2.5 - Büyümsün

148 18 16
                                    

Kulağımı Ebru'nun karnına yaslamış Ada'nın hareketlerini hissetmeye çalışıyordum. Ebru'nun elleri saçlarımı okşuyordu.

"Canımın içi ne duymayı bekliyorsun orada?"

"Herhangi bir belirti. İçerde rahat mıdır acaba?"

Hoş kıkırtısı doldu kulaklarıma. Ada'nın da kıpraştığını hissedebiliyordum hatta bakınca bile az da olsa görünüyordu. Yedinci ayın sonuna gelmişti artık. Kavuşamamıza az kalmıştı. Acele etmemesini ve zamanında gelmesini fısıldadım ona.

Arka fonda pikaptan çalan Esmeray'ın şarkısı ile bütün gün çalıştıktan sonra terapi gibi gelmişti bu anlar bana. Saat beşi geçmişti.

"Büyümsün sen, büyüm."

"İlk defa öptüğüm."

Kalbimdeki düğüm...

Bana annemden kalma plaktan gelen cızırtızılı müzik odanın duvarlarında yankılanıyordu.

"Kardeşim Oğuz'u görmek istiyorum. Onunla tanışmak istiyorum Ebru'm."

"Görmeye gitmek istiyor musun gerçekten?"

Heyecanla harelerimin titreştiğine emindim.

"Beş yaşındaymış biliyor musun?"

"Sana benziyordur belki de."

Aniden gelen istekle aklıma gelen fikri söyledim ona.
"Bugün gitmek istiyorum."

"Seninle gelmemi ister misin?"

Beklentiyle gözlerine baktım.

"Çok isterim yavrum. Gelir misin gerçekten benimle? Yanımda olur musun?"

Beni kınar gibi yüzüme baktı.
"Tabi ki gelirim."

Ben Ebru'yu asla bırakmazdım. Bırakamazdım bir kere. Onun abisi, babası, arkadaşı, sevgilisi, eşiydim. Bunlar olmazsa başka bir sıfat bulur yine kalırdım onun yanında.

...

Geldiğimiz apartmanın dış kapısının önünde kara kara içeri nasıl gireceğimi düşünüyordum.

Ebru yanımda olduğunu gösterircesine ve cesaret vererek elimi sıkıca eline kenetledi. Ellerimizin birleşime baktım kafamı aşağı eğerek. Tam oturmuştu eli elime.

Derin bir nefes çektim içime. Sonra yavaşça geri verdim. Ebru'ya yan gözle son kez bakıp titremesin diye kendimi kasarak adım attım merdivenlere.
Kapının tokmağını az sonra karşımda göreceğim insanların heyecanıyla vurdum. Evin dış kapısının arkasından adım ve konuşma sesleri geliyordu. İyice yaklaşan sesleri duyuyordum. Bir kaç saniye sonra kırklı yaşlarında esmer bir hanımefendiyle bacağına sıkıca sarılmış tıpkı bana benzeyen - dolayısıyla babama da- bir oğlan çocuğu gördüm. Kadın hiç şaşırmadı beni görünce. Beni bekliyor gibiydi. Beni tanıyordu ve hakkımızdaki çoğu şeyi biliyor gibi bakıyordu.

"İyi günler Canan Hanım. Ben Tugay. Bu hanımefendi de eşim Ebru."

Ben usulen rahatsız olmasın diye elimi uzatmadım ama Ebru elini o çok sevimli gülümsemesiyle uzattı. Kadın da onun elini sıktı. Karşımdaki kadın yıkılmış görünüyordu. Babamı gerçekten seviyordu anlaşılan. Gözlerinin feri gitmişti adeta. Çocuğunda gözleri kızarıktı. Benden bile beter haldeydiler. Oğuz olduğunu tahmin ettiğim çocuk Ebru'ya hayran olmuş gibi bakıyordu.
Bunu umursamamaya çalıştım.

Canan Hanım geri çekilip geçmemiz için yer açtı bize. Elimi Ebru'nun beline koyup önce onun girmesini sağladım. Arkasından da ben girdim içeri.

EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin