1.5 - Karakol

183 17 1
                                    

Yabancı numaranın aramasını görünce kaşlarım çatıldı. Normalde açmazdım ama içime bir sıkıntı doğmuştu.

"Alo"

"Merhaba,Tugay benim."

"Yavrum noldu, neden başka numaradan arıyorsun? Başına bir şey mi geldi. Ada iyi mi?"

"Sakin ol İyiyiz biz birtanem. Sadece ben biraz tutuklanmış olabilirim.

"Ne?" adeta kükredim telefon ahizesine.

"Kızma hemen sevgilim vallahi ben haklıyım."

"Nasıl kızmayayım Ebru. Allah aşkına hamilesin sen nasıl duracaksın nezarethane köşelerinde?"

Ağlamaklı sesle "Buraya gelir misin Tugay?" dedi bir anda değişen moduyla.

"Hemen geliyorum yavrum. Bekle beni, sakın bir yere ayrılma!"

Telefondan kızmış sesi geldi.
Çok çabuk değişiyordu duyguları.

"Nasıl bir yere gideyim Tugay?"

"Akıl mı kaldı yavrum, kapat telefonu geliyorum yarım saate avukatla birlikte."

Telefonu suratıma kapattı.

Avukatı aradım daha fazla beklemeden.
Sezai abi benim hususi avukatımdı. Bazen şirket işleri içinde onunla konuşurdum.

" Alo, Sezai abi benim hatun tutuklanmış bir saat daha durmasın orada hallet gözünü seveyim. Hamile zaten."

Hemen avukat kimliğine büründü Sezai abi.

"Tamamdır ama önce neden tutuklandığını öğrenmemiz lazım Tugay"

Sıkıntıyla alnımı ovdum.

" Ne yap çıkar onu abi oradan."

"Karakolda buluşalım "

Vedalaşıp kapattım.

Sezai abi ben sormayı unuttuğum için hangi karakol olduğunu tanıdıklarsan bulmuştu. Kafa mı kalmıştı.

Emniyetten içeri girdiğimde işk gördüğüm polise Ebru'yu sordum.
Beni nezarethaneye götürdü.

Parmaklıklar arasındaki Ebru'yu görmemle yüreğim sıkıştı.

"Güzelim ben geldim."

"Tugay" yerinden karnını tutarak doğruldu.

Dağılmış haliyle için titredi.

"Kurban olduğum ben geldim bak. Seni çıkaracağız birazdan."

Ellerimiz parmaklar arasında buluştu. Bir sürü öptüm elinden.

"Neden tutukladılar seni? Ben bir şey sormadan buraya geldim direk."

Yaramazlık yapmış çocuk gibi bakan masum bakışlarıyla konuştu.

" Gerçekten benim suçum yok Tugay inan bana."

İnanıyordum tabi ki ona kanıta gerek bile yoktu.

Çünkü bilmek kanıtla olurdu ama inanmak koşulsuz şartsız olurdu.

Eğilip burnumu burnuna sürttüm.

İnanmaz olur muyum Ebru'm sana.
Kendime inanmam sana inanırım ben.
Bilmiyor musun?"

Gözlerimiz kapalı nerede olduğumuzu unutmuştuk.
Ama memurun sesiyle kendimize geldik.

"Son beş dakika."

Açıklama bekler gibi bakınca anlattı.

" Ben dışarda yürürken parkta kızına bağırsn o kadını görünce ilk önce durdum ama karışmamaya karar verdim sonra kıza vurunca dayanamadım. Araya girme ihtiyacı hissettim. Kızı ağlarken o bana sataşmaya başladı, ben yaptığının kıza bir faydası olmadığını izah ediyordum o sıra."

Durdu ve nefeslendi. Sonra kaldığı yerden devam etti.

"Çocuğu parka getiriyosun niye burnundan getirip ağlatıyorsun ki değil mi? Onun siniriyle laf dalaşına girdik. Annelik içgidilerim devreye girmişti. O sıra devriyedeki polisler bizi farketti.
Karnıma vuracaktı manyak kadın ondan elini tuttum. Polisler yanlış anladı, daha doğrusu çirkef kadın yanlış anlattı olayı.
Görünen manzara ile burada buldum kendimi."

Ebru zaten karakollara düşecek bir kadın değildi. Kavgacı bir insan hiç değildi. Hep temkinli uzlaşmacı yanaşırdı olaylara.

"Annelik içgüdülerini yerim senin ben"

Adayı korumak için düştüğü durumdan kurtaracaktım onu.

"Kefaret falan ödeyip çıkarırım seni merak etme. B planı olarak da o kadını ikna ederim şikayeti çekmesi için aksi halde başına bela olurum onun."

Ada ve Ebru kırmızı çizgimdi. Sınır noktamdı.

"Biliyorum kurtarırsın beni Superman'im benim. Sen zaten kurtarmanın yolunu bulursun hep ."

Son kez alnından öpüp zorla çıkışa doğru ilerlemeye başladım . Omzumdan geriye doğru ona bakıyordum. Ters ters yürüyerek çıktım nezarethaneden.

Yarım saat sonra kadını ikna etmiş ve Ebru'yu dışarı çıkarmıştık.

"Özgürlük"

İki saatte kader mahkumu olan Ebru'ya bakarken gülmeye başladım.

"Ne gülme sen hiç girmedin tabi oraya."

"Eline de tespih vereyim mi usta?"

"Çok kötüsün Tugay ."

Kolumu omzundan atarak kemdime yasladım onu ve başının üstünden öptüm.

"Dalga geçiyorum güzelim, eğer her olayı ciddiye alırsan erken yaşlanırsın. Benden sana tavsiye. "

Bana bakarak eşsiz gülümsemesini sundu.

"Ben de güzelim."

Gözleriyle anlattıklarına sözcüklerle karşılık vermiştim.

EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin