2.7 - Takip

173 16 6
                                    


Tugay

Dikiz aynasını kontrol ederken kaşlarımı çatmıştım. Bir şerefsiz bizi on dakikadır takip ediyordu. Emin olmak için dakikalardır artık ezberlediğim plakasını izliyordum. Allah'ın acemisi araya mesafe bile koymamıştı. Yanımda Ebru da vardı üstelik. Kemerinin takılı olup olmadığını kontrol ettim. Takılı olduğunu görünce biraz da olsa rahatlamıştım.

"Sıkın tutun yavrum, çünkü birazdan duracağım."

Kafasını bana çeviryidiğini farkettim.
Ana caddede değildik. Sokak arasına sürmüştüm onun için durmam sıkıntı olmayacaktı. Sağa çektim arabayı. El frenini çekip Ebru'ya döndüm.

" Arabada kal Ebru'm"

Emdişeli bakışlarla başını salladı. Ona doğru eğilip başını öptüm. Arabadan inerken arkadaki dingilin hâlâ arabanın içinde oturduğunu gördüm. Demek ki açık olacaktı bana karşı. Hay hay.

Siyah sedanın şoför tarafındaki kapısını açtım, içeri dopru eğilip sağ elimi arabanın üstüne yasladım.

"Ben seni dövmeden derdini anlat. Hayırdır lan sen?"

Yüzünde benim onu takip ettiğimi anlamamı istermiş gibi bir bakış vardı. Sanki ona istediğini vermiştim. Bu sinirimi iyice bozmuştu. Yakasından tutup arabadan dışarı çıkardım onu.

"Anlat."

"
Eminim oğlunun neden erken doğduğunu bilmiyorsundur."

Ne? Gözlerimdeki şaşkınlığı görünce anlatmaya devam etti.

"Sen kimsin?"

"Babanın eski dostunun bir arkadaşı."

Yok ebesinin şeyi.

"İnanmıyorum sana."

"Arsal Aydın. Bu isim tanıdık geldi mi sana. Ölmeden önce size son hediyesiydi oğlunun ölümü."

Elim yakasından aşağı düştü. Sağ elimi yumruk yaptığım gibi suratına geçirdim.

"Sus lan orospu çocuğu."

Benim oğlum o adamın yüzünden mi ölmüştü. Hem babamı yıllarca benden almış hem de oğluma kavuşamadan onu da koparmıştı bizden. Düşmalığını bile bir ölçüsü olurdu. Doğmamış masum bir bebekten ne istemişti?

"Ölürse eğer onun yaptığını anlatmamı istemişti benden. Evinize temizliğe gelen bir kadın vardı. Ayda bir geliyordu, hatırladın mı?"

Sevil hanım.

"Bir gün sen evde yokken karına su getirmiş ama ne su. İlaçlı. Erken doğuma yol açan. Atlara verirler onu. Arsal bey öyle anlatmıştı rahmetli."

Bunlar nasıl piçlerdi böyle?

"Kes sesini piç herif. Geçen gece bahçede gezen de sendin değil mi lan?"

Suratına kafa attıktan sonra arabama doğru ilerlemeye başladım. Kolumla burnumu sildim. Benim oğlum Arsal şerefsizi yüzünden mi ölmüştü? Kokusunu bile soluyamadan. Doğunca nefes almadığı için mezarı bile yoktu Poyraz'ın. Ben Ebru'nun suratına nasıl bakacaktım. Ona oğlumuzun neden öldüğünü nasıl söyleyecektim.

...

Eve dönerken Ebru değişen halimi farketmiş ama sorularına yanıt alamayınca eve saklamıştı diyeceklerini.
Dermânım çekilmişti onun için Ebru'ya arabayı onun kullanmasını rica etmiştim.

Başım biri beni sallıyormuş gibi dönüyordu. Yer ayaklarımın altından kayıyor ve midem sanki kamikazeye binmişim gibi bulanıyordu.

Koltuğa iskeleti çıkarılmış bir beden gibi kendimi atıp kafamı arkaya doğru yasladım.

EbruliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin