#30

105 10 45
                                        

Haneul ayaktaydı, Beomgyu da ayaktaydı, Kai de dışarıda ayakta bekliyordu. Peki Hyunjin neden oturuyordu? Onun için iyi bir konumdu oturduğu koltuk çünkü ayakta dursa idi kesinlikle bacakları bedenini taşıyamazdı.

Yıllar boyu kaçtığı babası, defalarca onu zor duruma sokan bay choi ve son zamanlarda aralsrının mecburiyetten düzenlediği arkadaşı son derece ciddi bir şekilde iş toplantısı yapiyorlardı. Hyunjin tekrar sordu kendine, neden burdayım? Tahmin edemezdi belki ancak babasının bile Hyunjin'in neden burada olduğuna dair mantıklı bir açıklaması yoktu. O da bilmiyordu yıllarca neden bu kadar eziyete katlanamayıp kaçan oğlu ve karısını aradığını. Sonuçta oğlunun dededi hani kendi öz babası ölmüştü. Oğlunun ve karısının başka bir hayatı vardı ne para için ne de Hyunjin'in iğrenç dedesinin istekleri doğrultusunda birilerinin altlarına girmelerine gerek yoktu. Sorsanız şuan mezarda pekte huzur içinde yatmayan adam da bilmezdi neden kadınlara ve inanılmaz derecede rtkileyici bir vücuda sahip torununa neden böyle davrandığını, çünkü aile geleneğiydi bir nevi. Asırlardır bu böyleydi ve böyle devam etmeliydi. Hwang ailesinin en büyük sırlarından biriydi bu durum tabi diğer yüz kızartıcı suçların yanında bu durum onlar için normal karşılanıyordu. Ancak Hyunjin ve annesi bu tabuyu birkaç yıl önce kaçarak yıkmıştı. Hwanglardan kaçmayı başarabilen ilk kişiler olmuşlardı ve yine kaçaklardı. Sonuna kadar onlardan uzak kalmaya yemin etmişti Seon, kendi için değil oğlu için her seferinde başaracaktı, başarmak zorundaydı.

Hyunjin hala karşısındaki uzun masada oturan adamlara bakmayı kesip önüne dönmüştü ve ellerini incelenmeye başlamıştı. Bir yandan da Minho'yu düşünmek istiyor ancak kalbine oturan ağırlık yüzünden bunu erteliyordu. Her şekilde onu bulacağına ve tekrar kavuşacağına inanıyordu. Şu birlikte geçirdikleri aylar bile ne kadar hızlı geçmişti ve mutlu olduğu zamanlar arkada kalmıştı. Hep böyle olmuştu ve hep böyle olacaktı , Hyunjin'in kaderiydi bu. Kabullendiği şeyler aklından bir bir gecerken oturduğu koltuğun önünde bir gölge belirdi. Kafasını kaldırdığında Beomgyu hiç de hoş olmayan bir yüz ifadesi ile ona bakıyordu. Tek kelime etmeden kolundan tuttu ve kaldırdı. İşte dakikalardır beklediği gerilim dolu anlar sonunda gelmiş ve ayakta bekleme zamanı gelmişti. Ama ne beklediği gibi oldu ne de uzun sürdü bi anlık gelişti her şey.

Hyunjin'in elleriyle ilgilendiği dakikalarda çoktan konuşulmuş ve bitmişti. Şimdi ise anlaşılmayan diyaloğa şahit olmuştu.

"Beomgyu Hyunjin artık seninle tamam mı?"

Bay Choi'nin söylediği bu cümleden ne sonuç çıkarması gerekiyordu, anlayamamıştı ancak sanırım iyi bir şeydi. Hyunjin onların yanına geldiğinde Kai de içeri girmişti, Beomgyu ile çok yakın arkadaştılar ama şuan Hyunjin'den bile alt bir kademede gözüküyordu Kai. Beomgyu babasına yönelik tekrar konuştu, onunda oldukça söz sahibi olduğu belliydi

"Baba o zaman bunu planlamamız lazım, gel konuşalım Kai onu götürsün."

Beomgyu'nun bu dediği üzerine Bay Choi kısa bir bakış attı Hyunjin'e doğru sonra ise Kai'ye ithafen konuştu.

"Tamam odasına kilitle onu"

"Tamamdir efendim"

Nu ortam gericiden uzak, garipti ve Hyunjin buradan uzaklaşacağı için mutluydu. Kafasında yer edinen değişik sorular ile kolundaki baskı ile odadan çıktılar. Kapıdan çıkarken azıcık ittirdikten sonra kolunu sıkmayı anında bırakmış ve "Beni takip et" komutu vermişti Hyunjin'e. Nedense tedirginliği gitmişti ve iyi bir şeylerin olacağını hissetmişti.

"Nereye gidiyoruz?"

"Odana"

Aldığı cevaptan pek emin olamamıştı çünkü ilerledikleri koridor kesinlikle üst kata çıkmıyordu. Bir alt katta hizmetlerin yemek hazırladığı boş mutfağa girdiler ve başka bir kapıdan içeri girdiler. Burası mutfağa nazaran daha aydınlıktı, tavana yakın küçük pencereden ışık alıyordu ve odada sadece bulaşık makinesi bulunduğundan oldukça küçüktü. Odayı inceledikten sonra Kai kısıkça konuştu

"Özür dilerim"

"Neden özür diliyorsun?"

"Kolun pek iyi durumda degil"

Çoktan Kai'nin sıktığı yerin rengi dönmeye başlamıştı ve hala bir sızı vardı, koluna kısa bir bakış attı. Sonrasında Kai pencereyi açtı ve bir kağıt uzattı.

"Beomgyu'nun sana notu, buradan çık ve caddeye kadar koş, arkana bile bakmadan dümdüz ilerle. Orada gri bir araba var annen içerisinde direkt havalimanına gidin ve bu ülkeyi terk edin."

Hyunjin'in tek aklında tutması gereken şeyler şuan bunlardı ve zihnini boşaltıp acele ile küçük pencereden Kai'nin yardımıyla atladı. Arkasına baktı ve fısıldadı

"Teşekkür ederim"

Daha final değil korkmayın bebişler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Daha final değil korkmayın bebişler

leesaeyoow için yazılmış bir bölüm
💌💌💌💌💌💌

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 30, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hyung Of The Halfblood  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin