-Kes sesini!-diye bağırdı.
Durmadan ağlıyordum. Elijah haraketsiz şekilde öylece kalmıştı. Nefes aldığına seviniyordum ama onu bu halde görmeye içim dayanmıyordum.
Kane bana yaklaştı ve yanıma çöktü :
-Victoria gel benimle, gidelim, buralardan merak etme gideceğimiz yerde bize hiç kimse ulaşamayacak!
Seni dünyanın en mutlu kadını yaparım. Yeter ki, evet de.-masum-masum bakıyordu bana. Sonra devam etdi:-Ee ne diyorsun güzelim? Cevap ver bana.
-Demek cevap istiyorsun ha!-dediğim anda tokatı yapıştırdım.
Gözleri doldu ama umurumda değildi. Beter olsun.
-Al sana cevap!-tekrardan tokat atıcakdım ki, kolumu tutdu ve :
-Pişman edicem seni bu yaptığına.-kolumu çok sıkıyordu. Baya acıyordu. Aniden bıraktı, ardından kalktı ve orayı terk etdi.
Elijahın yüzü-gözü kan içindeydi. Çantam yanımdaydı hemen içinden ıslak mendil çıkarıp hafifce yaralarını temizlemeye başladım.
Mızıldar gibi sesler çıkardı. Yüzünü yavaşca tokatlamaya başladım.
-Elijah uyan nolur?!-göz yaşlarım yüzüne dökülüyordu.
Hafifce gözleri oynadı.
-Nolur uyan çok korkuyorum. Beni bu manyakların elinde bırakma. Duyuyorsun biliyorum beni.-dedim.Öyle canım yanıyordu ki, anlatamam en son bu acıyı ailemi kayıp etdiğimde yaşamıştım.
Bu sırada hafifce gözlerini açmaya başladı o kadar sevindim ki, anlatamam.
-Elijahhh!!
-Vi-cto-ri-aa.
-Ne hale getirmişler seni. Kıyamam zorlama kendini.
-Se-n na-sıl gel-din bu-ra-ya?
-Senin telefonundan mesaj atıp kandırdılar beni şerefsizler! Merak etme kurtarıcam seni burdan!
Bu sırada Lucius ve Kane geldi. İkisine de nefretle bakıyordum.
-Kane iyi dövememişiz bak gözlerini açmış köpek!
-Haklısın abi!-dedi Kane.
-Babam bu şerefsizin annesi için terk etmiş annemi! Kardeşim olmayı hiç hak etmiyor!
Duyduklarıma inanamıyordum.Lucius Elijahın üvey abisiydimi????
-Merak etme abi ödeticez hepsini.-dedi ve sırıtdı.
-Dediğim dolapı hazırladınmı?
-Hazır abi.
-Ee Victoria geliyor'mu bizle? Halinden hiç öyle gözükmüyor da.-dedi dudağını büzerek.
-Hayı abi.-dedi ve bana üzgün halde baktı.
- O zaman Elijahla sonu aynı olucak.
-Abi...
-Kes lan sesini seni istemiyor! Azcık gururun olsun!
Kane başını aşağı saldı. Lucius kafasıyle işare etdi. Kane yaklaştı ve Elijahı kollarından tutarak sürüklemeye başladı. Lucius da bana yaklaştı cebinden bıçağı çıkardı ve:
-Yürü yoksa üzerinde denerim!
İtiraz etmeden yürümeye başladım.
Depoda etlerin saklandığı kocaman dolap gibi bir kabine geldik. Kane Elijahı oraya atdı. Ardından Lucius bıçakla yavaşca arkamdan itdirmeye başladı.-Yürü git, çok değerli Elijahının yanına.
Kanenin yüzünde nefret vardı. Dolapa girdim ve arkamdan kapıyı kilitlediler.
Hemen Elijahın yanına gitdim. İnliyordu.
-Merak etme çıkıcaz burdan!
İçerisi çok soğuktu. Elijaha sarıldım. Ve hafifce nefesimi ona vermeye başladım titremeye başlamışdı. Bende üşüyordum. Derken daha da soğumaya başladı. Sonumuz böyle olmamalıydı....
Marktan....
-Sabahtan beri ikisine de ulaşamıyorum.-dedim.
-Nasıl yani Elijah işten çıkarken buraya geliceğini söylemişti. Nereye kayıp oldu ki?! Bu işte bir bit yeniği var.-dedi ajan George.
Kaneden...
-Abi Victoriayı çıkarsak'mı? Dayanamam abi ben onsuzluğa.
-Lan sen ne gururssuzsun ya!
-Aşk gurur tanımaz abi!
-Boş yapma lan! İyi ki, dün gece olanları hatırlayıp , Victorianın üzerine dinleme cihazı yerleştirdik. Ayakta uyutmuşlar lan bizi! Vücuda çip yerleştirmek ha! Bu benim bile aklıma gelmemişti. Vay uyanıklar. Orda donsunlar da bana bulaşmak neymiş anlasınlar.
-Abi yola ne zaman çıkıcaz?
-Uçak hazır 10 dakikaya araba gelir merak etme. O suratını da yol boyunca asıcaksan, güzelce şekillendiririm haberin ola!
-Peki abi insanın sevdiği olunca kıyamıyor işte.
-Lan boş yapma dedik. Sana öyle bir kıyıcaklardı ki ben olmasam.
-Haklısın abi.
Arabanın sesi duyuldu. Hemen ordan çıktık. Ayaklarım gitse de kalbim tam burda Victoriamın yanında kalmıştı...
Victoriadan...
Çok üşüyordum. Vücüdumu adeta hiss etmiyordum. Elijahta bir türlü gözlerini açmıyordu.
-Elijah nolur uyan yalnız bırakma beni burda!
Göz yaşlarım bile kurmuştu. Yüzüm adeta buz kesilmişti. Direncim kalmamıştı. Tam gözlerim kapanıcakken Elijahın sesini duydum.
-Vic-to-ria-mmmmm.
-Efendim.-dedim sesim titreyerek.
-A-ff et be-ni. Se-ni ko-ru-ya-ma-dımm.-ona daha da sıkı sarıldım.
-Çıkıcaz burdan sen beni aff et nolur. Asıl ben seni kurtaramadım. O şerefsizlerden.-titreyerek dedim.
Bu sırada dışarıda sesler duyulmaya başladı. Hemen tüm gücümü toplayıp ayağa kalktım.Kalan son gücümle kapıyı yumruklayıp:
-Yardım edin!!!! Kurtarın bizi!!!
-Geldik dayanın Victoria. Kurtarıcaz sizi merak etmeyin.
Sesime yanıt verildi. Marktı bu bulmuştu bizi. Ama nasıl ?! O şerefsizlerin çipten haberi vardı. Çipi çoktan yok etmişlerdir.
-Victoria kapıdan uzak durun kırmaya çalışıcaz.-dedi Mark.
-Tamam!-diye bağırdım.
Nerdeyse 15 dakika kapıyı kırmaya çalıştılar ama bir türlü açılmıyordu. Bilgisayarla şifrelenmişti.
-Azcık daha dayanın az kaldı!-diye bağırdı Mark.
Cevap vermeye bile takatim kalmamıştı. Elijahın yanına devrildiyimi hatırlıyorum.
Gözlerim kapandığında kapının açıldığını ve kapıda Markın durduğunu hatırlıyorum en son....
Biliyorum bu bölüm biraz kısa oldu. Yarın iki bölüm atıp telafi edeceğim söz💙
Dersler çok yoğun zor zaman buluyom yb yazmaya. Anlayışınız için teşekkürler🙃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKUNUN ESİRİ
Korku-Ne yapalım bu meraklı bücürleri? -Kafalarını kesip köpekleremi yem etsem? Yoksa derilerini diri-dirimi soysak? Aa buldum ,buldum ellerini ve ayaklarını masaya çivileyip , tüm organlarını tek-tek çıkaralım..-dedi Laura pis-pis sırıtıyordu. Adam yerd...