0.9 - Acı Kayıp

614 25 4
                                    

Odaya girdiğimde Ebru boyalarla uğraşıyordu. Ben de gidip karşıdaki koltuğa oturdum. Ebrum gelip tişörtümü başımdan çıkardı. Zarif ve narin elleri kemerimi çözdükten sonra fermuarımı indirdi.

"Böyle çok güzel oldu."

Hayal kırıklığıyla kafamı geriye doğru yatırdım. Bir an için Ebru'yla sevişeceğimizi sanmıştım. Ama benim resmimi çizmeye daha meraklı gibiydi.

"Oturur pozisyona gel sonra bacaklarını ayır geriye yaslan kolunu koltuğun sırtına koy ve elini çenene yerleştir"

Anlattıklarını yapmaya çalıştıktan sonra beğenmediği bir yer olacak ki yanıma gelip kolumun şeklini değiştirdi. Bu sırada çok yakınımda olduğu için kokusu burnuma doldu. Dudaklarını öpmek için öne eğildim. Ve öptüm. Kana kana.
Geri çekildiğimde neye uğradığını şaşırır bir hali vardı. Sarhoş gibi sallanınca tutup kucağıma oturttum. Elini yüzüme yasladı. Çok hızlı bir sevişme olacağını kendi içimden tekrar ederek onu soydum.  Muazzam görünüyordu.
Zaten fermuarım açık olduğu hiç beklemedim. Kucağımdan hafifçe kaldırıp kendimi ayarladım. Yavaşça bedenini aşağı indirdim. Kendini kaldırıp indirmeye başladı. Bu pozisyonda onun bütün duvarlarına ulaşıp onu hissedebiliyordum. Dakikalrın ardından onu kendime katmıştım. Nefesi düzene girdikten sonra üstüne tülden beyaz geceliğini giydi. Çok seksi görünüyordu buradan . Her şeyi hala ortadaydı. Hafifçe belirginleşen karnına bakarken o çizmeye başlamıştı.
Bana anlattığı kompozisyonun şeklini tekrardan aldım. Ebru resmini bitirene kadar kıpırdamadan onu izledim. Mola verince yanına gitmeye karar verdim.
Arkasından kolumu karnına sarıp masaj yapar gibi okşamaya başladım. Rahatlasın diye hafifçe karnını kaldırdım. Mırıltıları kulağıma gelince boynuna öpücük bıraktım.

"Kendini yorma sonra devam ederiz."

"I-ı, iyiyim ben devam ederiz birazdan"

"Sen nasıl istersen ". Saçlarını koklayarak öptüm.

Bir süre daha öyle durduktan sonra Ebru resmin başına geçti ben de yerime geçtim.

Geçen saatlerin ardından sonunda resim bitmişti. Ama bana göstermedi. Sergide göstercekmiş.

El mecbur kabul ettim.

-----------

Karamla oynayan Ebru'nun yanına gittim. Yanına gelince eğilip diz çöktüm.

"Yerde rahat mısın kuşum?"

"İyiyim iyiyim."

Karam için mutfağa gidip mama kabına su koyup geri geldim. Kedi su koyduğum kabın yanına ilerlemeye başlarken Ebru'nun omzuna ellerimi koyarak destek verdim yerden kalkması için.

İkimizinde üstünde bir durgunluk vardı. Basık havanında etkisi vardı bunda sanırım. Gri renkli duvara dalmışken merdivenlerde karşılaştığım manzarayı hatırladım. O an zihnime dolarken karanlık beni içine çekmişti sanki.

Bahçe kapısında içeri girdiğimde elimdeki torbada aşerdiği sütlaç vardı. İşten gelirken almam için arayıp istemişti benden. Erken gelmiştim bugün.

Yukarı kattan gelen ağlama sesleriyle elimdeki poşet yere düştü. Hızlı adımlarla merdivenleri çıktım. Birkaç kere ayağım takılmıştı ama bunu ımursamadım. Odamızın kapısının önünde ilk önce kanları gördğm yerde. Çok fazlaydı. Sonra kapıya yaslanmış olan Ebru'nun saçlarını gördüm. İçimi yakan kızıl saçlarını.
Yüreğim sıkıştı. Yere çömelip ne olduğuna baktım. Kanlar Ebru'nun geceliğinin altından geliyordu.

"Ebru ." Acı dolu fısıldamamı zar zor duymuştum kendim bile ama sesim Ebru'ma ulaşmıştı.

"Tugay, yardım et. Onu kaybediyoruz. Oğlum gidiyor."

Erkendi. Çok erken. Yedinci aya yeni girmişti oğlum.

Neler olduğunu anlayamıyordum.
Hızlıca onu kucakladım. Başı onu kucağıma alır almaz geriye doğru düşmüştü. Gerisi yıkımdı. Kötü zamanların başlangıcıydı. Bebeğimizin anne karnında öldüğünü eğer almazlarsa Ebru'nun da öleceğini ve seçme şansımızın olmadığını söyleyen doktora Ebru'yu kurtarmasını söylüyordum. Poyraz ölmüştü. Ebru da ölemezdi.

Dolan gözlerimi yukarı bakarak geçirmeye çalıştım. Ebru sanki ne düşündüğümü anlamış gibi bakıyordu. Ebru'ya Poyraz'ın öldüğünü süylerken ki çaresizliğimi tekrar yaşıyordum sanki.

Ona sarıldım ve göğsüme çektim. Toparlanmak on dakikamızı almıştı. Ebru gözyaşlarını sildi ve elimden tutarak ayağa kaldırdı bizi.

Geçmiş sanki hiç geçmemişti.
Artık sadece kızımıza odaklanmalıydık şimdi. Ada'ya.

"Tatlı canın bir şey istiyor mu güzelim?"

"Fıstıklı helva." Onun düşüncelerden çıkarmak için hazırlanıp yola koyulduk.

EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin