Don't leave me

91 6 38
                                    

-Bu bölümü Two Birds dinleyerek yazdım ve sizin de okurken dinlemenizi tavsiye ederim. İyi okumalar.-


''George, neredeyse geldik.''

''Beni bırakın.''

Dream ve Sapnap, George'un kolunun altına girmiş beraber ellerinden geldikçe hızlı hareket ediyorlardı. Dream, George'un sesiyle ona karşı çıkıp ilerlemeye devam etti. 

Bir anda önlerinden yanan ve yuvarlanan bir arabanın geçip patlamasıyla gerilediler. Techno yere düşüp ardından hızla toparlandı ve arkasında duran Dream'e ilerledi.

''Geri gidin!''

Dream ve Sapnap George'u duvarın arkasına oturttular. Savaş devam ediyordu. Ateşlenen silah sesleri, patlayan bombalar onlara bu durumun çok ciddi olduğunu unutmamalarını sağlıyordu.

George'un durumu kötüleşiyordu. Dream'in emin olduğu tek şey eğer George ölürse onun da öleceğiydi.

Yukarlarından gelen uçak sesiyle üçü başlarını kaldırıp üstlerinden geçen uçağa umutla baktılar. George'un serumu gelmişti. Hızla ayağa kalkarak uçağın iniş yapacağı yeri beklemeye başladılar.

''Geldiler. Gitmeliyiz.''

Dream hızla George'un yanına çöktü çocuğu kaldırmaya çalıştı ama George işini kolaylaştırmıyordu. Onu itip ''Bensiz gidin.'' dedi ve bir anda gelen öksürmeyle yanına dönüp ağzından çıkan siyah kana baktı. Onlara döndüğünde yüzlerindeki korku dolu ifadeleri hiç unutmayacaktı.

Nefes nefeseydi. Vücudunun ısındığını hissediyor, bilincinin kayıp gittiğini hissediyordu. Ya serumu alamadan dönüşürse? Ya onları incitirse? Bununla yaşayamazdı.

''Sapnap.'' Dream George'a bakmaya devam ederken konuştu. ''Önce sen git, serumu al ve mümkün olduğunca çabuk dön.'' Sapnap'in ona endişeyle bakmasıyla ''Sapnap, git.'' dedi. Son çareleri Sapnap'ti. 

''Haklı. Ben seni korurum.'' Techno hızla konuştu. Sapnap veda etmek için George'a dönünce George'un gülümsediğini gördü. ''Sağ ol.'' George nefes nefese konuştu. ''Sağ ol Sapnap.''

Sapnap dolan gözleriyle ''Sakın pes edeyim deme.'' dedi. ''Beni duydun mu?''

George kafasını salladı. Ardından Sapnap ve Techno'nun hızla koşarak ayrılmasıyla onların arkasından bakakaldı. 

Dream hafifçe yükselerek sağ salim geçip geçmediklerine baktı. Geçtiklerini görünce hızla eğilerek George'a baktı. 

George'un ağzından çıkan siyah kanlar akarak boynuna doğru bir yol oluşturmuşlardı. George başını çevirip gökyüzüne bakarken gördüğü yıldızla gülümsedi. Daha sonra beyninin bulanması ve kalp atışlarının hızlanmasıyla gerildi. Hızlı hızlı nefes almaya başladı. Nefes alırken burnundan hırıltılar çıkarıyor, çenesini sıkıyordu. Göz bebekleri küçülmüş, gözünün beyazı siyaha dönmeye başlamıştı.

''George?''

Dream George'un yakasını tutup onu salladı. ''Hey! George!'' George yüksek sesi duymasıyla gözlerini Dream'in gözlerine kilitledi. Kendine gelmiş sayılırdı.

Dream George'un gözbebeklerinin ona baktığında bir anda büyümesiyle George'un kendinde olduğunu anladı. Hızla konuştu. ''Bunu deneyeceğiz. Tamam mı? Hemen harekete geçmeliyiz. Kalkalım.''

George'u kolundan tutup kaldıracakken George'un konuştuğunu duydu. ''Hayır.''

Dream tekrar onu kaldırmaya çalıştı. 

''Hayır Dream.''

Dream acele etmeleri gerektiğini biliyordu. Panikliyordu. George'u kaldırması gerekiyordu. ''Olmaz George. Daha sonra. Gitmeliyiz.''

Don't Leave Me {dnf} -Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin