1.0 - kırgınlık

568 23 2
                                    

Tugay'ın beni geçiştirip kapıyı yüzüme çarpmasına şaşkınlıkla bakıyordum.
Gözlerim dolunca hemen topladım kendimi. Böyle bir durum gözyaşlarımın akmasına değmezdi .

Güvenmemesi ayrı açıklama yapmama bile müsade etmemesi ayrı koymuştu bana.

Onun telefonu elimdeyken beni görünce hışımla elimden telefonu alıp kapıyı çarpıp çıkmıştı. Benden bir şey saklamadığına emindim ama bu davranışı çok garipti. Durduk yere gelip telefonunu kurcalamışım gibi davranmıştı. Akşam eve geldiğinde de hala biraz sinirli duruyordu ama siniri kendine gibiydi. Odaya girince elimde telefonumla ona bakıyordum . Elimi karnıma koyup hoşgeldin demek için ayağa kalkıyordum ki üzerime gelmesiyle tekrar yerime oturdum. Önümde durup elimden hışımla telefonu almasıyla öfkelenmiştim.

"Ne bu tavırlar? Hayırdır?" Diye sorunca iyice dellendi.

"Hoş oluyormuymuş telefonunun karıştırılması?" Diye alayla misilleme yapar gibi sorunca iyice öfkelenmiştim. Bunu bu kadar sorun etmesi garipti. Normalde takılmazdı bile bunlara.

"Alt tarafı fotoğraflara baktım niye kızıp evi terkediyorsun ki?"
Omuzlarını yorgunlukla düşürünce ona kıyamadım.

"Bana güvenmiyorsun" diye acıyla fısıldamasıyla donup kaldım.
Kafamı iki yana salladım. Ona açıklama yapmak ister gibi ama yumuşak bir tonda konuşmaya başladım.

"Alakası yok. Sen benim ailemsin, insan ailesine güvenmez mi?"

Bana böyle dolmuş gözlerle bakmasına dayanamadım. Uzun boyuna rağmen kafasına ulaşıp ,kendime çekip göğsüme gömdüm onu korumak istercesine. Ağlamasın istiyordum . O kolay kolay bu kadar dağılmazdı. Kafasına taktığı bir şey olmalıydı. O anlığına bu konuyu düşünmeyi rafa kaldırdım . Bunun yerine onu rahatlatmaya çalıştım. Ellerini sırtıma koyup başını göğsüme gömmüştü. İç çekişleri geliyordu kulağıma. İçim acıyordu onu böyle görünce. Yavaşça koltuğa yöneldim, karnıma dikkat ederek uzandırdım ikimizi de. O göğsümde yatarken ben saatlerce saçını okşayıp öptüm.

"Anlatmak ister misin bitanem?"

Kafasını iki yana salladı. Zorlamadım.
Sabaha kadar öyle uzandık. O uyudu ben saçlarını okşadım.

'Her fırtına yolunu bozmak için gelmez,
Bazıları sorunları çözmek için gelir.'*

--------

Sabah uyandığım zaman yatakta gözlerimi açmıştım. Sabaha karşı uyuyakalmıştım sanırım, Tugay'da beni odaya taşımış olmalıydı. Ne yaşarsak yaşayalım beni düşünmesiyle yüzümde tebessüm oluştu.
Sonra aklıma gelenle tebessümüm soldu.
Tugay yanımda değildi. Kahvaltı bile etmeden yüzümü bile görmek istemez gibi gitmiş miydi? Evin her tarafına bir umut baktım. Evde değildi omuzlarım kırgınlıkla çöktü sanki terkedilmiş gibi hissediyordum.

Ada karnımda aç kalmasın diye iştahım olmamasına rağmen kahvaltı yaptım öğlene doğru.

-
----
--------
------------------
--------
----
-

09.47

Tugay'ın jetindeydik. Aramız hala limoniydi. Onun yakınlığını, sıcaklığı, şefkatini, kokusunu, sert hallerini bile özlemiştim . Bunları düşürken burnumun direğinin sızladığını hissettim. Kafamı iki yana yavaşça sallayarak kendime gelmeye, hamileliğin başıma açtığı duygusallıktan çıkmaya ve ağlamamaya çalıştım.
Diğer hamileliğimde bu kadar duygusallaşmamıştım. Kaybettiğim bebeğimi hatırlayınca daha da melankoliye bağlamamak için düşüncelerden sıyrıldım.
Karşımda oturan Tugay tabletinden haberlere bakarken ben de sanat tarihi kitabımı okuyordum.

EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin