Alışmanın sevgiden de beter bir illet olduğunu düşünüyordum.
İçerideki odada yatan kadına alışmaktan daha da beter bir hale gelmiştim. Dört duvarı olmayan evimdi o benim.
Ben kimsesizler yurdunda büyümüştüm. On sekiz yaşında elimde çantamla -içinde birkaç parça eşyam vardı- Küçük yaşta yitirdiğim ailemden kalan mirasla bu hayatta tek başımaydım . Yurtta bile yalnızdım,
bir konuşabildiğim Aysel Hanım vardı; yurt müdürümüzdü kendisi ama zamanımın çoğunu çizerek geçirirdim . Elimde kalem pencereden gördüğüm arabaları çizerdim sadece. Tek uğraşım buydu. Yurttayken planladığım işi kurmak için yeteri kadar sermayem olsa da önce üniversite okumalıydım. Otomotiv mühendisliği bölümünden
mezun olunca kendi işimin patronu olmuştum böylece. Babam savcıydı, annemse emekli öğretmen.Artık yirmi beş yaşında hisse değeri yüksek bir şirket, derme çatma da olsa bir ailem vardı ve bunu kaybetmemeye kararlıydım.
23.42
Odanın kapısını açıp içeriye girdim.
Karşımdaki yatakta uyuyan kadını bir süre ayakta izledikten sonra yatağa doğru yürümeye başladım ve kenarına oturdum. Cenin pozisyonunda uyuyan Ebrunun beli açılmıştı. Pikeyi üstüne örtüp anlına öpücük bıraktım.Geldiğimi hissettiği için uyanan Ebru'ya bakmaya başladım.
Gözlerinin içine bakarken günlerdir güldüğünü görmediğim Ebru'ya duyduğum özlemim iyicice artmış durumdaydı. Bütün gün misafirlerin gitmesini beklemiştim. Bana sinirli olduğu için odaya gidip götünü dönüp yatmıştı.Daha lohusa dönemi yeni bitmişti. Düşük yapmıştı. Bebeğimizi kaybettiğimizden beri depresyondaydı. Onun ne tepki vereceğini bilmesemde bugün onun gönlünü almayı kafama koymuştum.
Ben düşüncelere dalmışken onun sesini duydum."Tugay"
Adımı mırıldanmasıyla yüzüne baktım.
Yeri izlerken dalmışım."Benim güzelim, buradayım."
"Uyu sen hadi yavrum.""Gel buraya" dedi. Onu kırmayarak yatak başlığına sırtımı dayadım ama uyumayacağımı daha doğrusu uyuyamayacağımı biliyordum.
Uykusuna dönerken ben yüzünü izliyordum. Hamile olduğu zamanda çok güzeldi hala çok güzel ama yüzü solgun.
Aklıma düşen tatlı halleriyle ufak bir tebessüm ettim.Hamileliğinde beni bile aşermişti. Mavi gözleri heyecanla parıldayan kadına istediğini vermek için uğraşırdım. Kendimi bile.
Göğsüne doğru kıvrıldım.
"Benim bebeğim " diye mırıldandı.
Sesi çok güzeldi ama acılı bir tonda sayıklamıştı.Psikolojik durumumuz ne kadar kötü olsada Ebru'yı tekrar mutlu görene kadar uğraşmaya devam edecektim.
Göğsünün üstünde yatarken aklıma Ebru'yla birlikte gittiğim sergide gördüğüm tablo gelmişti.
Babasını hapishanede emziren kadın tablosu.
Babasını ölmesin diye gizlice emziren kadın. Başımı iki yana sallayıp ânâ odaklandım. Sonra Ebru'yla ilk tanıştığım ânı hatırladım . Doğu ekspresinde tatile giderken aynı kamaradaydık. Onun güzelliği beni çok etkilemişti. Kendime vakit ayırmak, kafamı toplamak için telefonumu kapatarak çıktığım seyahatte onunla tanışmıştım. Ben onunla ilgili hayaller kuruyordum nasıl yanlış anlaşılmadan beraber gezmeyi teklif edeceğimi düşünüyordum. Sonra aklıma aslında doğru anlaşılacağım gelmişti. Onunla vakit geçirmek istiyordum. Tüm cesaretimi topladım ve hayatımda ilk defa kalbimin sesini dinleyerek sormuştum."Eğer eşlik edeceğin kimse yoksa beraber gezelim mi?"
Liseli ergen gibi sorduğum soruya merakla ve birazda korkarak cevap beklerken yaşadığım stresi hala hatırlıyorum. Elimi ayağımı birbirine dolamayı başarmıştı küçük bedeniyle ve ruhuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ebruli
Storie d'amoreEbru ve Tugay'ın sevgili olduktan sonraki hayatları anlatılıyor. Arada geçmişe dönüşler olacaktır. -Tamamlandı (21.10.23) Zevk#1 İlişki#1 Resim#2 Bebek#6 Hikaye#38