adamla evlenmesini istemiyorsun dedin. Peki babanla evlenseydi? Bunu ister miydin Hikaru?"
"Ne demek istediğini açıkça söyler misin lütfen." Dedi Hikaru. Bu adam kafasını çok karıştırıyordu.
"Haklısın. Bunları söylemek için geciktim bile." Dedi Misugi. Ellerini oğlunun omuzlarına koyarak, küçük oğlana gülümsedi. "Ben senin babanım Hikaru. Evet 6 yaşına kadar yanında değildim, bunun için çok özür dilerim. Ama bundan sonra hep yanınızda olacağım."
"Hayır." Hikaru, bir iki adım geri gitti. "Beni kandırıyorsun. Benim babam uzaklarda ve yerini annem bile bilmiyor! Öyle değil mi anne?!" Dedi annesine doğru dönerek. Ama beklediği cevabı alamadı. Sayu'nun Misugi'nin dediklerini onaylamasıyla birlikte küçük oğlan donup kalmıştı.
"Neden.." dedi gözlerini sıkıca kapatarak. "Neden yanımızda yoktun..doğduğumdan beri yanımda sadece annem var ve senin yokluğunu hissetmemem için elinden geleni yapıyor. Sen şimdi gelmişsin, peki şimdiye kadar nerdeydin?!" Karşısındaki adamın gözyaşlarını görmesini istemediği için başını eğdi.
Misugi'yse oğlunun hislerini anlayabiliyordu. Çocuğuna ve sevdiği kadına yaşattıkları ve hâlâ da üzülmelerine neden olması genç prensin kalbini acıtıyordu. Dağıttığı ailesini tekrar bir araya getirmek istiyordu tabii ama Sayu ve Hikaru'nun, Misugi'yi kolayca kabul edecekleri belli değildi henüz. Anlayış konusunda babasına çeken Hikaru, dinlediğinde babasını anlayıp onu affederdi. Ama Sayu'nun Misugi'yi hâlâ sevip, sevmemesi bile mechuldü.
"Ben sizi asla unutmadım, her zaman sevdim ve sevmeye de devam ediyorum." Misugi, oğlunun elini tutarak kendi kalbinin üzerine koydu. "Mecbur kalmasam asla gitmezdim ama iyileşmem gerekiyordu. Yanınızda olmaya devam etmek için iyileşmem gerekiyordu. Ve iyileştim de. Sonra hemen yanınıza geldim. Beni affedebilecek misin oğlum?"
Az önce de belirttiğim gibi Hikaru adamı affetmek istiyordu. Hâlâ 6 yaşında olduğu için anlayamadığı şeyler vardı elbet ama babası iyileştikten sonra oğluna geri dönmüştü. Onu hiç bırakmamıştı. Bu düşünceler Hikaru'yu rahatlatıyor ve babasına karşı sevgi hissi uyandırıyordu.
"Annem affederse, ben de affederim." Dedi küçük oğlan. Ardından annesine çevirdi kahverengindeki gözlerini. Sayu, Misugi'ye karşı çok öfkeliydi ama artık oğlunun babasından ayrı kalmasını istemezdi. Bu yüzden hafifce kafasını sallayarak : "Babanın söyledikleri doğru Hikaru. Ve onu affetmek tamamen senin kararın."
Hikaru, tekrar babasına döndü. Eli hâlâ Misugi'nin kalbinin üzerindeyken, hızlanan kalp atışlarını da hissediyordu. Babası kollarını açarak, oğluna gülümsedi. "Sana sarılabilir miyim Hikaru?"
Flashback
Genç oğlan, karşısındaki sevgilisine hayranlık dolu bakışlarla baktı. "Muhteşem görünüyorsun." Diyerek yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Bu sırada Matsuyama, elindeki araba anahtarını sallayarak yanlarına yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralı Prens~Jun Misugi
RomanceO zamanlar, yapabildiğim tek şey terk etmek oldu. ilişkimi, ailemi, işimi, bildiğim her şeyi terk ettim. parçası olduğum bir dünyada bulamayacağım cevaplar bulmayı istedim. öyle bir dünya ki birçok insanın karmaşık ve mutsuz olduğu bir şeyi temsil e...