"Bro hadi bi set daha 4. Biticek son 5 kaldı hadi 10 tane yaptin zaten"
"Oturduğun yerden kolay tabi"
"Antranörün sözünden çıkılmaz"
Oturduğum yerde enerji içeceğimden birkaç yudum aldıktan sonra bende biraz çalışmaya başladım.
Bulunduğum spor salonunun sahibi Chan'dı, Changbin'de öğrencilere salonda koçluk yapıyordu. Bizimkilerin sahne aldığı barın sahibi de Jisung'du ama spor salonunu da barı da ortak kullanırdık. Bende sanatçılara vokal koçluğu yapıyordum birde 3racha'ya menejerlik.
"Çocuklar akşam değil yarın çıkıyorsunuz değil mi? Afişi değiştirelim"
"Aynen onu unutmuşum ben yenisini koymamız lazım"
"Tamamdır ben hallederim"
Küçük menejer işlerinden biri.
Önce Hyunjin'i almam gerektiği için üniversiteye gittim.
Aynı onun gibi elinde poşetlerle bekleyen kızlara el salladı ve poşeti arkaya koyduktan sonra yanıma oturdu. Bende arabayı çalıştırdım
"Şey hyung, hoca proje verdi de ip almam lazım önce onu alabilir miyiz?"
"Hay hay hemen alırız"
Yol boyunca elinde tuttuğu kumaşları incelemiş, telefondan ipleri araştırmıştı.
Dükkana gittiğimizde baya yaşını almış bir teyze karşılanmıştı bizi.
"Hyunjin-ah nerelerdesin sen?"
Hyunjin hızla teyzenin yanına gitti ve birbirlerinin ellerini tutarak konuşmaya başladılar.
"Düğün telaşı, izinliydim okuldan o yüzden gelemedim ahjumma"
"Yoksa siz" diyerek arkada duran beni göstermişti. Ağzımı açmama gerek kalmadan, Hyunjin açıklamıştı durumu.
"Yok ahjumma, öyle değil. Annem evlendi, o benim üvey abim"
"Aaaah anladım, gel bakalım ne istiyorsun göster"
Hyunjin, ipler hakkında bilgi alırken teyze ile konuşuyorlardı. Benim duymadığımı sanıyorlardı ama çok ta uzakta oturmuyordum onlara. Beni fark etmediler sanırsam.
Ahjumma, Hyunjin'i sorguya çekmişti. Hyunjin, bazı soruları bilmiyorum diye cevaplasa da kadın her halükarda beni övmekten çekilmiyordu.
Birçok örgü ipi almıştı, bir de farklı boyutlarda şişler. Hyunjin'in ödemesine izin vermeden kartı okuttum. Tabi hemen itiraz etti.
"Hyung hiç gerek yoktuu"
"Hyung'unun sana ilk hediyes, umarım projenden yüksek not alırsın"
Tekrar karşılık vermesine izin vermeden bize imalı imalı bakan teyzeye teşekkür ettim ve poşetleri kaptığım gibi dışarı çıktım.
Arabaya biner binmez utangaç ifadesiyle teşekkür etti. Eve gelince de poşetleri taşımasına izin vermedim. Ellerimde poşetler olduğundan kapıyı açmasını bekledim ama açmak yerine çekinerekten bana döndü.
"Şeyyy hyung, ben anahtarları unutmuşum"
Utanarak söylediği şey ile gözüme daha bi tatlı görülmüştü. Bu nedenle gülmeden edemedi. O neden güldüğümü anlamaya çalışırken arkamı döndüm.
"Anahtarları arka cebimden alabilirsin"
Derin bir nefes aldı ve dokunmamaya özen göstererek anahtarları aldı ve kapıyı açtı. Anahtarları elime bırakır bırakmaz poşetleri kaptı ve odasına koştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hyung Of The Halfblood
FanfictionKardeşim olabilir ama üvey? Üvey olması bir şey ifade etmeli miydi? Hyunho Fem!hyunjin Yetişkin içerik!