Bölüm şarkısı: Can Ozan-Toprak Yağmura
.
.
.
.Tugay
Derginin okuduğum sayfası bitince işaret parmağımla arka sayfaya geçtim.
" Hamilelikte bol bol uyuyun."
Sesli söylediğim maddeyle Ebru'ya bakmak için başımı kaldırdım ve konuşmaya başladım.
"Bunu yapıyorsun zaten."
Uyuklayan Ebru'ya bakarken hafifçe tebessüm ettim.
" Egzersiz veya spor yapın."
Bunu da yapıyorduk. Gözümü diğer maddeye çevirirken Ebru uyanmasın diye içimden okumaya devam ettim.
Dün gece biraz fazla yorulmuştu. Aklıma gelen düşünceleri kovdum kafamdan.-Sağlıklı besinler ve vitaminler alın.
Bunu da doktorun tavsiyesiyle alıyorduk zaten.
- Strese girmekten kaçının ve şefkat görün.
Onu da eksik etmiyordum. Daha fazla seversem Ebru aşırı ilgiden sıkılabilirdi hatta.
- Hijyene önem verin ve bol bol su tüketin.
Hijyene Ebru'dan bile çok önem veriyordum. Meyveleri iyice yıkamadan vermiyordum Ebru'ya. Ona bebeğim gibi bakıyordum ama su çok içmiyordu.
Kış ayında olduğumuz için daha az tüketiyordu. Bunu ona hatırlatmayı aklımın köşesine yazıp elimdeki dergiyi sehpaya koydum. Bacağımı dizimden indirip koltuktan kalktım. Ebru'nun yanına adımlarken yine üstünü açmış olduğunu farketmiştim. Başımı iki yana salladım. Eğilip alnını öğrğkten sonra pikeyi omuzlarına kadar çektim ama içim koltukta yatmasına sinmemişti.Sağ elimi dizlerini altına, sol elimi de belinin altına geçirip yavaşça koltuktan kaldırdım. Kucağımda Ebru'yla yatak odasınım yolunu tuttum. Ev çok sessizdi. Sadece adım seslerim yankılanıyordu koridorda. Bir an için bu evin Ebru'nun sesinden mahrum kaldığını düşündüm.
Delirirdim herhâlde. Duvarlar üstüme üstüme gelirdi. Düşüncesi bile kötüydü. Bunun etkisiyle daha sıkı tuttum onu, bırakmak istemezcesine.Yatağımıza yatırırken boynuma burnunu sürtüp kokumu arıyordu. Bunu her zaman yapardı. Yastığını düzletip son kez yüzüne baktıktan sonra odanın ışığını kapattım. Gece lambası açıktı zaten.
Holde ilerlerken ağrıyan başımı ovuyordum bir elimle. Yine migrenim tutmuştu. Kendime kahve yapmak için mutfağa yönelttim adımlarımı.
Makineden akan kahveyi izlemeyye dalmışken, kahve kokusu buram buram dolmuştu burnuma. Kahve kokusu bana küçüklükten kalan hatırımda kalan nâdir
anılardan biriydi. Annemin de kahve sevdiğini hatta günde en az mutlaka bir tane içitiğini hatırlıyordum hayal meyal.
Sekiz yaşımdan sonrası buruktu zihnimde. Yarımdı çoğu anılarım. Eksikti.Makineden gelen sesle daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Salona geldiğimde camın yanındaki tekli koltuğa oturup sırtımı yasladım. Başımı pencerden süzülen yağmur damlaslrına çevirirken hâlâ babamın neden yaşadığını sakladığını bulamamıştım.
Müdüre hanımda çok bir şey bilmediğini iddia ediyordu.Gelen gök gürültüsü be ardından çakan şimşekle salonun içi bir saniyeliğine aydınlandı. Sonra yine karanlığa gömüldü. Bahçe lambasından sızan ışıktan başka aydınlık veren bir şey yoktu. Bahçede gördüğüm sülietle aniden yerimden doğruldum. Boydan boya cam olan pencereyi açıp dışarı adım attım. Kimse yoktu. Yanlış görmüş olamazdım. Kameraları kontrol etmek için giderken aklıma Ebru'yu bu havada odada yalnız bıraktığım geldi. Küfrettim sessizce. O çok korkardı. Uyanırdı hemen. Uykusunun bölünmemiş olduğunu umarak odaya çevirdim yönümü. Kameralara bakamyı yarına erteledim. Ebru daha önemliydi. Kapıya koruma koymalıydım kısa süre içinde.
Odaya girdiğimde Ebru'nun uyanmadığını ama yüzünün huzursuz bir ifadede olduğunu gördüm. Alnına öpücik kondurduktan sonra elimle kızıl saçlarını okşamaya başladım. Bunu yapmaya başlayınca bedenin gevşediğini hissetmiştim. Yatağa uzanıp göğsüme yatırdım onu. Bir eli karnında uyuyordu.
Gürleyip yağmurun yağacağını haber veren gök; sonunda bir yağmura daha ev sahipliği yapıyordu. Pencereye vuran yağmur damlalarına bakmayı kesip kafamı Ebru'ya çevirdim."Toprak yağmura, ben sana..."
___________________________________________
"O benim paytak yürümemle dalga geçince Selin de kıza önce çarpık yürümemeyi öğren diye cevap verdi. Senin sevgilin olduğumu anlayan biri direk laf sokma olayına giriyor anlamıyorum. Fotoğraflarda görmüşler beni sanırım."
Normalde birinin gün içinde yaşadığı olayları anlatmasından haz etmezdim ama bu konu Ebru olduğu zaman geçerli değildi. Konuşurken yaptığı mimikleri izlemek, dudaklarının hareketlerini takip etmek hoşuma gidiyordu. Bu kadının her şeyi ilgimi çekiyordu. Beni kendine çok pis bağımlı yapmıştı ve kendinin bundan haberi bile yoktu büyük ihtimalle.
" Hamile olduğunu bildiği için bilerek laf atmaya çalışmıştır. Takma kafana yavrum salak insanları."
"Bence de."
"Su içtin mi bugün?"
Bakışları hemen suçlu bir çocuk gibi yere çevrildi. Ah Ebru'm ah.
Buzdolabındaki su doldurma bölümüne bardak koyup suyu doldurdum ve Ebru'ya içirdim.
"Yarasın yavruma."
O gülerken ben elindeki bardağı aldım mazallah yine kırardı falan.
Sabah kalktığımda ilk işim Ebru hâlâ uyurken kamera kayıtlarına bakmak olmuştu. Vücudundan kadın mı erkek mi olduğu bile belli olmayan bir silüetti.
Kayıtlara baktıktan sonra güvenlik şirketini arayarak koruma istemiştim. Bunu Ebru'ya korkutmadan nasıl açıklayacağımı bilmiyordum.Artık şirkete geri dönmem gerekiyordu ama benim gidesim gelmiyordu. Benim gibi bir işkolik birini evcimen bir adam yapmıştı Ebru.
Çikolata kavanozunu kaşıklayan Ebru'nun elinden kavanozu aldım .
"Tatlı komasına gireceksin artık bebeğim. Yeter."
Alt dudağını sarkıtınca dayanamayıp dudaklarına saldırdım. Eli hemen enseme gitmişti bile. Çikolata tadı geliyordu ağzıma. Kalçasının altına elimi koyup onu kucaklayıp mutfak tezgahına oturttum. Elim belime sıkıca sabitlenmiş bir şekilde kendime çektim Ebru'yu iyice. Dilimi ağzında gezdirirken yetmediğini ve daha fazlasını istediğimi farkettim. Yetmiyordu. Yetmeyecekti.
Ona hep aç olacaktım. Nefes alması için zor da olsa geri çekilmeyi başardım.
Alnım alnına yaslı bir vaziyette ikimizinde göğsü hızlıca kalkıp iniyordu.Elini yanağımda hissedince ne ara kapattığımı bilemediğim gözlerimi açtım.
Onun da gözleri kapalıydı.Birbirimizin sonu olacağız ikimizde ama değeceğini bileceğiz de...
Yaşamak için nefes alır gibi. Nedensiz ve koşulsuz seviyordum onu.
"Ahmed Arif'in dediği gibi *'Üşüyorum kapama gözlerini' hatun."
Yavaşça açtı gözlerini. Gökyüzümdeki bulutlar gitmiş yerine güneş gelmişti. Gözlerine baktığımda adımı unutturan bu kadını seviyordum. Fazlasıyla değil eksikleriyle de beraber. Çok sevmek işe yaramazdı bazen çünkü.
Ben karşımdaki ailemi seviyordum. Her şeyiyle...
___________________________________________.
.
*Ahmed Arif'in Hasretinden Prangalar Eskittim adlı şiirinden bir dize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ebruli
RomanceEbru ve Tugay'ın sevgili olduktan sonraki hayatları anlatılıyor. Arada geçmişe dönüşler olacaktır. -Tamamlandı (21.10.23) Zevk#1 İlişki#1 Resim#2 Bebek#6 Hikaye#38