#11

554 34 10
                                    


M

Eve nasıl ulaştım, nasıl arabayı kullandım bilmiyorum. Tek bildiğim eve gelir gelmez karşılaştığım görüntüye aşık olmamdı.

Kapıyı açmadan önce kendim kendime sakin olmam gerektiğini sayıklıyordum ama bu kapıyı açana kadar sürdü. Koltukta oturan kişinin gerçek olup olmadığını teyit etmek için gözlerimi açıp kapadım ama Hyunjin hala orda duruyordu. Benim hayal ürünüm değildi yani. Hayır ben saçmalamıyorum, böyle bir tatlılık gerçek olamaz.

Sütü ne kadar sevdiğini zaten biliyordum, dolapta çok fazla süt kutusu vardı. Ancak hayatımda öyle bir biberon ya da cam kavanoz görmemiştim. Ne olduğunu bile daha tam anlamamıştım, o kadar büyüktü. Belki sadece Hyunjin'in yanındayken o kadar büyük görünüyor olabilir çünkü ona sarılan Hyunjin küçücük bir kedi yavrusu gibi koltuğa sinmiş bana bakıyordu. Tüm duyguları aynı anda yaşıyordum resmen.

Sanırsam ben geldiğimde izlediği filmden hareketle bu kedi kulaklarını yapmıştı. En son derece kulaklarına kadar kızarmıştı. Utanması onu daha da tatlı yapıyordu. Tıpış tıpış mutfağa kaçtı. Hemen peşinden olabildiğince sessiz gittim ve arkasından sarıldım. Dünyanın en güzel hissiydi. İçten içe zaten yansamda dışarının soğuğunu giderecek derecede sıcaktı.

Üstüne atlamış gibi olmamak için olabildiğince yavaş hareket ediyordum ama bir yandan da niyetimi olabildiğince belli ettiğimi varsayıyorum. Zaten kendisi beni oldukça baştan çıkarmıştı bile gerisini düşünmek önemsiz.

Tezgahın üzerindeki süt şişesini kendisinin ne kadar tahrik edici göründüğünün farkında değilmişcesine ağzına yüzüne bulaştırarak dibini yaladı. Ben şimdi nasıl üstüne atlamayayım?

Öpüşmemize bir ara verip onu kucağıma aldım ve yatak odama götürdüm. Bana ufak bir sürprizi olduğunu söylemişti ama insanlık için küçük benim için büyük bir adım olmuştu bu sürpriz. Tabi sürprizi olan kedi kuyruğunu gördükten sonra benim küçük minho çoktan uçuşa geçmişti bile. Daha fazla kendimi tutamıyordum ama ipleri zaten onun eline vermiştim bile. İpler onun elinde de olsa sergilediği hareketler hiç hayra alamet değildi. Bi anda götü elden gidecek olanın benim olacağını hissettim ve onu durdurmak zorunda kaldım. Oyun olduğunu anlamıştım zaten ama oyununa oyunla karşılık vermekten zarar gelmez.

"Üstte mi olmak istiyorsun?"

"Sen altımda inlemek ister misin?"

Yüzündeki eğlendiğini belli eden ifadeyi darmadağın etmek istiyordum ama oyunlar hep hoşuma gitmişti. Bu da bir kedi oyunu. Onun kedi sesi çıkarması dünya üzerindeki en güzel melodi olabilir. Bunu şarkılarda kullanmalıyım sanırsam.

Hala bırakmadığım kolundan tutup onu altıma aldım ve dizimi bacak arasına geçirdim. Oyun istiyor abisi.

"Yaramaz kedicik"

"Miyeooww"

Son dediğinden sonra iyice dizimi bacak arasına bastırdım ve bu sefer o güzel dudaklarından inlemeyle karışık kedi melodisi döküldü. Ağzı açıkken hemen kendi dudaklarımla kapattım. Bir yandan öpüşüyor, bir yandan da üstümüzde hiç bir şey kalmayana dek soyuyorduk birbirimizi. En son ikimizde tamamiyle çıplak kaldığımızda altımdaki bedeni inceledim. O kadar güzel bir vücudu vardı ki hayran kalmıştım. Beli ona yakışacak zariflikte kıvrılıyor, göğüsleri bir erkeğe göre oldukça yuvarlak ve toplu duruyordu. Çoğu kızdan daha büyük göğüsleri vardı yani. Bir yandan, o da beni süzüyordu.

Ben boynundan aşşağıya doğru dudağımın değmediği hiç bir nokta bırakmayana kadar aşşağı inerken, o alışkanlık haline getirmiş gibi kedi sesi ile inliyordu. İnanın bana bu beni 100 kat daha dayanılmaz duruma sokuyordu.

En son aşşağı ulaştığımda elleriyle özel bölgesini kapatmıştı ve kafasını yana çevirmişti.
Tamamen pespembeydi şuan.

"Az önceki hareketleri yaparken hiç utanmıyordun, ne oldu şimdi?"

Hala bana bakmıyordu bende parmaklarının üstünden öpmeye başladım.

"Olsun böyle de oldukça lezzetli"

Ellerini sonunda çekti ve bu sefer de yüzüne götürdü. Bacak içlerine küçük küçük öpücükler kondururken derin derin nefes alıyordu. Alttan ona baktığımda bir eliyle ağzını kapatmış, göğüs kafesi de hızlıca inip kalkıyordu. O, her açısıyla dünyada görebileceğiniz en güzel manzaralara sahipti, şuan benim gördüğüm görüntü de dahil.

Yukarı çıkarak yüzlerimizi eşitledim ve elini ağzından çektim.

"Kendini tutma, istediğin kadar ses çıkar. Çığlıklarını duymak istiyorum"

Hafifçe kafasını salladı. Dudaklarımızı birleştirirken önceden kayganlaştırıcı sürdüğüm parmaklarımı içine ittim. Ağzımın içine doğru derince inledi ama durmadım, hatta hareketlerimi hızlandırdım. Artık alıştığını düşündüğümde dudaklarımızı ayırdım. Gözlerini kırpıştırarak bana bakıyordu, bir şey söylemek istediğini anladım ve konuşmasını bekledim.

"Oppa, altım yanıyor ve seni istiyor. Artık bekleyemiyeceğim"

Utangaçlığı giderek azalıyordu, bunu söylediği cümlelerden de anlayabilirdiniz. Şaşırdım ama anın büyüsünü bozmadım.

"Tamam bebeğim ama adımı söylemeni istiyorum"

"Tamam-Ahh"

Bunu der demez içine kendimi ittim. Şuan bende zorlanıyordum çünkü deliğinin içi o kadar dardı ki tamamiyle kavramıştı beni. Daha tam girmemiştim bile. Biraz bekledikten sonra tamamiyle kendimi ona ittim. Tekrar bir inleme koptu ama bu sefer ikimizde aynı anda tepki vermiştik. Yavaş yavaş içinde hareket etmeye başladığımda şimdiden hayatımda yaşayıp yaşayabileceğim en iyi anı yaşıyordum.

Bir süre hareketlerimi sürdürdüm ve içinden tamamiyle çıkıp onu bu seferde ters çevirdim.
Tek seferde kendimi ona itince tekrar çığlıkla karışık bir kedi sesi yankılandı tüm evde.

"Mmminhoo, biraz daha h-hızlan"

"Imm tam orası-ah"

Hassas noktasını bulunca en yüksek inlemesini bana sunmuştu. Oraya olan vuruşlarım artınca ikimizin de sona yaklaştığını hissettim ve giderek hızımı düşürdüm.

Kucağımdan ayırmadan sadece içinden çıktım ve ikimizi de örtünün altına soktum. Sıkıca sarıldım ve saçlarına daldırdım kafamı. O da bana sarılmış göğsüm ile bakışıyordu. Biraz geri çekildim ve yüzüne baktım. Kuyruğu sevişmemizden sonra çıkmıştı ama kulakları her nasılsa hala duruyordu.

"Son bir kere daha miyavlar mısın benim için?"

"İstediğin kadar miyavlarım min miyaww"

Tatlılık krizine girdiğimden yüzünü mıncırdım, ardından da sıktığım yerleri tekrardan öptüm. Yavaş yavaş boynuna indim ve ordaki havayı uzun süre içime çektim. Bulunduğum yere de bir kaç ıslak öpücük bıraktıktan sonra hiç olmadığım kadar rahat bir pozisyonda uyuya kaldım.

 Bulunduğum yere de bir kaç ıslak öpücük bıraktıktan sonra hiç olmadığım kadar rahat bir pozisyonda uyuya kaldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güzel çocuğum benim

Hocam ramazanda da yapmazsın ya
Napıyım internetim olduğunda bölüm atıyorum
Neyyyseee sonunda birlikte oldular bebeklerim.
Minho bizim yerimize de yedi, oh yarasın koçuma

Hadi bylar size 💋💋💋💋

Hyung Of The Halfblood  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin